Translation of "Yaşamayacak" in English

0.006 sec.

Examples of using "Yaşamayacak" in a sentence and their english translations:

Tom uzun yaşamayacak.

Tom won't live long.

O uzun süre yaşamayacak.

He won't live long.

Bu hasta uzun yaşamayacak.

This patient won't live long.

Erkekliklerini kanıtlama baskısı altında yaşamayacak.

boys will no longer have the pressure of having to prove this masculinity.

O, uzun bir hayat yaşamayacak.

He won't make it to old age.

O bir günden fazla yaşamayacak.

- He won't live more than one day.
- He will not live more than one day.

O çok daha uzun yaşamayacak.

She won't live much longer.

Tom çok daha uzun yaşamayacak.

- Tom won't survive much longer.
- Tom won't live much longer.

Tom ebeveynlerinin beklentilerine göre asla yaşamayacak.

Tom will never live up to his parents' expectations.

İncil'de, " İnsan yalnız ekmek ile yaşamayacak " diyor.

It says in the Bible, "Man shall not live on bread alone."

- Tom muhtemelen kızının evlendiğini görecek kadar uzun yaşamayacak.
- Tom muhtemelen kızının evlendiğini görmek için yeterince uzun yaşamayacak.

Tom probably won't live long enough to see his daughter get married.

- O, uzun ömürlü olmayacak.
- O, uzun bir hayat yaşamayacak.

- He'll not live to make old bones.
- He won't make it to old age.
- He won't live a long life.