Translation of "Kırıklığına" in English

0.013 sec.

Examples of using "Kırıklığına" in a sentence and their english translations:

Hayal kırıklığına uğradığım

that I was simply frustrated -

Hayal kırıklığına uğradım.

- I'm disappointed.
- I am disappointed.

Hayal kırıklığına uğramadım.

I was not disappointed.

Hayal kırıklığına uğramıştın.

You were disappointed.

Hayal kırıklığına uğrama.

Don't be disillusioned.

Hayal kırıklığına uğramayın.

Don't be disappointed.

Hayal kırıklığına uğrayacağım.

I'll be disappointed.

Hayal kırıklığına uğramıştım.

I was disappointed.

Hayal kırıklığına uğratıldım.

I was disillusioned.

- Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum.
- Hayal kırıklığına uğradığınızı biliyorum.

- I know that you're disappointed.
- I know you're disappointed.

Kitabınla hayal kırıklığına uğradım.

I was disappointed with your paper.

Tom hayal kırıklığına uğradı.

Tom was disillusioned.

Beni hayal kırıklığına uğrattın.

You've let me down.

Onu hayal kırıklığına uğratma.

Don't disappoint him.

Onda hayal kırıklığına uğradım.

I was disappointed in her.

Beni hayal kırıklığına uğratmadı.

He did not disappoint me.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.

You sound disappointed.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

She sounded disappointed.

O hayal kırıklığına uğramamıştı.

She was not disappointed.

Biraz hayal kırıklığına uğramıştım.

I was mildly disappointed.

Hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum.

I don't want you to be disappointed.

O hayal kırıklığına uğratıcı.

That's disappointing.

Biz hayal kırıklığına uğradık.

We're disappointed.

Onlar hayal kırıklığına uğradılar.

They were disappointed.

Biz hayal kırıklığına uğramıştık.

We were disappointed.

Mary hayal kırıklığına uğradı.

Mary was disappointed.

Tom'u hayal kırıklığına uğrattın.

You let Tom down.

Babamı hayal kırıklığına uğratamam.

I can't let my father down.

Tom hayal kırıklığına uğrayacak.

Tom is going to be disappointed.

Oğlum hayal kırıklığına uğrattı.

- I am disappointed in my son.
- I'm disappointed in my son.

Beni hayal kırıklığına uğratma.

Don't let me become discouraged.

Herkesi hayal kırıklığına uğrattım.

I've let everybody down.

Hayal kırıklığına uğramadığını umuyorum.

I hope you're not disappointed.

Hayal kırıklığına uğrayacağını sanmıyorum.

- I don't think you'll be disappointed.
- I don't think that you'll be disappointed.

Takımı hayal kırıklığına uğrattım.

I let the team down.

Tom'u hayal kırıklığına uğrattım.

I let Tom down.

Çok hayal kırıklığına uğramıştım.

I was so disappointed.

Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

I'm not going to let you down.

Tom hayal kırıklığına uğramıştı.

Tom was disappointed.

Tom'u hayal kırıklığına uğratmayacağım.

I won't let Tom down.

Muhtemelen hayal kırıklığına uğradın.

You'd probably be disappointed.

Hayal kırıklığına uğramayacağımdan eminim.

I'm sure I won't be disappointed.

Seninle hayal kırıklığına uğradım.

I'm disappointed with you.

Oğullarının hayal kırıklığına uğradılar.

- They are disappointed in their son.
- They're disappointed in their son.

O hayal kırıklığına uğradı.

He was disappointed.

Gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

- I am really disappointed.
- I'm really disappointed.

Neden hayal kırıklığına uğradın?

Why were you disappointed?

Çok hayal kırıklığına uğradık.

We were very disappointed.

Herkes hayal kırıklığına uğramıştı.

Everyone was disappointed.

O, hayal kırıklığına uğratıcıydı.

It was disappointing.

Onlar hayal kırıklığına uğramıştı.

They were frustrated.

Tom'u hayal kırıklığına uğratma.

- Don't disappoint Tom.
- Don't deceive Tom.

Hepimiz hayal kırıklığına uğradık.

We're all disappointed.

Onları hayal kırıklığına uğrattın.

You let them down.

Kendini hayal kırıklığına uğratma!

Don't disappoint yourself!

Umarım hayal kırıklığına uğramışsındır.

I hope you aren't disappointed.

Kimse hayal kırıklığına uğramayacak.

No one will be disappointed.

Nasıl hayal kırıklığına uğrayabilirsin?

How can you be disappointed?

Oldukça hayal kırıklığına uğradım.

I'm extremely disappointed.

Onları hayal kırıklığına uğratmayacağım.

I won't let them down.

Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğrattım.

I let my friends down.

Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağız.

We won't let you down.

Onları hayal kırıklığına uğrattım.

I let them down.

Tom hayal kırıklığına uğratılacak.

Tom will be disappointed.

Hayal kırıklığına uğramayacağını umuyorum.

I hope you won't be disappointed.

Umarım hayal kırıklığına uğramaz.

I hope he won't be disappointed.

Bu hayal kırıklığına uğratıcı.

- That's disappointing.
- This is disappointing.

Tom hayal kırıklığına uğramış.

Tom is frustrated.

Tom hayal kırıklığına uğramadı.

Tom isn't disappointed.

Hayal kırıklığına uğradın mı?

Are you disappointed?

Hayal kırıklığına uğramış değilim.

I'm not discouraged.

Çok hayal kırıklığına uğradım.

- I'm very disappointed.
- I am very disappointed.

Bizi hayal kırıklığına uğratma.

Don't let us down.

Sen hayal kırıklığına uğramayacaksın.

You won't be disappointed.

Hayal kırıklığına uğramış olmalısın.

You must be disappointed.

Bizi hayal kırıklığına uğrattın.

You let us down.

Seni hayal kırıklığına uğrattım.

- I let you down.
- I've let you down.

Onu hayal kırıklığına uğrattım.

- I've let him down.
- I let him down.

Onu hayal kırıklığına uğratmayacağım.

I won't let him down.

Tom hayal kırıklığına uğramamıştı.

Tom wasn't disappointed.

Beni hayal kırıklığına uğrattı.

He disappointed me.