Translation of "Yanıp" in English

0.013 sec.

Examples of using "Yanıp" in a sentence and their english translations:

Yanıp kül olmamıştım.

I was not reduced to ashes.

Kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.

She burned with jealousy.

Işık yanıp sönüyordu.

The light was blinking.

Ev yanıp kül oldu.

The house was burned to the ground.

O kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.

She was burning with jealousy.

Otel yanıp kül oldu.

The hotel burned down.

Okulumuz yanıp kül oldu.

Our school was reduced to ashes.

Evimiz yanıp kül oldu.

Our house burned down.

Araba yarışta yanıp yok oldu.

The car burned up in the race.

On ev yanıp kül oldu.

Ten houses were burned down.

Tom'un evi yanıp kül oldu.

Tom's house burned down.

Bu ışık neden yanıp sönüyor?

Why is this light blinking?

Kamp ateşi yanıp kül oldu.

The campfire has burned down.

Her şey yanıp kül oluyordu.

Everything was being burnt to ashes.

Avustralya'ya gitmek için yanıp tutuşuyorum.

I'm aching to go to Australia.

Leyla'nın evi yanıp kül oldu.

Layla's house burned to the ground.

- Bütün köy yangın tarafından yanıp kül oldu.
- Bütün köy yanıp kül oldu

The whole village was consumed by the fire.

Ben bir sigara için yanıp tutuşuyordum.

I was aching for a cigarette.

Onların evi yangında yanıp kül oldu.

Their house was burned down in the fire.

O küçük yanıp sönen ışık nedir?

What's that little blinking light?

O kırmızı ışık neden yanıp sönüyor?

Why's that red light blinking?

Yanıp sönen efektler epilepsi nöbetlerini tetikleyebilir.

Strobing effects can trigger epileptic seizures.

Yeşil adam yanıp sönerken yolu geçmeyin.

Do not cross the road when the green man is flashing.

- Gözlerim yanmaya devam ediyor.
- Gözlerim yanıp duruyor.

My eyes keep burning.

Evin çok çabuk yanıp kül olacağını düşünmedim.

I didn't think the house would burn down so quickly.

Konsolda yanıp sönen bazı kırmızı ışıklar var.

There are some red lights blinking on the console.

Tom'un evi 2013'te yanıp kül oldu.

Tom's house burned down in 2013.

Fener her 12 saniyede bir yanıp sönüyor.

The lighthouse flashes every twelve seconds.

O büyük yangında düzinelerce ev yanıp kül oldu.

Dozens of houses were burned down in that big fire.

Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.

The object flew away to the south, giving out flashes of light.

Bu civarda tüm evler yangında yanıp kül olmadı.

Not all the houses around here were burned down in the fire.

Floresan lamba arızalıydı ve kesik kesik yanıp sönüyordu.

The fluorescent light was faulty and flickered on and off intermittently.

Leyla, arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıkları gördü.

Layla saw blue lights flashing behind her car.

Onların arkasında kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönüyordu.

Red and blue lights flashed behind them.

- Birdenbire ahır tamamen yandı.
- Birdenbire ahır yanıp kül oldu.

All of a sudden, the barn went up in flames.

Tom Mary'nin onun için yanıp tutuşmaya devam ettiğini söylüyor.

Tom says Mary keeps hanging up on him.

Alarm durdu ve kırmızı bir ışık yanıp sönmeye başladı.

The alarm went off and a red light started flashing.

Benim ahır yanıp kül olduktan sonra şimdi ayı görebiliyorum.

My barn having burned to the ground, I can now see the moon.

Kırmızı ve mavi ışıklar dikiz aynasında yanıp sönmeye başladı.

Red and blue lights started flashing in the rearview mirror.

Birdenbire, kırmızı ve mavi ışıklar arkamızda yanıp sönmeye başlar.

Suddenly, red and blue lights start flashing behind us.

Tom'un dikiz aynasında kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönüyordu.

Red and blue lights flashed in Tom's rearview mirror.

- Sami'nin evi temele kadar yandı.
- Sami'nin evi yanıp kül oldu.

Sami's house burned down to the ground.

Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.

Whilst others only twinkle, these can glow continuously for up to a minute.

- Dün çıkan yangında iki yüz ev yanıp kül oldu.
- Dünkü yangında iki yüz ev küle döndü.

Two hundred houses were burnt down in the fire which broke out yesterday.