Translation of "Yaşlıdır" in English

0.014 sec.

Examples of using "Yaşlıdır" in a sentence and their english translations:

O yaşlıdır.

He is old.

Adam yaşlıdır.

The man is old.

- Büyükannem çok yaşlıdır.
- Ninem çok yaşlıdır.

My grandmother is very old.

Spiker orta yaşlıdır.

The speaker is middle-aged.

Tom daha yaşlıdır.

- Tom's older.
- Tom is older.

Büyükannem çok yaşlıdır.

My grandmother is very old.

O, çok yaşlıdır.

He is too old.

Bay Young yaşlıdır.

Mr. Young is old.

Naoki Kaori kadar yaşlıdır.

Naoki is as old as Kaori.

Tom benden daha yaşlıdır.

- Tom is older than I.
- Tom is older than I am.
- Tom is older than me.
- Tom's older than me.

O, babam kadar yaşlıdır.

He is as old as my father.

O sınıfında en yaşlıdır.

He is the eldest in his class.

- O yaşlıdır.
- O yaşlı.

He is old.

O, Tom'dan daha yaşlıdır.

She's older than Tom.

John Robert'tan daha yaşlıdır.

John is older than Robert.

O, ondan daha yaşlıdır.

- She is a good deal older than he.
- She's a lot older than he is.

O benden biraz yaşlıdır.

- He's a bit older than me.
- He is a bit older than me.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

My aunt is older than my mother.

- Adam yaşlıdır.
- Adam ihtiyar.

The man is old.

Mary benden daha yaşlıdır.

Mary is older than me.

Tom, Mary'den daha yaşlıdır.

Tom is older than Mary.

Sami, Leyla'dan daha yaşlıdır.

Sami is much older than Layla.

Tom göründüğünden daha yaşlıdır.

Tom is older than he looks.

- Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

- He is twice as old as I.
- He is twice as old as I am.
- He is twice as old as me.

Çocuk okula gidecek kadar yaşlıdır.

The kid is old enough to go to school.

Hatta o, karısından daha yaşlıdır.

He is even older than his wife.

O'sizden sekiz yaş daha yaşlıdır.

He is older than you by eight years.

O içmek için yeterince yaşlıdır.

He is old enough to drink.

Tom Mary'den çok daha yaşlıdır.

Tom is much older than Mary.

Benim iki katım kadar yaşlıdır.

He is twice as old as I.

Bizim okulumuzun müdürü çok yaşlıdır.

Our school's principal is very old.

Babam çalışmak için çok yaşlıdır.

My father is too old to work.

Onu anlamak için yeterince yaşlıdır.

He is old enough to understand it.

Kuzenim benden biraz daha yaşlıdır.

My cousin is a little older than I am.

Tom göründüğünden çok daha yaşlıdır.

Tom is way older than he looks.

Kendi geçimini yapacak kadar yaşlıdır.

You are old enough to make your own living.

Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.

My grandmother is the oldest in this town.

Daha iyi bilecek kadar yaşlıdır.

She is old enough to know better.

Tom yaklaşık Mary kadar yaşlıdır.

Tom is about as old as Mary is.

O, şeytanın büyükannesi kadar yaşlıdır.

She is as old as the devil's grandmother.

Tom, Mary'den çok daha yaşlıdır.

- Tom is so much older than Mary is.
- Tom is lot older than Mary.

Ne kadar yaşlı çok yaşlıdır?

How old is too old?

Patronum benim iki katım kadar yaşlıdır.

My boss is twice as old as I am.

Tek başına seyahat edecek kadar yaşlıdır.

She is old enough to travel by herself.

Henry kendini geçindirmek için yeterince yaşlıdır.

Henry is old enough to support himself.

O, daha çok bilmek yeterince yaşlıdır.

He is old enough to know better.

O, oradaki erkek çocuktan daha yaşlıdır.

He is older than the boy who is over there.

O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

- He is twice as old as I.
- He is twice as old as I am.

Bir kadın sadece göründüğü kadar yaşlıdır.

A woman is only as old as she seems to be.

- O çok yaşlı.
- O, çok yaşlıdır.

- He is too old.
- He's too old.

O, ondan üç yıl daha yaşlıdır.

He's three years older than her.

