Translation of "Kolunu" in French

0.009 sec.

Examples of using "Kolunu" in a sentence and their french translations:

Kolunu kaldırdı.

Il a redressé son bras.

Kolunu kırdın.

Tu t'es cassé le bras.

Kolunu bırakın.

- Lâche la poignée !
- Lâchez la poignée !

O kolunu kaldırdı.

- Il leva la main.
- Il leva le bras.

Kolunu nasıl kaybettin?

- Comment avez-vous perdu votre bras ?
- Comment as-tu perdu ton bras ?

Tom kolunu kırdı.

- Tom s'est cassé le bras.
- Tom lui a cassé le bras.

Bana kolunu ver.

Donnez-moi votre bras.

O kolunu uzattı.

Il a redressé son bras.

Kolunu katlamış oturuyordu.

Il était assis avec les bras croisés.

Kolunu nasıl incittin?

D'où vient votre blessure au bras?

O, kolunu kırdı.

Il s'est cassé le bras.

Onun kolunu tuttum.

Je l'ai tenu par la manche.

Sen kolunu kırdın.

- Tu t’es cassé le bras.
- Tu t'es cassé le bras.

Tom kolunu yaktı.

Tom s'est brûlé le bras.

Kopmuş kolunu, ağzında görebiliyordum.

Je vois clairement son bras coupé dans sa gueule.

Oyun sırasında kolunu kırdı.

Il s'est cassé le bras pendant le jeu.

O, sağ kolunu uzattı.

Il allongea son bras droit.

Futbol oynarken kolunu kırdı.

- Il se cassa le bras en jouant au football.
- Il s'est cassé le bras pendant qu'il jouait au foot.

O, kolunu onunkine geçirdi.

Elle glissa son bras dans le sien.

Tom, Mary'nin kolunu bandajladı.

Tom pansa le bras de Marie.

O onun kolunu tuttu.

- Il saisit son bras.
- Il a saisi son bras.

- Lütfen yaralı kolunu bana göster.
- Lütfen bana yaralı kolunu göster.

Montrez-moi votre bras blessé, s'il vous plaît.

Sağ elbise kolunu yukarı çek.

- Veuillez remonter votre manche droite.
- Remonte ta manche droite.

Joan kazada sol kolunu kırdı.

Joan s'est cassé son bras gauche dans l'accident.

Ona elini verirsen kolunu kaptırırsın.

Donnez-lui la main, il vous prendra le bras.

O, futbol oynarken kolunu kırdı.

- Il s'est cassé le bras en jouant au football.
- Il s'est cassé le bras pendant qu'il jouait au foot.

Tom futbol oynarken kolunu kırdı.

Tom a cassé son bras en jouant au football.

Ona elini veren kolunu kaptırır.

Donnez-lui la main, il vous prendra le bras.

Gençken kolunu kırdın, değil mi?

- Tu t'es cassé le bras quand tu étais adolescent, c'est bien ça ?
- Vous vous êtes cassé le bras quand vous étiez adolescente, c'est bien cela ?

Kolunu tuhaf bir silah gibi kullanıyor.

Usant de son bras comme d'une arme étrange.

O, kitabı almak için kolunu uzattı.

Il allongea le bras pour attraper le livre.

O her iki kolunu da kırdı.

Elle s'est cassé les deux bras.

Kırık bir cam parçasıyla kolunu kestikten sonra

Après s'être coupé le bras avec du verre brisé,

O, sol eli ile kapı kolunu çevirdi.

Il tourna la poignée de porte avec sa main gauche.

'bras de fer' takma adını, demir-kolunu kazandı .

le surnom de «bras de fer», bras de fer.

Senin tenisçi dirseğin var. Kolunu sıcak suya batır.

Vous avez une épicondylite. Faites tremper votre bras dans de l'eau chaude.

- Polis soyguncunun elinden tuttu.
- Polis soyguncunun kolunu yakaladı.

Le policier se saisit du bras du voleur.

Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve kolunu kırdı.

Mon frère tomba d'un arbre et se cassa le bras.

Asla kör bir adamın kolunu tutmayınız. O sizinkini tutsun.

Ne prenez jamais le bras d'un aveugle. Laissez-le prendre le vôtre.

Ayar kolunu yukarı doğru hareket ettirerek koltuk yüksekliğini ayarlayabilirsiniz.

Tu peux ajuster la hauteur du siège en utilisant le levier de réglage.

- Sadece buraya giremezsiniz.
- Buraya elini kolunu sallayarak giremezsin.
- Buraya böyle çat kapı giremezsin.
- Buraya öyle kafan estiğinde giremezsin.
- Buraya öylece giremezsiniz.

- Tu ne peux simplement pas pénétrer ici.
- Vous ne pouvez simplement pas pénétrer ici.