Translation of "Olup" in Finnish

0.016 sec.

Examples of using "Olup" in a sentence and their finnish translations:

Zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

- En tiedä onko minulla siihen aikaa.
- En tiedä onko minulla aikaa.

Vaktim olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla aikaa.

Bunun olup olmayacağını görelim.

Katsotaan, tapahtuuko se.

Zamanımın olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla aikaa vai ei.

Başarılı olup olmayacağın çabalarına bağlıdır.

Se, onnistutko vai et, riippuu ponnisteluistasi.

Onun doğru olup olmadığını soralım.

Kysytään onko se totta.

Yeterli param olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla tarpeeksi rahaa.

Bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä, onko se totta vai ei.

Ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

ja onko se tarpeeksi vakaa ja kestävä.

Onun evli olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan hän naimisissa?

Bunun aşk olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan tämä rakkautta.

Tom Mary'ye yakışıklı olup olmadığını sordu.

Tom kysyi Marilta onko hän Marin mielestä komea.

Tom'un toplantıda olup olmayacağını biliyor musun?

- Tiedätkö onko Tom kokouksessa vai ei?
- Tiedätkö aikooko Tom tulla kokoukseen vai ei?

Tom Mary'nin evli olup olmadığını sordu.

Tom kysyi onko Mari naimisissa.

Onun doğru olup olmadığını merak ediyorum.

- Mahtaakohan se olla totta.
- Onkohan se totta.
- Lieneekö se totta.

Ona hâlâ sahip olup olmadığımı bilmiyorum.

Voi olla että minulla on se yhä.

Tom Mary'ye hazır olup olmadığını sordu.

Tom kysyi Marylta oliko hän valmis.

Tom'un iyi olup olmadığını görmeye gideceğim.

- Menen katsomaan onko Tomilla kaikki hyvin.
- Menen katsomaan onko Tom OK.
- Menen katsomaan onko Tom kunnossa.

Ona âşık olup olmadığımdan emin değilim.

En ole varma siitä, että olenko rakastunut häneen.

Tom'un bir bisikleti olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko Tomilla polkupyörä vai ei.

Tom bana yorgun olup olmadığımı sordu?

Tom kysyi minulta olenko väsynyt.

Tom'un hâlâ hayatta olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä, onko Tomi yhä elossa.

Bunun Tom'unki olup olmadığını söyleyebilir misin?

Osaatko sanoa, onko tämä Tomin?

Bunun doğru olup olmadığından emin değilim.

En ole varma siitä, että onko tämä oikein.

Yazdığımın doğru olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan se, mitä kirjoitin, oikein kirjoitettu?

Ama uçak enkazı olup olmadığını söylemek zor.

On vaikea sanoa, onko se koneen hylky.

Gazeteler bize dünyada neler olup bittiğini bildirir.

Sanomalehti kertoo meille mitä maailmalla tapahtuu.

Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.

Sillä ei ole merkitystä onko juna myöhässä vai ei.

Bunun iyi bir fikir olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä oliko tämä niin kovin hyvä ajatus.

Yapabileceğim bir şey olup olmadığını bana bildirin.

Kerro minulle, jos on mitään, minkä voin tehdä.

Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan muilla planeetoilla elämää?

- Tom konunu dışında.
- Tom olup bitenden habersiz.

Tomi ei ole enää mukana kuvioissa.

Benim kadar meşgul olup olmadığını merak ediyorum.

Oletkohan yhtä kiireinen kuin minä?

Hayatımın yaşamaya değer olup olmadığını merak ediyorum.

Liekö elämäni elämisen arvoista.

Tom bir taksiye ihtiyacım olup olmadığını sordu.

Tom kysyi tarvitsenko taksia.

Burada gerçekten neler olup bittiğini bilmek istiyorum.

Haluan todellakin tietää mitä täällä oikein tapahtuu.

Onun haklı olup olmadığını sadece zaman gösterecek.

Vain aika näyttää, oliko hän oikeassa.

Bunun gerçekten doğru olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan tämä todellakin totta?

Tom'un alt katta olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan Tomi alakerrassa.

Ve yalnız olup olmadığımızı öğrenmenin tek yolu var.

On vain yksi tapa selvittää, olemmeko yksin.

...kameralarımızın olup biteni görmesi için kızılötesi ışık gerekiyor.

että kameramme näkevät vain infrapunavaloilla, mitä tapahtuu.

Enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

tutkimaan, onko kimaltava metalli koneen hylky?

Tom'un bir kız arkadaşı olup olmadığını bile bilmiyorum.

