Translation of "Seyahat" in English

- Seyahat eder misin?
- Seyahat mi ediyorsun?

Do you travel?

- Seyahat danışmanın kim?
- Seyahat acentan ne?

Who's your travel agent?

Seyahat çekleriyle ödeyeceğim.

I'll pay with travelers' checks.

Birlikte seyahat ettik.

We traveled together.

Arabayla seyahat ettiler.

They traveled by car.

Seyahat etmek eğlencelidir.

It's fun to travel.

Yalnız seyahat edecekmisin?

Will you travel alone?

Beraber seyahat edebiliriz.

We can travel together.

Babam seyahat ederdi.

My father used to travel.

Seyahat etmeyi severim.

- I like traveling.
- I like to travel.
- I like travelling.

Seyahat etmeyi seviyorum.

I love traveling.

Gençken seyahat etmelisin.

While you're young, you should travel.

Japonya'da seyahat ediyordum.

I was traveling in Japan.

Yarın seyahat edeceğim.

I'm going to travel tomorrow.

Tom seyahat etmiyordu.

Tom wasn't traveling.

Seyahat sigortam yok.

I don't have travel insurance.

Birlikte seyahat edelim.

Let's travel together.

Seyahat aklınızı genişletir.

Travel broadens your mind.

Seyahat etmeye alışkınım.

I'm used to traveling.

Seyahat etmekten hoşlanmıyorum.

- I don't like travelling.
- I don't like traveling.

Birlikte seyahat etmeliyiz.

- We have to travel together.
- We should travel together.

Birlikte seyahat etmedik.

We didn't travel together.

Birlikte seyahat ediyoruz.

We're traveling together.

Birlikte seyahat edebiliriz.

We could travel together.

Seyahat etmeyi umuyordum.

I expected to travel.

Birlikte seyahat edeceğiz.

We'll travel together.

Birlikte seyahat ettiler.

They traveled together.

Uçakla seyahat edeceğim.

I will travel by plane.

Seyahat edersem, hava yoluyla seyahat etmeyi tercih ederim.

When I travel, I prefer to travel by air.

Seyahat acentesi, yanımıza biraz seyahat çeki almamızı önerdi.

The travel agent suggested that we take some traveler's checks with us.

Uçakla seyahat etmektense trenle seyahat etmeyi tercih ederim.

I prefer travelling by train to flying.

- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
- Seyahat çeki ile ödeme yapabilir miyim?
- Seyahat çekiyle ödeme yapabilir miyim?

May I pay with a travelers' check?

Sık seyahat ediyorum ki

And I travel a lot

Sırt çantasıyla seyahat ettik,

We traveled backpacker style

Bu seyahat uyarıları, alıkonulmalar

These travel restrictions, detentions

Ardından Fransa'ya seyahat ettik,

and then we take a trip to France,

İnsanlar yürüyerek seyahat ederlerdi.

People used to travel on foot.

Çok seyahat eder misin?

- Do you travel a lot?
- Do you travel much?

Avrupa civarında seyahat ettim.

- I traveled about Europe.
- I traveled around Europe.

New York'a seyahat edelim.

Let's take a trip to New York.

Birisi seyahat çeklerimi çaldı.

Someone stole my traveler's checks.

Ben seyahat çeklerimi kaybettim.

I lost my travelers checks.

O, seyahat etmeye alışkındır.

She is used to traveling.

O seyahat etmeye alışkın.

- He is used to traveling.
- He's accustomed to traveling.
- He's used to traveling.

O, etrafta seyahat eder.

He travels around.

Seyahat etmeye ihtiyacım var.

I need to travel.

Tom seyahat etmeyi sever.

- Tom likes traveling.
- Tom likes going on trips.

O, seyahat yapmaya alışkındır.

- He is used to traveling.
- He's used to traveling.

Tek başıma seyahat ettim.

I traveled by myself.

Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

Do you like to travel?

Bir seyahat acentesine soralım.

Let's ask a travel agent.

Arabamda seyahat etmeyi severim.

I like going on trips in my car.

Seyahat ederken, kaybolmak kolaydır.

When traveling, it is easy to get lost.

Seyahat edecek zamanım yok.

I can't afford the time to travel.

Seyahat etmek çok eğlencelidir.

Traveling is a lot of fun.

Bugünlerde seyahat etmek kolaydır.

- Travelling is easy these days.
- Traveling is easy these days.

Araba hızla seyahat etti.

The car traveled quickly.

Yalnız seyahat etmeyi severim.

I like to travel alone.

Ben uçakla seyahat ediyorum.

I am travelling by plane.

Seyahat için tarihi belirlediler.

They determined the date for the trip.

Uçakla seyahat etmeyi sevmez.

He doesn't like traveling by plane.

Sen trenle seyahat ettin.

You traveled by train.

O, otobüsle seyahat etti.

She traveled by bus.

Biraz seyahat yapmak istiyorum.

I'd like to do some traveling.

O şimdi seyahat ediyor.

She is traveling now.

O seyahat etmek istedi.

She wanted to travel.

Tom seyahat etmekten hoşlanır.

Tom enjoys traveling.

Tom seyahat etmeye alışkın.

Tom is used to traveling.

Tom yalnız seyahat ediyor.

Tom is traveling alone.

Tom dünyada seyahat ediyor.

- Tom is traveling around the world.
- Tom is travelling around the world.

O seyahat etmeyi severdi.

He loved to travel.

Tlaloc seyahat etmeyi sever.

- Tláloc likes travelling.
- Tláloc likes to travel.

Tlaloc seyahat etmekten hoşlanır.

Tláloc likes travelling.

Bir süredir seyahat ediyorum.

I've been traveling for a while.

Seyahat sigortan var mı?

Do you have travel insurance?

Biz Barcelona'ya seyahat ediyoruz.

We are traveling to Barcelona.

Sık sık seyahat ederim.

- I travel often.
- I often travel.

Seyahat, insanları bilgili yapar.

Traveling makes people knowledgeable.

Güney Amerika'da seyahat ettik.

We traveled in South America.

Bazı arkadaşlarla seyahat ediyordum.

I was traveling with some friends.

Tom seyahat etmek istiyordu.

Tom wanted to travel.

Az eşyayla seyahat ediyorum.

I'm traveling light.

Ben çok seyahat ederim.

I travel a lot.

O yalnız seyahat ediyor.

She's traveling alone.

Tom geçmişe seyahat etti.

- Tom traveled back in time.
- Tom travelled back in time.

Uçakla seyahat etmek istiyorum.

I want to travel by airplane.