Translation of "Sakın" in English

0.005 sec.

Examples of using "Sakın" in a sentence and their english translations:

Sakın!

Don't you dare!

- Sakın pes etme!
- Sakın vazgeçme!

Just don't give up.

Sakın kımıldamayın.

So don't move a muscle.

Sakın ağlama!

Don't you dare cry!

Sakın kımıldama!

Keep still!

Kalkma sakın.

- Don't stand up.
- Stay down.
- Don't get up.

Sakın ölme!

- Don't die.
- Don't die!

Sakın verme.

Don't ever give in.

Sakın yaklaşma.

- Don't come here.
- Don't even think about coming any closer.

Ölme. Ölme sakın.

Don't die. Don't die.

- Unutma!
- Unutma sakın!

Do not forget!

Sakın tekrar uyuma!

Don't go back to sleep!

Sakın beni bırakma!

Don't you dare leave me!

Sakın babanı arama.

Don't call your father.

Sakın beni ekme.

Don't you dare bail on me.

Lütfen konuşmaktan sakın.

Please refrain from talking.

Sakın ona dokunma.

Don't you dare touch that.

Sakın gideyim deme.

Don't you dare leave.

Sakın suratıma kapatma.

Don't you hang up on me.

Sakın heyecan yapma.

Don't get nervous.

- Bunu sakın ola unutma.
- Bunu sakın ola unutmayın.

Don't you ever forget that.

Sakın onu partiye çağırma.

- Don't invite him to the party.
- Don't call him for the party.

- Unutma!
- Unutmayın!
- Unutma sakın!

- Do not forget!
- Don't forget!

Sakın hiçbir şeye dokunma.

Don't you dare touch anything.

Burada sigara içmekten sakın.

Refrain from smoking here.

Tanrı aşkına, sakın üzülme!

For God's sake, don't get upset!

Sakın dediklerimi başkasına söyleme.

- Just don't tell anyone else what I said.
- Don't you dare tell anyone else what I said.

Onu oraya koyacağım. Kaçma sakın.

I'm gonna put him in there. Don't run off.

Bunu sakın bir daha yapma.

- Don't ever do it again.
- Don't you ever do that again.

Sakın bunu onlara sormaya kalkışmayın.

Don't you dare ask them that.

Sakın ha bunu ona sormayın.

Don't you dare ask him that.

Sakın bunu ona sorayım deme.

Don't you dare ask her that.

Bir daha sakın onun adını anma.

Don't ever mention his name again.

Ne pahasına olursa olsun bundan sakın.

Avoid it at all cost.

- Onu asla üstlenme.
- Sakın öyle zannetme.

Never assume that.

Sakın bir daha eşyalarıma elini sürme.

Don't ever touch my things again.

Sakın bir daha buraya geleyim deme!

Don't you dare come here again!

Sakın hiç aşık olmadığını söyleme bana.

Don't tell me you were never in love.

Sakın onu yapmayı denemeye cesaret etme.

Don't you dare try to do that.

Televizyonda yoğun bir şekilde yayınlanmasını beklemeyin sakın

Do not expect to be broadcast on TV.

Sakın ola bu kelimeyi bir daha söyleme.

Don't say that word ever again.

Defol! Ve sakın bana bir daha dokunma!

Get out! And don't ever touch me again!

Sakın bana bu saçmalığa gerçekten inandığını söyleme.

Don't tell me you actually believe this crap.

- Hemen şimdi çık git, bir daha da sakın geleyim deme.
- Hemen git ve bir daha sakın dönme.

Leave now and don't ever come back.

Bunun üzerinde beş aydır çalışıyoruz. Sakın şimdi batırmayın.

We've been working on this for five months. Don't fuck it up now.

- Bana rahatlamamı söyleme.
- Sakın bana sakin olmamı söyleme.

Don't you tell me to relax.

Sakın bana bir kedi videosu daha gönderdiğini söyleme.

Don't tell me you sent me another cat video.

- Bunu Tom'a söyleme yeter.
- Sakın bunu Tom'a anlatma.

Just don't tell Tom this.

- Asıl meseleyi sakın unutma.
- Asıl önemli olanı asla unutma.

Never forget what matters.

Ve sakın hata yapmayın: bunun Donald Trumpla hiç alakası yok.

And make no mistake: this has nothing to do with Donald Trump.

Sakın domuzlarla güreş tutma. Hem kirlenirsin hem de domuz bundan hoşlanır.

Never wrestle with pigs. You both get dirty and the pig likes it.

- Sakın bunu bir daha yapayım deme.
- Bunu bir daha yapayım deme.
- Onu bir daha asla yapma.

- Don't ever do that again.
- Don't you never do that again!