Translation of "Yaşadığın" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yaşadığın" in a sentence and their english translations:

Yaşadığın için şanslısın.

You're lucky to be alive.

Yaşadığın sürece öğrenirsin.

You learn as long as you live.

Yaşadığın gezegenin ismi nedir?

What is the planet called you live on?

Yaşadığın yeri bilmek istiyorum.

I want to know where you live.

Yaşadığın yerde hayat nasıl?

- What is life like where you live?
- What's life like where you live?

Yaşadığın hangi sorunu Tom'a söyledin?

What problem did you tell Tom you had?

Yaşadığın yerde kar yağar mı?

Does it snow where you live?

Eskiden Boston'da yaşadığın doğru mu?

Is it true you used to live in Boston?

Yaşadığın bögede bir sürü göl var.

There are many lakes in the area where you live.

Evimizi bulmada zorluk yaşadığın için üzgünüm.

- I'm sorry that you had trouble finding our house.
- I'm sorry you had trouble finding our house.

Tom'la sorunlar yaşadığın konusunda fikrim yoktu.

I had no idea that you were having problems with Tom.

Tom'la sorun yaşadığın konusunda fikrim yoktu.

- I had no idea that you were having trouble with Tom.
- I had no idea you were having trouble with Tom.

Yaşadığın sürece hiçbir şey son değildir.

As long as you live nothing is final.

- Burada mı yaşıyorsun?
- Yaşadığın yer bu mu?

Is this where you live?

Tom senin yaşadığın yerden uzakta mı yaşar?

- Does Tom live far from where you live?
- Does Tom live far from you?

Thomas yaşadığın yerde yaygın bir isim mi?

Is Thomas a common name where you live?

Yaşadığın yerde daha ne kadar yaşamak istiyorsun?

How much longer do you want to live where you're living?

Çatımın altında yaşadığın sürece benim kurallarıma göre yaşayacaksın.

As long as you live under my roof you will live by my rules.

Şimdi yaşadığın hayatı sonsuza dek yaşamak ister misin?

Would you like to live the life you live now for eternity?

Buradan yaşadığın yere ne kadar uzak olduğunu bilmek istiyorum.

I want to know how far it is from here to where you live.

- Yaşadığın yeri bilmek istiyorum.
- Senin nerede yaşadığını bilmek istiyorum.

I want to know where you live.

- Nerede yaşadığını bilmiyorum.
- Nerede oturduğunu bilmiyorum.
- Yaşadığın yeri bilmiyorum.

I don't know where you live.

O an yaşadığın şeyin farkında ol ve onunla bağlantını koparma.

Be aware of and in touch with your moment-to-moment experience.

O anda yaşadığın şeyi fark ederek onunla bağlantıyı sürdürdün mü?

aware of and in touch with your moment-to-moment experience?

- Lütfen nerede yaşadığını bana söyle.
- Lütfen yaşadığın yeri bana söyle.

Please tell me where you live.

- Senin nerede yaşadığını Tom'a söyleyen kişiyim.
- Senin yaşadığın yeri Tom'a söyleyen kişiyim.

I'm the one who told Tom where you lived.