Translation of "Kazanmak" in French

0.010 sec.

Examples of using "Kazanmak" in a sentence and their french translations:

Kazanmak zorundayım.

Il faut que je gagne.

Kazanmak istiyorum.

Je veux gagner.

Kazanmak istedim.

Je voulais gagner.

Gerçekten kazanmak istemedim.

- Je ne voulais pas vraiment gagner.
- Je ne voulais pas vraiment l'emporter.

Kazanmak istemez misin?

- Tu ne veux pas gagner ?
- Ne voulez-vous pas gagner ?

Kazanmak için buradayım.

Je suis ici pour vaincre.

Biz kazanmak istiyoruz.

Nous voulons gagner.

Sadece kazanmak istiyorum.

Je veux juste gagner.

Kazanmak istiyor musun?

Voulez-vous gagner?

Elbette kazanmak istiyoruz.

Bien sûr, nous voulons gagner.

Para kazanmak için çalışırız.

Nous travaillons pour gagner de l'argent.

Gerçekten kazanmak istiyor musun?

- Veux-tu vraiment gagner ?
- Voulez-vous vraiment gagner ?
- Veux-tu vraiment l'emporter ?
- Voulez-vous vraiment l'emporter ?

Biz gerçekten kazanmak istiyoruz.

Nous voulons vraiment gagner.

Hepimiz kazanmak için çalışıyoruz.

- Nous tentons tous de l’emporter.
- Nous tentons tous de gagner.

Bu yarışı kazanmak zorundayım.

Je dois gagner cette course.

Istedikleri yatarak para kazanmak değil

ils ne veulent pas gagner d'argent en se couchant

Nobel Ödülünü kazanmak benim hayalim.

Mon rêve est de gagner un prix Nobel.

Biraz daha para kazanmak istiyorum.

J'aimerais gagner davantage d'argent.

Ben çok para kazanmak istiyorum.

Je veux gagner beaucoup d'argent.

Kazanmak için olasılık % 0.001'dir

La probabilité de gagner est de 0,001 %.

Sadece kazanmak istiyorum, hepsi bu.

Je veux juste gagner, c'est tout.

Kazanmak için her şeye sahibiz.

Nous avons tout à gagner.

Tom her zaman kazanmak istedi.

Tom a toujours voulu gagner.

Daha fazla para kazanmak istiyorum.

J'ai envie de gagner plus d'argent.

Para kazanmak için her şeyi yaptılar.

Ils ont tout fait pour se faire de l'argent.

Hayatında bir amacı var, para kazanmak.

- Son seul but dans la vie est de gagner de l'argent.
- Il n'a qu'un seul but dans la vie, gagner de l'argent.

Kazanmak için ufak bir şansımız var.

Nous avons de faibles chances de gagner.

Arka arkaya dört maçı kazanmak zordur.

- C'est dur de gagner quatre fois de suite.
- C'est dur de gagner successivement quatre parties.

Kazanmak için küçük bir şansımız var.

Nous avons une faible chance de gagner.

Tom daha fazla para kazanmak istedi.

Tom voulait gagner plus d'argent.

Daha fazla para kazanmak istemiyor musun?

- Ne voulez-vous pas gagner davantage d'argent ?
- Ne veux-tu pas gagner davantage d'argent ?

O para kazanmak için her şeyi yapacak.

Pour gagner de l'argent il serait prêt à tout.

Piyango kazanmak, para kazanmanın kolay bir yoludur.

Remporter une loterie est un moyen facile de gagner de l'argent.

Kısa zamanda çok para kazanmak kolay değildi.

Il n'était pas simple de gagner beaucoup d'argent en peu de temps.

Önemli şey kazanmak değil ama diğer kayıplar.

L'important n'est pas de gagner, mais que l'autre perde.

Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.

On doit risquer gros pour gagner gros.

Onu geri kazanmak için her şeyi veririm.

Je donnerais n'importe quoi pour la reconquérir.

Her ne pahasına olursa olsun kazanmak istedik.

Nous voulions gagner à tout prix.

- Ben sadece ailemi beslemek için yeterli para kazanmak istiyorum.
- Sadece ailemi geçindirmeye yetecek kadar para kazanmak istiyorum.

Je veux seulement faire assez d'argent pour nourrir ma famille.

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Il travaille dur pour gagner sa vie.

O bu ödülü kazanmak için her şeyi denedi.

Il a tout essayé pour gagner ce prix.

Biz biraz para kazanmak için bir yol bulmalıyız.

Nous devons trouver un moyen de faire un peu d'argent.

Daha fazla para kazanmak için bir yol buldum.

- J'ai inventé un moyen de faire plus d'argent.
- J'ai inventé un moyen de générer plus d'argent.
- J'ai inventé un moyen de faire davantage d'argent.
- J'ai inventé un moyen de générer davantage d'argent.

Bir bilgisayar alabilmem için biraz para kazanmak zorundayım.

Je dois gagner un peu d'argent pour pouvoir m'acheter un ordinateur.

Olimpiyatlarda en önemli şey kazanmak değil ama katılmaktır.

La chose la plus importante aux Jeux Olympiques n'est pas de gagner mais de participer.

Her savaşı kazanmak mümkündür, ancak yine de savaşı kaybedersiniz.

Il est possible de remporter chaque bataille mais de perdre néanmoins la guerre.

Çalışanlar hasta oldukları zaman, para kazanmak ve evde kalmak

Lorsque les travailleurs doivent choisir

Onun gibi biri için başkanlık seçimini kazanmak kolay olacaktır.

Pour quelqu'un comme lui, ça sera facile de gagner les élections présidentielles.

Böylece bir sonraki yaz Almancada akıcılık kazanmak için geri döndüm.

Alors, j'y suis retourné l'été suivant pour maîtriser l'allemand.

- Yaşamımı kazanmak için şarkı söylüyorum.
- Geçimimi sağlamak için şarkı söylüyorum.

Je chante pour gagner ma vie.

- Zaman kazanmak için ne yapmalıyım?
- Zaman tasarrufu yapmak için ne yapmalıyım?

Que devrais-je faire pour économiser du temps ?

Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.

- L'Amérique est un endroit charmant pour vivre, si c'est pour gagner de l'argent.
- L'Amérique est un endroit merveilleux pour y vivre, si vous êtes là-bas pour gagner de l'argent.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

Pour conquérir son audience, l’orateur a eu recours à des techniques rhétoriques qu’il a apprises dans ses cours de communication.