Translation of "Uğramış" in English

0.016 sec.

Examples of using "Uğramış" in a sentence and their english translations:

Zulme uğramış hissettim.

I felt persecuted.

Çok ihanete uğramış hissediyorum.

I feel very betrayed.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.

You sound disappointed.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

She sounded disappointed.

Ben ihanete uğramış hissettim.

I felt betrayed.

Tom hayal kırıklığına uğramış.

Tom is frustrated.

Hayal kırıklığına uğramış değilim.

I'm not discouraged.

Hayal kırıklığına uğramış olmalısın.

You must be disappointed.

Tom zulme uğramış hissetti.

Tom felt persecuted.

Çocuklar hayal kırıklığına uğramış.

The kids are disappointed.

Hayal kırıklığına uğramış değiliz.

We're not disappointed.

Çok ihanete uğramış hissettim.

I felt so betrayed.

Kendimizi ihanete uğramış hissettik.

We felt betrayed.

Hayal kırıklığına uğramış hissettim.

I felt disappointed.

Tom şaşkına uğramış olmalı.

- Tom must've been astonished.
- Tom must have been astonished.

Sami şoka uğramış görünüyordu.

Sami looked shocked.

Kendimi haksızlığa uğramış hissettim.

I felt wronged.

- Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.
- Tom hayal kırıklığına uğramış gibi.

- It seems that Tom is disappointed.
- It seems Tom is disappointed.

O hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

He sounds disappointed.

Onlar hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

They sound disappointed.

O hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

He sounded disappointed.

O hayal kırıklığına uğramış değildi.

He was not disappointed.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünmüyordu.

Tom didn't seem to be disappointed.

Herkes hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Everybody looked disappointed.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

- Tom looked disappointed.
- Tom seemed disappointed.

Tom hayal kırıklığına uğramış olabilir.

Tom might've been disappointed.

Tom açıkça hayal kırıklığına uğramış.

- Tom was obviously disappointed.
- Tom was clearly disappointed.

Biz hayal kırıklığına uğramış hissediyoruz.

We feel frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış olmayacak.

Tom won't be disappointed.

Tom değişime uğramış bir insan.

Tom is a changed man.

Biraz hayal kırıklığına uğramış hissediyorum.

I feel kind of frustrated.

Hayal kırıklığına uğramış kişi benim.

I'm the one that's frustrated.

Hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştım.

I tried not to look disappointed.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

Tom looks disappointed.

Çok hayal kırıklığına uğramış görünme.

Don't look so disappointed.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış.

Tom is very disappointed.

Tom tamamen şoke uğramış görünüyordu.

Tom looked completely shocked.

Tom hâlâ hayal kırıklığına uğramış.

Tom is still frustrated.

Başarısızlığa uğramış devrimler çabucak unutulur.

Defeated revolutions are forgotten quickly.

Bunların hepsi zaman aşımına uğramış.

All of these have expired.

Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.

Tom felt disappointed.

Ben hiç hüsrana uğramış değilim.

I don't get frustrated at all.

Hala hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

I still remain disappointed.

Fadıl ihanete uğramış gibi hissetti.

Fadil felt like he was betrayed.

Tom hayal kırıklığına uğramış olmalı.

- Tom must be frustrated.
- Tom has to be frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış olacak.

Tom is going to become frustrated.

Tom oldukça hayal kırıklığına uğramış.

Tom is pretty disappointed.

Kendini ihanete uğramış gibi hissettim.

I felt like I've been betrayed.

Sami kendini ihanete uğramış hissetti.

Sami felt betrayed.

Sami kendini hakarete uğramış hissetti.

Sami felt insulted.

Tom hayal kırıklığına uğramış gibi.

- It seems that Tom is disappointed.
- It seems Tom is disappointed.

- Çocuklar çok hayal kırıklığına uğramış görünüyorlar.
- Oğlanlar çok hayal kırıklığına uğramış görünüyorlar.

The boys look very disappointed.

Öğretmen hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

It seems the teacher was disappointed.

O, oğlundan hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

- He seems disappointed with his son.
- He seems disappointed in his son.

Sonuçlarda hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

He seemed disappointed at the results.

Hayal kırıklığına uğramış olarak eve geldi.

She came home disappointed.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

- Tom must've been very disappointed.
- Tom must have been very disappointed.

Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom seemed somewhat disappointed.

Tom öfkeli ve hayal kırıklığına uğramış.

Tom is angry and frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyor.

Tom seems disappointed.

Baban çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

Your father must have been very disappointed.

Annen çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

Your mother must have been very disappointed.

Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

Tom looks a little disappointed.

Tom ihanete uğramış olduğuna ikna edildi.

- Tom was convinced he'd been betrayed.
- Tom was convinced that he'd been betrayed.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.

Tom tried not to look disappointed.

O hayal kırıklığına uğramış görünmemeye çalıştı.

She tried not to look disappointed.

Bu kadar hayal kırıklığına uğramış görünme.

Don't sound so disappointed.

Tom tamamen hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom looked utterly disappointed.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

Tom looks very disappointed.

Tom belli ki hayal kırıklığına uğramış.

Tom is obviously frustrated.

O, cinsel olarak hayal kırıklığına uğramış.

She's sexually frustrated.

Tom biraz hayal kırıklığına uğramış olacak.

Tom is going to be a little disappointed.

Biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordun.

You seemed a little disappointed.

Biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyorsun.

You seem a little disappointed.

Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğramış olabilir.

Tom is likely to be disappointed.

Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğramış olacak.

- Tom will probably become frustrated.
- Tom is probably going to become frustrated.
- Tom is likely to become frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.

Tom looked like he was disappointed.

Tom son derece hayal kırıklığına uğramış.

Tom is terribly disappointed.

Tom hayal kırıklığına uğramış gibi görünmüyordu.

Tom didn't seem disappointed.

Tom biraz hayal kırıklığı uğramış olacak.

Tom will be a little disappointed.

Tom kendini ihanete uğramış hissettiğini söyledi.

- Tom said he felt betrayed.
- Tom said that he felt betrayed.