En edes tiedä onko Tomilla tyttöystävää.

Onu yapmak için yeterli zamanım olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko minulla tarpeeksi aikaa, että voin tehdä sen.

Tom, ödünç alabileceği bir kravatım olup olmadığını sordu.

- Tom kysyi, onko minulla mustaa solmiota, jonka hän voisi lainata.
- Tom kysyi minulta, onko minulla mustaa kravattia, jonka hän voisi ottaa lainaan.

Tom gerçekten bir kaza olup olmadığını merak ediyordu.

Tom pohti oliko se todella ollut onnettomuus.

Diğer ülkelerin de tuzlu ekmeği olup olmadığını bilmiyorum.

En tiedä onko muissakin maissa suolaleipää.

Onun bir kız arkadaşı olup olmadığını biliyor musun?

Tiedätkö, että onko hänellä tyttöystävää?

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

Tom halusi tietää oliko Marilla poikaystävää.

Tom Mary'nin söylediği şeyin doğru olup olmadığını bilmiyor.

Tom ei tiedä, onko se mitä Mary sanoo, totta vai ei.

Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.

Sateen tullessa - vesi kerääntyy tänne.

Tom 2.30'a kadar hazır olup olmayacağınızı bilmek istiyor.

Tom haluaa tietää oletko valmis puoli kolmeen mennessä.

Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.

Poliisi kysyi tytöiltä oliko auto heidän.

Noel babanın gerçekten olup olmadığını anneme sorduğumda dokuz yaşındaydım.

Olin yhdeksänvuotias kun kysyin äidiltäni onko joulupukki oikeasti olemassa.

Tom ateşi olup olmadığını anlamak için Mary'nin alnını elledi.

Tommi kokeili Marin otsaa nähdäkseen onko hänellä kuumetta.

Buranın 15 metreden fazla olup olmadığından emin değilim. Ne düşünüyorsunuz?

En ole varma, onko pudotus yli 15 metriä. Mitä mieltä olet?

Gazeteler, dergiler ve haber programları dünyada ne olup bittiğini anlatır.

Sanomalehdet, aikakausilehdet ja uutiset kertovat mitä maailmalla tapahtuu.

Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.

Ihmettelen vain, jos kaikilla muillakin on samanlaista.

Tom'un bunun hakkında Mary kadar heyecanlı olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan Tom yhtä innostunut tästä kuin Mary?

Bu öğleden sonra Tom'un muhtemelen burada olup olmayacağını merak ediyorum.

Onkohan Tom todennäköisesti täällä tänään iltapäivästä.

Tüketiciden daha düşük olan bir seviyenin var olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan olemassa olempaa tasoa kuin ”käyttäjä”?

Bunu Fransızcaya çevirmek için herhangi bir neden olup olmadığını merak ediyorum.

Onkohan tämän kääntämisessä ranskaksi mitään syytä?

Tom mazisine bakıp, hayatta başarı gösterdiği bir şeyler olup olmadığını düşündü.

Tom kävi läpi elämäänsä ja pohti, oliko saavuttanut yhtikäs mitään.

Bu biftek az pişmiş görünüyor. Yeterince pişmiş olup olmadığını merak ediyorum.

Tämä pihvi tuntuu raa'alta. Onkohan se sopivasti kypsennetty?

Bir insan zengin ya da fakir olup olmamasına göre işleri farklı görür.

Ihminen katsoo asioita erilailla riippuen siitä onko hän rikas tai köyhä.

Aptal gibi görünmeyi istemedim, bu yüzden, ne olup bittiğini biliyormuşum gibi davrandım.

- En halunnut näyttää tyhmältä, joten teeskentelin ymmärtäväni, mitä oli tapahtumassa.
- Mä en halunnu näyttää tyhmältä, joten mä teeskentelin, et mä ymmärsin, mitä oli tapahtumassa.
- En halunnut näyttää tyhmältä, joten teeskentelin ymmärtäväni, mistä oli kyse.

- Tom'a bir önerisi olup olmadığını sordum.
- Tom'a bir tavsiyesi var mı diye sordum.

Kysyin Tomilta onko hänellä mitään ehdotuksia.

Pekâlâ, kanyondan inip aşağıda parlayan metalin enkaz olup olmadığını anlamanın en iyi yolu nedir?

Mikä on paras tapa laskeutua kanjoniin - tutkimaan, onko kimaltava metalli koneen hylky?

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.

Tarkistin joka päivä, että se oli kunnossa. Mietin, oliko päivä sen viimeinen. 134. PÄIVÄ