O, hızlı yürüyemeyecek kadar çok yaşlıdır.

He is too old to walk quickly.

John benden iki yıl daha yaşlıdır.

- John is senior to me by two years.
- John's two years older than me.
- John is two years older than me.
- John is two years older than I am.

O, senden iki yıl daha yaşlıdır.

- She is two years older than you.
- She's two years older than you.

O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

He is old enough to drive.

Pek çok kişi sizden daha yaşlıdır.

So many people are much older than you.

Tom deden olmak için yeterince yaşlıdır.

Tom is old enough to be your grandfather.

Tom kendine bakmak için yeterince yaşlıdır.

- Tom is old enough to take care of himself.
- Tom is old enough to look after himself.

Kim benden dört yıl daha yaşlıdır.

- Kim is older than I am by four years.
- Kim is four years older than me.
- Kim is four years older than I am.

O, onun iki katı kadar yaşlıdır.

He is twice as old as she is.

Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.

Tom is old enough to vote.

Tom araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

- Tom is old enough to drive.
- Tom is old enough to drive a car.

Tom Mary'nin iki katı kadar yaşlıdır.

- Tom is twice as old as Mary.
- Tom is twice as old as Mary is.

Onun ablası benim ağabeyimden daha yaşlıdır.

His older sister is older than my oldest brother.

On iki yıl bir köpek için yaşlıdır.

- Twelve years is old for a dog.
- Twelve years old is old for a dog.

O, yalnız seyahat etmek için yeterince yaşlıdır.

He is old enough to travel alone.

On iki yaş bir köpek için yaşlıdır.

Twelve years old is old for a dog.

Tom doğruyu yanlıştan ayırmak için yeterince yaşlıdır.

Tom is old enough to know right from wrong.

Tom daha iyiyi bilmek için yeterince yaşlıdır.

- Tom is old enough to know better.
- Tom's old enough to know better.

Tom daha yaşlıdır ama daha akıllı değildir.

Tom is older, but not wiser.

O sınıfındaki herhangi bir diğer öğrenciden daha yaşlıdır.

He is older than any other student in his class.

- Tom benden daha yaşlıdır.
- Tom benden daha yaşlı.

- Tom is older than I.
- Tom is older than I am.
- Tom is older than me.
- Tom's older than me.

O genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlıdır.

She looks young, but she's actually older than you are.

Birçok insan daha yaşlıdır ama daha akıllı değil.

Many people are older, but not wiser.

- Tom göründüğünden daha yaşlıdır.
- Tom göründüğünden daha büyüktür.

Tom is older than he looks.

O şimdi tek başına seyahat edecek kadar yaşlıdır.

He is now old enough to travel by himself.

- Bir insan hissettiği yaştadır.
- Bir insan hissettiği kadar yaşlıdır.

A man is as old as he feels.

- O, göründüğünden çok daha yaşlıdır.
- O göründüğünden daha yaşlı.

He is much older than he looks.

- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.

She's older than him.

O, genç görünüyor fakat aslında o senden daha yaşlıdır.

She looks young, but actually she's older than you are.

Bir erkek hissettiği kadar ve bir kadın göründüğü kadar yaşlıdır.

- A man is as old as he feels and a woman as old as she looks.
- A man is as old as he feels, and a woman as old as she looks.

- Tom benden çok daha yaşlı.
- Tom benden çok daha yaşlıdır.

- Tom is much older than I am.
- Tom is much older than me.
- Tom is so much older than I am.
- Tom is a lot older than I am.
- Tom is a lot older than me.

- Tom Mary'den çok daha yaşlıdır.
- Tom Mary'den çok daha yaşlı.

- Tom is much older than Mary.
- Tom is much older than Mary is.
- Tom is way older than Mary is.
- Tom is way older than Mary.

- Tom'un onu kendi başına yapacak kadar büyüdüğünü düşünüyorum.
- Tom onu kendi başına yapacak kadar yaşlıdır sanırım.

Tom is old enough to do that on his own, I think.

- Tom ve Mary her ikisi de daha iyiyi bilecek kadar yeterince yaşlıdır.
- Hem Tom hem de Mary daha iyiyi bilecek yaşta.

- Tom and Mary are both old enough to know better.
- Both Tom and Mary are old enough to know better.