Translation of "Yırtık" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yırtık" in a sentence and their english translations:

Benim pantolonum yırtık.

My pants split.

Onun yırtık bir baldır kası var.

He has a torn calf muscle.

Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.

She had the book with a torn cover under her arm.

- O yırtık dondan çıkmış gibi duruyor.
- O göze batıyor.

She sticks out like a sore thumb.

- Hiç retina dekolmanı geçirdiniz mi?
- Retinanınzda hiç yırtık olmuş muydu?

Have you ever had a detached retina?

Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.

The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.

Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

Mary thought to herself that she ought to buy a new cover for the ironing board since the old one was getting pretty tattered.