Translation of "Yapamayız" in English

Onu yapamayız.

- We can't do that.
- We cannot do that.

Susuz yapamayız.

We cannot do without water.

Bunu yapamayız.

- We can't do that.
- We can't do it.
- We cannot do that.

İmkansızı yapamayız.

We can't do the impossible.

Dikkat etmemezlik yapamayız.

achievements of this emirate.

Artık bunu yapamayız.

We can't do this anymore.

Onu şimdi yapamayız.

We can't do it now.

Bunu yine yapamayız.

We can't do this again.

Bunu kendimiz yapamayız.

We can't do this ourselves.

Bunu tekrar yapamayız.

We can't do it again.

Böyle görev yapamayız.

We can't function like this.

Bunu şimdi yapamayız.

- We can't do this now.
- We can't do that now.

Neden onu yapamayız?

Why can't we do that?

Bunu yalnız yapamayız.

We can't do it alone.

Bekle, bunu yapamayız.

Wait, we can't do this.

Hiçbir şey yapamayız.

- We can do nothing.
- We can't do anything.

Bunu burada yapamayız.

We can't do this here.

Bunu sizsiz yapamayız.

We can't do this without you.

Bunu sensiz yapamayız.

We can't do that without you.

Bunu artık yapamayız.

We can't do that anymore.

Onu tekrar yapamayız.

We can't do that now.

Burada onu yapamayız.

We can't do that here.

Biz bunları yapamayız.

We cannot do those things.

Onu henüz yapamayız.

We can't do that yet.

Bunu asla yapamayız.

We never could do that.

Bunu bugün yapamayız.

We can't do that today.

Hala onu yapamayız.

We still can't do that.

Korkarım bunu yapamayız.

- I'm afraid we can't do that.
- I'm afraid that we can't do that.

Programımızda bir değişiklik yapamayız.

- We cannot make a change in our schedule.
- We can't make a change in our schedule.

Neden bir şey yapamayız?

Why can't we do something?

Biz de onu yapamayız.

We can't do that either.

Tom olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without Tom.

Maalesef bir şey yapamayız.

- I'm afraid we can't do anything.
- I'm afraid that we can't do anything.

Neden onu tekrar yapamayız?

Why can't we do it again?

Bunu tek başımıza yapamayız.

We can't do this alone.

Onlar olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without them.

O olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without him.

Hepimiz her şeyi yapamayız.

We can't all do everything.

Bunu siz olmadan yapamayız.

We can't do this without you.

Biz her şeyi yapamayız.

We can't do everything.

Biz istediğimiz şeyi yapamayız.

We can't do what we want.

Tom'un yapmamızı istediklerini yapamayız.

We can't do what Tom has asked us to do.

İstiyor olduğunuz şeyi yapamayız.

We can't do what you're asking.

Bunu bir daha yapamayız.

We can't do that again.

çünkü bunu tek başımıza yapamayız.

because we cannot do this alone.

Bunu cuma gününe kadar yapamayız.

We can't do this by Friday.

Biraz yardım olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without some help.

Bu hiç olmamış gibi yapamayız.

We can't pretend it never happened.

Biz Tom normalmiş gibi yapamayız.

- We can't pretend Tom is normal.
- We can't pretend that Tom is normal.

Beklemekten başka bir şey yapamayız.

We can't do anything but wait.

Tom için hiçbir şey yapamayız.

- We can do nothing for Tom.
- We can't do anything for Tom.

Onlar için hiçbir şey yapamayız.

We can't do anything for them.

Onun hakkında bir şey yapamayız.

We can't do anything about that.

Senin için bir şey yapamayız.

We can do nothing for you.

Onun için hiçbir şey yapamayız.

We can do nothing for him.

Tom için bir şey yapamayız.

We can't do anything for Tom.

Biz bunu sen olmadan yapamayız.

We can't do it without you.

Onlar için bir şey yapamayız.

- We can't do anything for them.
- We can do nothing for them.

Biz böyle bir şey yapamayız.

We can't do such a thing.

Burada başka hiçbir şey yapamayız.

There's nothing else we can do here.

Senin yardımın olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without your help.

Onların yardımları olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without their help.

Tom'un yardımı olmadan bunu yapamayız.

We can't do this without Tom's help.

Sadece bunu her yerde yapamayız.

We can't do that just anywhere.

Tom ve ben onu yapamayız.

Tom and I aren't able to do that.

Bir TV olmadan yapamayız, değil mi?

We can do without a television, can't we?

"Bence bunu yapamayız." "Sana soran olmadı."

"I think we shouldn't be doing this." "No one asked you."

Biz onun hakkında bir şey yapamayız.

We can do nothing about it.

Onu Tom'un açık izni olmadan yapamayız.

We can't do that without Tom's express permission.

Biz onun için hiçbir şey yapamayız.

We can do nothing for her.

Biz yardım etmek istiyoruz ama yapamayız.

We want to help, but we can't.

Tom'un bizim yapmamızı istediği şeyi yapamayız.

We can't do what Tom wants us to do.

Tom bize yardım etmezse bunu yapamayız.

We won't be able to do that if Tom doesn't help us.

Tom ve ben bunu kendimiz yapamayız.

Tom and I can't do that ourselves.

Bir tek gün için bile tuzsuz yapamayız.

We cannot do without salt even for a single day.

Ofise geri dönünceye kadar bir şey yapamayız.

We can't do anything until we get back to the office.

Biz burada oturamayız ve hiçbir şey yapamayız.

We can't just sit here and do nothing.

Tom ve ben bunu kendi başımıza yapamayız.

Tom and I can't do that by ourselves.

Ama bunu siz hayatta kalma stratejisini seçmeden yapamayız.

but we can't start until you choose the survival strategy.

- Bu olmadı numarası yapamayız.
- Bu olmamış gibi davranamayız.

We can't pretend that this didn't happen.

Şu anda bu sorun hakkında bir şey yapamayız.

We can't do anything about that problem at this time.

Fiyatları daha fazla düşüremeyiz ve hâlâ kâr yapamayız.

We can't lower the prices any further and still make a profit.

Biz Tom'dan izin alıncaya kadar gerçekten bir şey yapamayız.

We can't really do anything until we get permission from Tom.

Evet, anlıyorum ama biz o konuda hiçbir şey yapamayız.

Yes, I understand, but we can't do anything about it.

Üzgünüz ama biz sizin için daha fazla bir şey yapamayız.

We're sorry, but we can't do anything more for you.

Koltuklar hazır oluncaya kadar bir süre beklemekten başka bir şey yapamayız.

We can do nothing but wait for a while until the seats are available.

Biz ya plaja gideriz ya da dağ tırmanışına gideriz. Her ikisini de yapamayız.

We can either go to the beach or go mountain climbing. We can't do both.