Translation of "Uyardı" in English

0.009 sec.

Examples of using "Uyardı" in a sentence and their english translations:

Öğrencilerini uyardı.

He warned his students.

Bana uyardı.

I was cool with that.

O uyardı.

That would fit.

O seni uyardı.

- He warned you.
- She warned you.

Tom seni uyardı.

Tom warned you.

Mary seni uyardı.

Mary warned you.

Babam beni uyardı.

My father warned me.

Tom onu uyardı.

Tom warned him.

Tom, Mary'yi uyardı.

Tom warned Mary.

Tom bizi uyardı.

Tom warned us.

Biri Tom'u uyardı.

Someone has warned Tom.

Tom onları uyardı.

Tom did warn them.

Tom beni uyardı.

Tom did warn me.

Onlar onu uyardı.

They did warn him.

O, Tom'u uyardı.

He did warn Tom.

Ken Tom'u uyardı.

Ken did warn Tom.

Mary Tom'u uyardı.

Mary did warn Tom.

O bizi uyardı.

He warned us.

Mary bizi uyardı.

Mary warned us.

Onlar bizi uyardı.

They warned us.

Tom yetkilileri uyardı.

Tom alerted the authorities.

Sami, Leyla'yı uyardı.

Sami warned Layla.

Seni kim uyardı?

Who warned you?

O bir öğrenciyi uyardı.

She warned a student.

O, şiddete karşı uyardı.

He warned against violence.

O, tehlike ile ilgili uyardı.

He warned me of the danger.

Babası onu uyardı: "Onunla konuşma".

Her father warned her: "Don't speak to him".

Annem, seninle evlenmemem konusunda uyardı.

My mother warned me not to marry you.

Tom beni senin hakkında uyardı.

Tom warned me about you.

Tom John hakkında Mary'yi uyardı.

Tom warned Mary about John.

Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı.

She warned the children not to play on the street.

Doktor sigaraya karşı onu uyardı.

The doctor warned him against smoking.

Tom o konuda beni uyardı.

Tom's warned me about that.

Tom beni onun hakkında uyardı.

Tom warned me about that.

Tom beni bunun hakkında uyardı.

Tom has warned me about that.

Herkes beni Tom hakkında uyardı.

- Everyone warned me about Tom.
- Everybody warned me about Tom.

Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.

The radio warned us of the possibility of flooding.

O, çocukları sokakta oynamaya karşı uyardı.

He warned the children against playing in the street.

O, bizi odaya girmememiz için uyardı.

He warned us not to enter the room.

O, bizi konuşmayı kesmemiz için uyardı.

He warned us to cease talking.

Kız kardeşini o adam hakkında uyardı.

He warned his sister about that man.

Doktor, içkiden uzak durmam için uyardı.

The doctor warned me to stay away from booze.

O beni başarısız olacağım konusunda uyardı.

He warned me that I would fail.

O oğlunu tembel olduğu için uyardı.

He admonished his son for being lazy.

Tom tehlike ile ilgili beni uyardı.

Tom warned me of the danger.

Tom onu yapabileceğin konusunda beni uyardı.

Tom warned me you might do that.

Annem yalnız seyahat etmemem için uyardı.

My parents persuaded me not to travel alone.

Polis geri durmamız için bizi uyardı.

The police warned us to keep back.

O, onu yalnız gitmemesi için uyardı.

She warned him not to go alone.

Tom Mary'yi onu yapmaya karşı uyardı.

Tom advised Mary against doing that.

Tom geç kalmaması için Mary'yi uyardı.

Tom warned Mary not to be late.

Tom onu yapmamamız için bizi uyardı.

Tom has warned us not to do that.

Tom bunun olabileceği konusunda bizi uyardı.

Tom warned us that this might happen.

O gürültülü oldukları için onları uyardı.

He admonished them for being noisy.

Onu dikkatli araba sürmesi için uyardı.

He urged her to drive carefully.

Tom bunun olabileceği konusunda sizi uyardı.

Tom warned you that this might happen.

Tom, neler olabileceği konusunda bizi uyardı.

Tom warned us about what might happen.

Tom beni onu yapmamam için uyardı.

Tom warned me not to do that.

Tom Mary'yi su içmemesi için uyardı.

Tom warned Mary not to drink the water.

Tom Mary'yi yiyeceği yememesi konusunda uyardı.

Tom warned Mary not to eat the food.

Tom, Mary'yi John'a güvenmemesi konusunda uyardı.

Tom warned Mary not to trust John.

Tom Mary'yi onu yapmaması için uyardı.

Tom warned Mary not to do that.

Tom Mary'yi bunun olacağını konusunda uyardı.

- Tom warned Mary that that would happen.
- Tom warned Mary that would happen.

Tom, burada yüzmememiz konusunda bizi uyardı.

Tom warned us not to swim here.

Öğretmenimiz tekrar geç kalmaması için onu uyardı.

Our teacher warned him not to be late again.

Doktor onu sigara içmenin tehlikeleri hakkında uyardı.

The doctor warned him of the dangers of smoking.

Öğretmenim onu tekrar yapmamam için beni uyardı.

My teacher warned me not to do it again.

Tom onu Mary'ye söyleyebileceğin konusunda beni uyardı.

Tom warned me you might tell Mary that.

Tom bir şey söylememem için beni uyardı.

Tom warned me not to say anything.

Tom Mary'yi oraya yalnız gitmemesi için uyardı.

Tom warned Mary not to go there alone.

Dan gece yalnız yürüme hakkında Linda'yı uyardı.

Dan warned Linda about walking alone at night.

Öğretmen okula geç kalmamam için beni uyardı.

The teacher warned me not to be late for school.

O, çocukları caddede oyun oynamaya karşı uyardı.

She warned the children against playing in the street.

Tom burada dumanlı olacağı konusunda beni uyardı.

Tom warned me it would be smoky here.

Tom buranın gürültülü olacağı konusunda beni uyardı.

Tom warned me it would be noisy here.

Tom Mary'den uzak kalmam için beni uyardı.

Tom warned me to stay away from Mary.

Öğretmen testin zor olacağı konusunda bizi uyardı.

The teacher warned us that the test would be difficult.

Tom onu tekrar yapmamam için beni uyardı.

- Tom warned me not to do that again.
- Tom warned me not to do it again.

Tom Mary'yi kendine aşırı güvenmemesi konusunda uyardı.

Tom warned Mary not to be overconfident.

Tom Mary'yi bunu tekrar yapmaması için uyardı.

Tom warned Mary not to do that again.

Tom Mary'yi çok gürültülü olmaması için uyardı.

Tom warned Mary not to be too noisy.

Tom, Mary'nin muhtemelen ağlayacağı konusunda bizi uyardı.

Tom warned us that Mary would probably cry.

Tom Mary'yi bunu artık yapmaması için uyardı.

Tom warned Mary not to do that anymore.

Tom, artık Mary'ye sarılmamam için beni uyardı.

Tom warned me not to hug Mary anymore.

Tom muhtemelen bunun olacağını konusunda Mary'yi uyardı.

- Tom warned Mary that that would probably happen.
- Tom warned Mary that would probably happen.

Sami sarhoş bir müşteriyi üç kez uyardı.

Sami charged a drunk customer three times.

Sami, Leyla'yı Ferit'ten uzak durması için uyardı.

Sami cautioned Layla to stay away from Farid.

Annem, erkek kardeşimi örnek almamam konusunda beni uyardı.

My mother warned me not to follow in the footsteps of my brother.