Translation of "Pencereye" in English

Kendimi pencereye attım

And I push off and float over to the window,

Yağmur pencereye vuruyordu.

The rain tapped against the window.

Burnunu pencereye yasladı.

He pushed his nose against the window.

Tom pencereye yürüdü.

Tom walked to the window.

Tom pencereye tırmandı.

- Tom climbed in through the window.
- Tom came in through the window.
- Tom crawled in through the window.

Ben pencereye çarptım.

I bumped into the window.

Tom pencereye gitti.

Tom went to the window.

Kedi burnunu pencereye dayadı.

The cat pressed its nose against the window.

Pencereye güzel perdeler astı.

She hung beautiful curtains over the window.

Tom pencereye hafifçe vurdu.

Tom tapped on the window.

Tom burnunu pencereye dayadı.

Tom pushed his nose against the window.

Tom pencereye doğru koştu.

Tom hurried to the window.

Sen kalkıp pencereye gittin.

You got up and went to the window.

Tom sandalyeyi pencereye yaklaştırdı.

Tom moved the chair closer to the window.

Pencereye bir tabela koyabileceğimizi düşündüm.

- I thought we could put a sign in the window.
- I thought that we could put a sign in the window.

Pencereye yakın masayı alabilir miyim?

Can I pick the desk by the window?

Tom kalktı ve pencereye gitti.

Tom got up and went to the window.

Yemek yediğim masa pencereye yakındı.

The table at which I dined was close to the window.

Fırtına birçok pencereye zarar verdi.

The storm damaged many windows.

Kalktım ve pencereye doğru yürüdüm.

I got up and walked over to the window.

Tom cam pencereye doğru yürüdü.

Tom walked right into the glass window.

- Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.
- Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

- Tom stood up and walked to the window.
- Tom got up and walked over to the window.

Billy sık sık kafasını pencereye çarpar.

Billy often hits his face against windows.

Maria pencereye gitti ve perdeleri açtı.

Maria went to the window and opened the curtains.

Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

Tom stood up and went to the window.

Tom pencereye yürüdü ve dışarıya baktı.

Tom walked to the window and looked out.

Tom pencereye yürüdü ve dışarı baktı.

Tom walked to the window and looked outside.

Tom pencereye gitti ve dışarı baktı.

Tom went over to the window and looked out.

Tom pencereye gitti ve onu açtı.

Tom went to the window and opened it.

Tom pencereye gitti ve onu kapattı.

Tom went to the window and closed it.

Tom kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Tom got up and walked over to the window.

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

She stood up and walked to the window.

Tom pencereye koyu bir perde astı.

Tom hung a dark curtain over the window.

Tom pencereye yakın bir masa istedi.

Tom asked for a table near the window.

O kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

She stood and walked toward the window.

Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

- Tom stood up and walked to the window.
- Tom rose to his feet and walked to the window.

Tom pencereye doğru yürüdü ve dışarıya baktı.

Tom walked over to the window and looked out.

Tom pencereye doğru koştu ve dışarı baktı.

Tom rushed over to the window and looked out.

Dışarıya bakmak için ikisi de pencereye gitti.

The two went to the window to look outside.

Tom pencereye bir Jack bataklık feneri koydu.

Tom put a Jack-o'-lantern in the window.

Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.

Both of them went to the window to look outside.

- Tom başını pencereye dayadı.
- Tom başını cama yasladı.

Tom leaned his head against the window.

Tom yataktan dışarıya fırladı ve pencereye doğru koştu.

Tom jumped out of bed and ran to the window.

Dışarıda ne olduğunu kontrol etmek için pencereye koştu.

She rushed to the window to check what was going on outside.

Kız gözlerini açtı, ayıyı gördü ve pencereye kaçtı.

- The girl opened her eyes, saw the bear, and fled toward the window.
- The girl opened her eyes, saw the bear, and fled to the window.

Tom ne olduğuna daha iyi bakmak için pencereye gitti.

Tom went to the window to get a better look at what was happening.

Kız gözlerini açtı, ayıyı gördü ve pencereye doğru koştu.

The girl opened her eyes, saw the bear, and fled toward the window.

Tom, yataktan kalktı pencereye doğru yürüdü ve güneş doğarken dışarı baktı.

Tom got out of bed, walked over to the window and looked out at the sunrise.