Translation of "Politik" in English

Politik durum değişti.

The political situation has changed.

O biraz politik.

She's a little political.

Politik doğruluktan korkmuyorum.

I'm not afraid of political correctness.

politik etkinlikleri daha üstün.

they have greater political efficacy.

politik fay hatlarını geçebilmeli.

crossing political fault lines.

... politik bir kriz değil

just a political crisis!

O politik doğruluktan korkmuyor.

- He's not afraid of political correctness.
- She's not afraid of political correctness.

Biz politik doğruluktan korkmuyoruz.

We're not afraid of political correctness.

Onlar politik doğruluktan korkmuyor.

They're not afraid of political correctness.

Politik doğruluğa şiddetle karşıyım.

I am vehemently opposed to political correctness.

Tom politik olarak muhafazakârdı.

Tom was politically conservative.

Sosyal, politik ve ekonomik sistemlerimiz

Our social, political and economic systems of extraction

şirketler ve politik güçler bulunmuyor.

are sanctioned for wrecking the climate.

Politik ya da alışveriş seçimlerimizde

Politically or in our consumer behaviors,

Böylece kendi politik seçimlerimizi sadeleştirebiliriz

so that we can refine our political choices,

Politik konular hakkında tartışmayı seviyorlardı.

They liked to argue about political issues.

Onun politik kariyeri sona erdi.

His political career has ended.

Politik çevrelerde para çok önemlidir.

Money counts for much in political circles.

Bir politik devrime ihtiyacımız var.

We need a political revolution.

O bütün politik gücünü kaybetti.

He had lost all political power.

Politik doğruluğun büyük bir hayranıyım.

I am a big fan of political correctness.

Cezayir'in Venezuela'yla politik ilişkileri iyi.

Algeria is good political friends with Venezuela.

Bu hikâye de politik spektrumu yansıttı.

And that story also resonated across the political spectrum.

Politik düşmanlıkları dışında Qutuz ve Baybars

Irrespective of their political rivalry, Qutuz and Baibars were men who’s deeds on

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

He has many enemies in the political world.

Ben senden ve politik doğruluğundan korkmuyorum.

I'm not afraid of you and your political correctness.

O şiddetle politik doğruluğa karşı oluyor.

He is vehemently opposed to political correctness.

Biz şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyoruz.

We are vehemently opposed to political correctness.

Onlar şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyorlar.

They are vehemently opposed to political correctness.

O şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyor.

She is vehemently opposed to political correctness.

Cezayir'in politik talk-showlarını asla izlemiyorum.

I never watch Algerian political talk shows.

politik bir eşitsizlik ekonomik eşitsizliği takip ediyor;

a political inequality follows economic inequality,

Inanılmaz şekilde politik olarak avantajlı bir andayız.

is incredibly politically advantageous for at least one side.

politik spektrum boyunca insanların aklına yer edecek.

will infect the minds of people across the political spectrum.

Ahlaki, politik ve ideolojik konulardan daha kolay.

than on moral, political and ideological issues.

Yabancı yatırımcılar bölgesel politik huzursuzluktan dolayı vazgeçti.

Foreign investors backed off because of regional political unrest.

Onun politik dünyada bir sürü düşmanı var.

- He has many enemies in the political world.
- She has many enemies in the political world.

Tatoeba'nın daha çok politik cümleye ihtiyacı var.

Tatoeba needs more political sentences.

Bu politik problem sıcak tartışmalara neden oldu.

This political problem gave rise to hot discussions.

Politik doğruluğu destekliyor musun yoksa karşı mısın?

Are you for or against political correctness?

Tom sürekli politik olarak doğru olmaya çalışıyor.

Tom constantly tries to be politically correct.

Ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

and even political crises that lead to refugee crises --

Aynı zamanda politik olarak da oldukça istikrarlı ve

It’s also one of the most stable when it comes to politics and has some of the best

Ancak, Hindistan politik olarak hep bir yabancı olmuştur.

However, India is a stranger in political terms.

