Translation of "Radikal" in English

0.003 sec.

Examples of using "Radikal" in a sentence and their english translations:

Tom radikal.

Tom is radical.

Bu çok radikal.

That's so rad.

Değişiklikler radikal olmayacak.

The changes won't be radical.

Tom radikal, değil mi?

Tom is radical, isn't he?

- Hükümet radikal değişiklikler yapmak zorunda.
- Hükümet radikal reformlar yapmak zorunda.

The government must make fundamental changes.

Onun iddiası seninkinden daha radikal.

His argument is more radical than yours.

Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor.

Some Blacks seek more radical solutions.

Tom radikal bir karar vermeye zorlandı.

Tom was forced to make a radical decision.

Tom çok radikal bazı fikirleri var.

Tom has some very radical ideas.

- O bir ekstremist.
- O bir radikal.

- He is an extremist.
- He's an extremist.

ÖAP'nin radikal kesimi "serbest ticaret" kavramına pek ılımlı değiller.

radical wing of the OPEN FRONT seems to be allergic to the word “free trade”.

... takmadı ta ki erdoğan radikal bir grubun üyesi olduğu

care about the fact that Erdogan had spent some time in prison for being part of a radical

''Düşmanımız teröristlerin radikal ağları ve onları destekleyen bütün ülkeler ''

“Our enemy is a radical network of terrorists and everyone who supports them”

Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.

Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.

Evet sevgili izleyicilerim, Radikal İslam sadece politika için tehlikeli değil

Yes, my dear viewers, Islamic radicalism is not just a danger politics wise.

Hayır, kesinlikle hatalısın. Tom radikal değil muhafazakardır. Sadece liberalizmden nefret ediyor.

No, you are absolutely wrong. Tom is not radical but conservative. He just hates liberalism.

Ama öte yandan, ÖAP radikal kesim ve TABARE VAZQUEZ tarafından temsil edilen ılımlılar

But on the other hand, the OPEN FRONT is an open battlefront between the radical wing

- Müslümanlar, tüm gayrimüslimleri öldürmek isteyen aşırılık yanlıları gibi canlandırılıyor.
- Müslümanlar kendilerinden olmayan herkesi öldürmek isteyen radikal kimselermiş gibi lanse ediliyor.

Muslims are portrayed like extremists that want to kill all non-Muslims.

Mary her zaman sol eğilimli olmuştur, ama o Sol Parti için mecliste bir koltuğa sahip olduğundan beri, o, ​​radikal kapitalizm eleştirisi ile bir medya yıldızı oldu.

Mary has always been left-leaning, but since she's got a seat in parliament for the Left Party, she has become a media star with her radical critique of capitalism.