Translation of "Telaşlı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Telaşlı" in a sentence and their english translations:

Bugün telaşlı.

- Today is hectic.
- Today's hectic.

Tom telaşlı görünüyor.

Tom seems flustered.

Tom oldukça telaşlı.

Tom is quite fussy.

Tom çok telaşlı.

- Tom's very fussy.
- Tom is very fussy.

İşler biraz telaşlı.

Things got a bit hectic.

Biz telaşlı değiliz.

We're not fussy.

Tom telaşlı görünüyordu.

Tom seemed flustered.

Tom telaşlı bir bebekti.

Tom was a fussy baby.

- O kaygılı.
- O telaşlı.

- That's annoying.
- That's disturbing.
- It's disconcerting.
- It's disturbing.
- This is annoying.

Tom telaşlı, değil mi?

Tom's fussy, isn't he?

Tom telaşlı gibi görünüyor.

Tom seems fussy.

Tom hiç telaşlı değildi.

Tom never was fussy.

Tom çok telaşlı değildir.

Tom isn't very fussy.

Tom biraz telaşlı görünüyordu.

Tom looked somewhat disconcerted.

Telaşlı bir hafta geçirdim.

I had a hectic week.

Sami hala telaşlı görünüyordu.

Sami appeared agitated.

Tom telaşlı bir kişidir.

Tom is a fussy person.

Tom'un telaşlı olduğunu biliyorum.

- I know Tom is fussy.
- I know that Tom is fussy.

O telaşlı bir hayat sürüyor.

He leads a hectic life.

Tom telaşlı bir hayat sürüyor.

Tom leads a hectic life.

Tom bana telaşlı göründüğümü söyledi.

- Tom told me that I looked distracted.
- Tom told me I looked distracted.

Tom eskisi kadar telaşlı değil.

Tom isn't as fussy as he used to be.

Tom oldukça telaşlı, değil mi?

Tom is quite fussy, isn't he?

Tom ve Mary telaşlı değil.

Tom and Mary aren't fussy.

Tom telaşlı bir sabah geçirdi.

Tom had a hectic morning.

Tom her zaman çok telaşlı görünüyor.

Tom always seems to be in a big hurry.

Çok telaşlı bir yiyicisin, değil mi?

You're a very fussy eater, aren't you?

Tom telaşlı bir insan, değil mi?

Tom is a fussy person, isn't he?

Tom Mary'nin biraz telaşlı göründüğünü fark etti.

Tom noticed that Mary seemed a little distracted.

Günlük yaşam, yoğun, telaşlı ve bazen ezici olabilir.

The daily life can be busy, hectic and sometimes overwhelming.

Oradaki görgü tanıkları ise adamın çok korktuğunu, telaşlı olduğunu

Eyewitnesses there are too afraid and fussy.