Translation of "Kül" in English

0.009 sec.

Examples of using "Kül" in a sentence and their english translations:

Yanıp kül olmamıştım.

I was not reduced to ashes.

Ona kül yutturamazsın.

You can't outfox him.

Ev yanıp kül oldu.

The house was burned to the ground.

O, kül tablasını aldı.

He picked up the ash-tray.

Otel yanıp kül oldu.

The hotel burned down.

Okulumuz yanıp kül oldu.

Our school was reduced to ashes.

Kül tablan var mı?

Do you have ashtrays?

Volkanik kül şehri kapladı.

Volcanic ash covered the city.

Atmosferde volkanik kül var.

There's volcanic ash in the atmosphere.

Yangın yakıp kül etti.

The fire has burned out.

Evimiz yanıp kül oldu.

Our house burned down.

Bir kül tablasına ihtiyacım var.

I need an ashtray.

On ev yanıp kül oldu.

Ten houses were burned down.

Tom'un evi yanıp kül oldu.

Tom's house burned down.

Yangından sonra, sadece kül kaldı.

After the fire, only ash was left.

Kamp ateşi yanıp kül oldu.

The campfire has burned down.

Volkanlar kül ve lav püskürttü.

Volcanoes spouted ash and lava.

Her şey yanıp kül oluyordu.

Everything was being burnt to ashes.

Leyla'nın evi yanıp kül oldu.

Layla's house burned to the ground.

- Bütün köy yangın tarafından yanıp kül oldu.
- Bütün köy yanıp kül oldu

The whole village was consumed by the fire.

Yangın tüm binayı yakıp kül etti.

The fire consumed the whole building.

Eski ev yanarak kül haline geldi.

The old house was burned to ashes.

Yangın on evi yakıp kül etti.

The fire burnt ten houses down.

Volkanik kül, hava ulaşımını kesintiye uğrattı.

Volcanic ash disrupted air travel.

Onların evi yangında yanıp kül oldu.

Their house was burned down in the fire.

Kül tablasını boşalt, içi izmarit dolu.

Empty the ashtray, because it's full of cigarette butts.

Zümrüt kül kurdu Kuzey Amerika genelinde yüz milyondan daha fazla kül ağacını daha öldürdü.

The emerald ash borer has killed more than a hundred million ash trees across North America.

Ev, içindeki her şeyle birlikte kül olmuştu.

The house was burned to the ground, with all its contents.

Evin çok çabuk yanıp kül olacağını düşünmedim.

I didn't think the house would burn down so quickly.

Tom'un evi 2013'te yanıp kül oldu.

Tom's house burned down in 2013.

- Tom büyük konuşur.
- Tom mangalda kül bırakmaz.

Tom talks big.

O büyük yangında düzinelerce ev yanıp kül oldu.

Dozens of houses were burned down in that big fire.

Bu civarda tüm evler yangında yanıp kül olmadı.

Not all the houses around here were burned down in the fire.

Büyük bir ateş bütün kasabayı kül haline getirdi.

The big fire reduced the whole town to ashes.

Hunlar köyü yağmaladılar ve onu yakıp kül ettiler.

The Huns pillaged the village and burned it to the ground.

Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.

She cremated him against his wishes.

- Birdenbire ahır tamamen yandı.
- Birdenbire ahır yanıp kül oldu.

All of a sudden, the barn went up in flames.

Yangın kentin doğusundaki dört tane evi yakıp kül etti.

The fire burnt down four houses in the east of the city.

Sigara içen bir kişiyi öpmek kül tablası yalamak gibidir.

Kissing a person who smokes is like licking an ashtray.

- Beni kandırabileceğini nereden çıkardın?
- Bana kül yutturabileceğini mi sanıyorsun?

What on earth makes you think you can fool me?

Benim ahır yanıp kül olduktan sonra şimdi ayı görebiliyorum.

My barn having burned to the ground, I can now see the moon.

Kendimi berbat hissediyorum, ama ben sadece kül tablanı kırdım.

I feel terrible, but I've just broken your ashtray.

Akrotiri, volkanik kül altına gömülmüş bir Bronz çağı yerleşimidir.

Akrotiri is a Bronze age settlement that was buried under volcanic ash.

Tom'un evini yakıp kül eden yangını kimin başlattığını bulmak zorundayız.

We have to figure out who started the fire that burned down Tom's house.

Zamanın kendini tüketmekten başka hiçbir işlevi yoktur. Kül bırakmadan yanar.

Time has no function but to consume itself. It burns without leaving ashes.

Onun ölümünün 24 saati içinde onu yakarak kül haline getirdi.

She cremated him within 24 hours of his death.

- Sami'nin evi temele kadar yandı.
- Sami'nin evi yanıp kül oldu.

Sami's house burned down to the ground.

Güney İtalyan adası Sicilya büyük bir duman ve kül bulutuyla kaplandı.

The southern Italian island of Sicily has been covered with a vast plume of smoke and ash.

Bir sigara içenle öpüşmek bir kül tablasını yalamak gibi bir şeydir.

Kissing a smoker is like licking an ashtray.

Doktorum bana bir fincana işememi söyledi ama karıştırdım ve onun kül tablasına işedim.

My doctor told me to pee in a cup, but I got confused and peed in his ashtray.

Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.

An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.

- Dün çıkan yangında iki yüz ev yanıp kül oldu.
- Dünkü yangında iki yüz ev küle döndü.

Two hundred houses were burnt down in the fire which broke out yesterday.