Translation of "Arkadaşımı" in French

0.009 sec.

Examples of using "Arkadaşımı" in a sentence and their french translations:

- Arkadaşımı bekliyorum.
- En arkadaşımı bekliyorum.

J'attends mon amie.

Arkadaşımı bekliyorum.

J'attends mon amie.

Bir çocukluk arkadaşımı,

et ayant perdu un ami d'enfance,

Kız arkadaşımı bekliyorum.

J'attends ma copine.

Bir arkadaşımı arıyorum.

- Je cherche un ami à moi.
- Je cherche un ami.

- Hastanede arkadaşımı ziyaret etmeliyim.
- Hastanedeki arkadaşımı ziyaret etmeliyim.

Je dois rendre visite à mon ami à l'hôpital.

Ve arkadaşımı kaybetmekle başladı.

et la mort d'un ami.

Kız arkadaşımı gerçekten özlüyorum.

- Ma nana me manque vraiment.
- Ma copine me manque vraiment.
- Ma petite copine me manque vraiment.
- Ma petite amie me manque vraiment.

Hayır, erkek arkadaşımı bekliyorum.

Non, j'attends mon petit ami.

Kız arkadaşımı özlemeye başlıyorum.

- Je commence à m'ennuyer de ma petite amie.
- Je commence à me languir de ma petite amie.

Eski bir arkadaşımı gördüm.

- J'ai vu un ancien ami.
- J'ai vu une ancienne copine.

Arkadaşımı yemeğe davet ettim.

J'ai invité mon ami à dîner.

Arkadaşımı istasyonda yolcu ettim.

J'ai accompagné mon ami à la gare pour lui dire au revoir.

Erkek arkadaşımı kaybetmek istemiyorum.

- Je ne veux pas perdre mon petit copain.
- Je ne veux pas perdre mon petit ami.

Biseksüel erkek arkadaşımı seviyorum!

J'aime mon copain bisexuel !

Ben bir arkadaşımı aradım.

- J'ai appelé un ami.
- J'ai appelé une amie.

- Arkadaşımı bekliyorum.
- Tomdaşımı gözlüyorum.

J'attends mon amie.

Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret ediyorum.

- Je rends visite à un ami à moi à l'hôpital.
- Je rends visite à une amie à moi à l'hôpital.

Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaret edeceğim.

- Je suis en route pour rendre visite à un ami à l'hôpital.
- Je vais visiter un ami qui est à l'hôpital.

Ben arkadaşımı tren istasyonunda bıraktım.

J'ai dit au revoir à mon ami à la gare.

Bir arkadaşımı evlenmekten vazgeçirmeye çalıştım.

- J'ai essayé de convaincre un ami de ne pas se marier.
- J'essayais de convaincre un ami à moi de ne pas se marier.

İstasyona geldikten sonra arkadaşımı aradım.

Une fois arrivé à la station, j’ai appelé mon ami.

O benim erkek arkadaşımı çaldı!

- Elle m'a piqué mon petit copain !
- Elle m'a piqué mon mec !
- Elle m'a piqué mon jules !

Arkadaşımı ziyaret etmek için Berlin'e gideceğim.

Je me rends à Berlin pour rendre visite à mon ami.

Arkadaşımı yolcu etmek için havaalanına gittim.

Je suis allé à l'aéroport accompagner un ami qui partait.

Arkadaşımı ziyaret etmek için Berlin'e gidiyorum.

- Je vais à Berlin visiter mon ami.
- Je vais à Berlin visiter mon amie.

En iyi arkadaşım, erkek arkadaşımı çaldı.

Ma meilleure amie m'a piqué mon petit copain.

Eski arkadaşımı gördüğüme gerçekten memnun oldum.

J'étais très content de voir mon vieux pote.

Gelecek hafta arkadaşımı ziyaret etmek istiyorum.

Je veux rendre visite à mon ami la semaine prochaine.

Eski arkadaşımı görmek beni çok mutlu etti.

J'étais très content de voir mon vieux pote.

Burası ilk buluşmamızda kız arkadaşımı götürdüğüm yer.

- C'est ici que j'ai emmené ma petite amie lors de notre premier rendez-vous.
- C'est ici que j'ai emmené ma petite amie lors de notre premier rencard.

Ben arkadaşımı yarım saat bekledim, ama o gelmedi.

J'attendis mon ami durant une demi-heure, mais il ne se montra pas.

Victoria istasyonuna gittim, orada eski bir arkadaşımı gördüm.

Je suis allé à la gare Victoria où j'ai rencontré un vieil ami.

Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.

Je veux apprendre l'hawaïen, comme ça je pourrais impressionner ma petite amie.

Nagano bölgesindeki arkadaşımı ziyaret ettiğimde, bana lezzetli soba ikram edildi.

Quand j'ai rendu visite à mon ami à Nagano, j'ai eu droit à un délicieux soba.

Onun yüzündeki bir şey bana gerçekten eski bir erkek arkadaşımı hatırlattı.

Quelque chose dans son visage me rappelle vraiment un de mes anciens amoureux.

Ve on altı yıl boyunca en iyi arkadaşım olarak gördüğüm bir silah arkadaşımı kaybettim . "

et un compagnon d'armes pendant seize ans que je considérais comme mon meilleur ami.

- Geçen hafta bir arkadaşımı kaybettim.
- Geçen hafta bir arkadaşım öldü.
- Geçen hafta bir arkadaşım vefat etti.

- Un de mes amis est mort la semaine dernière.
- Une amie est décédée la semaine dernière.
- Un ami à moi est décédé la semaine dernière.