Translation of "Sıkmaya" in English

Beni sıkmaya başlıyorsun.

You're starting to bore me.

Tom canımı sıkmaya başlıyor.

Tom is starting to annoy me.

Hayranlar aktörlerin ellerini sıkmaya çalıştı.

The fans sought to shake the actress's hand.

O, portakalın suyunu sıkmaya çalıştı.

She tried to squeeze the juice out of the orange.

Öğretmen sorularıyla canımı sıkmaya başladı.

The teacher began to shoot questions at me.

Tom Afrika'da seyahat ederken sıkmaya yakalandı.

- Tom caught malaria while he was travelling in Africa.
- Tom caught malaria while he was traveling in Africa.

Hatırlayalım o günleri canımızı sıkmaya değmez be

let's remember it is not worth bothering those days

Komşular çok gürültü yapıyorlar - onlar canımı sıkmaya başlıyorlar.

The neighbours are making too much noise – they're starting to annoy me!

Son zamanlarda o öğrenci sınıf disiplinini bozuyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu benim canımı sıkmaya başladı.

Lately that student has been disruptive in class. Honestly it's beginning to worry me.