Translation of "Söyleyemedim" in English

Söyleyemedim.

I couldn't say.

Sana yalan söyleyemedim.

I couldn't lie to you.

Sana nedenini söyleyemedim.

I couldn't tell you why.

Tom'a gerçeği söyleyemedim.

I couldn't tell Tom the truth.

Kızgın olup olmadığını söyleyemedim.

I couldn't tell if you were angry or not.

Mutlu olup olmadığını söyleyemedim.

I couldn't tell if you were happy or not.

Deli olup olmadığını söyleyemedim.

I couldn't tell if you were mad or not.

Ben bir şey söyleyemedim.

I couldn't say anything.

Onun ne olduğunu söyleyemedim.

I couldn't tell what it was.

Bunu daha iyi söyleyemedim.

I couldn't say it better.

Tom'un uyuyup uyumadığını söyleyemedim.

I couldn't tell whether Tom was asleep or not.

Ne yapacağımı Tom'a asla söyleyemedim.

I never could tell Tom what to do.

Ebeveynlerime söyleyemedim, ne de aileme.

I couldn't tell my parents, nor my family.

Onun gerçek olup olmadığını söyleyemedim.

I couldn't tell if it was real or not.

Tom'a bilmek istediği şeyi söyleyemedim.

I couldn't tell Tom what he wanted to know.

Söylemek istediğim her şeyi söyleyemedim.

I wasn't able to say everything that I wanted to say.

- Hiç kimseye söyleyemedim.
- Hiç kimseye anlatamadım.

I couldn't tell anyone.

Ebeveynlerime, aileme ya da arkadaşlarıma söyleyemedim.

I could not tell my parents, my family or my friends.

Sorunun ne olduğunu pek tam olarak söyleyemedim.

I couldn't quite tell exactly what the problem was.

- Ben "Özür dilerim." diyemedim.
- Üzgün ​​olduğumu söyleyemedim.

I could not say "I'm sorry."

O kadar sisliydi ki onun kim olduğunu söyleyemedim.

It was so foggy I couldn't tell who it was.

Boğazım ağrıdığı için bu gece güzel şarkı söyleyemedim.

I wasn't able to sing very well tonight because I had a sore throat.