Translation of "Vaziyette" in English

Her şey kesilmiş vaziyette.

Everything is at a standstill.

Çocukları tarafından çevrili vaziyette oturdu.

He sat surrounded by his children.

Yaşlı adam çocukları tarafından çevrilmiş vaziyette oturdu.

The old man sat surrounded by the children.

- Ev yıkılmak üzere.
- Ev üflesen yıkılacak vaziyette.

The house is about to collapse.

Tüm tatilimi yatağa düşmüş bir vaziyette geçirdim.

I spent my whole vacation sick in bed.

Kedimin kıçı suratıma dayanmış bir vaziyette uyandım.

I woke up with my cat's butt in my face.

Annesi onu evde çıplak vaziyette koşturduğu için kovaladı.

His mother chased him as he ran naked around the house.

Kışkırtıcı vaziyette Roma ordusunu geçerek Apenin Dağları'na geri gitti.

He provokingly went past the Roman army back into the Appenine mountains…

Bu esnada, merkezde Romalılar birden fazla düşman gemisine mandallanmış vaziyette karmaşa gittikçe artıyor.

Meanwhile, chaotic fighting spreads in the centre as the Romans latch onto several enemy vessels.