Şu bir gerçek, sert politik bakış açısından bakınca,

It is true, from a strictly political point of view there are still many reprehensible

Bakın, Köylü sendikalarının eskiden büyük politik kıskacı vardı.

Look, Peasants unions used to have a big political grip.

Başka bir deyişle: Ülkedeki tüm politik sistemi değiştiremiyorsanız,

In other words: if you can’t change the whole political system in the entire country,

Japonya geçen yıl büyük bir politik değişim gördü.

Last year saw a big political change in Japan.

- Bizim politik doğruluğa karşı koymaktan korkmayan güçlü liderlere ihtiyacımız var.
- Politik doğrulukları savunmaya korkmayan güçlü liderlere ihtiyacımız var.

- We need strong leaders who are not afraid of standing up to political correctness.
- We need strong leaders who are not afraid to stand up to political correctness.

Ekonomik, politik ve sosyal sistemleri desteklemek için bir araç.

that advantage some people and disadvantage others.

Peki tüm bunlar bize politik şiddet hakkında ne söylüyor?

So what does all this tell us about political violence?

Bu çatallanmanın şahsi ve politik, uzun bir hikâyesi var.

There's a long personal and political tale to that bifurcation.

Tura çıkamadı. Fransız seçmenlerinin çoğu politik kurumlarından bıkmış durumda

the second round. Most of the French voters are fed up with their political stablishment

Senin güçlü olduğunu biliyorum ama politik baskı daha güçlüdür.

I know that you're strong, but political pressure is even stronger.

Maduro'nun politik tutkusu Aralık 2015'te kendini belli etti

Maduro’s political ambition became evident in December 2015.

Onlar politik amaçlarına ulaşmak için sömürgeci güçlere yaranmaya çalışmaktadırlar.

They are trying to cozy up to imperialist forces in order to achieve their political aims.

İki ülke bu ihtilaf üzerine politik bir anlaşmaya vardı.

The two countries came to a political settlement over this dispute.

- Tom'un politik hırsı yok.
- Tom'un hiçbir siyasi hırsı yok.

Tom has no political ambition.

Şahsen ben politik fıkralara karşıyım. Sık sık makama seçilirler.

Personally, I'm against political jokes. Too often they get elected to office.

Katiyetle politik bir anlamda söylemiyorum Başkası da olsaydı aynı olacaktı.

I don’t say it politically, it would be the same if there was somebody else.

Bu, politik gerçekçiler için çok şaşırtıcı bir durum olmasa da

For political realists, this might be no surprise,

Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.

Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.

İngiltere ve Japonya'nın politik sistemlerinin ortak bir sürü şeyi var.

The political systems of Britain and Japan have a great deal in common.

Eğer bu şeyleri başka biri yapsa onların politik kariyeri biterdi.

If anyone else did these things, their political career would be finished.

Politik bir kariyeri çok isteyemezsin! Baban seni mirastan yoksun bırakacak.

You can't aspire to a political career! Your father will disinherit you.

Bizim politik doğruluğa karşı koymaktan korkmayan güçlü liderlere ihtiyacımız var.

We need strong leaders who are not afraid of standing up to political correctness.

Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.

At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.

Politik doğruluk fikrinin yararlı mı yoksa zararlı mı olup olmadığını tartışın.

Discuss whether the idea of political correctness is beneficial or harmful.

Bu çok daha az politik güç ve çok daha az oy demek.

This means way less political sway and way less votes.

Tüm önemli sorunları, politik, ekonomik olsun veya federal yargı altında askeri sorunları

All their major issues, be it political, economic or military lie under the federal jurisdiction

- Sen hâlâ politik olarak aktif misin?
- Hâlâ siyasi olarak aktif değil misin?

Aren't you still politically active?

Komünizm Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde politik bir sistemdi fakat 1993'te sona erdi.

Communism was the political system in the Union of Soviet Socialist Republics, but that stopped in 1993.

Ancak, Suudi Arabistan'ın başarısı, her ne kadar kişisel olarak politik sistemlerini itici bulsak da

Having said all that, the world would benefit from their success no matter how dreadful

Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.

Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.