Translation of "Notu" in English

Notu okudum.

I read the note.

Notu kapıya yapıştırdı.

He pasted the notice on the door.

Tom notu okudu.

Tom read the note.

Tom notu yırttı.

Tom ripped up the note.

- Hiçbir intihar notu bulunmadı.
- Hiç intihar notu bulunmadı.

No suicide note was found.

Tom notu Mary'ye uzattı.

Tom handed the note to Mary.

Tom notu tekrar okudu.

Tom read the note again.

Notu teslim ettin mi?

Did you deliver the note?

Notu Tom'a verdin mi?

Did you deliver the note to Tom?

Tom Mary'ye notu verdi.

Tom gave Mary the note.

Tom notu cebine koydu.

Tom put the note into his pocket.

Sayfanın altındaki notu okuyun.

Read the note at the bottom of the page.

Tom intihar notu bırakmadı.

Tom didn't leave a suicide note.

Bu notu kapımda buldum.

I found this note on my door.

Notu yırttım ve attım.

I ripped up the note and threw it away.

Bu notu kim yazdı?

Who wrote this note?

Sami notu Arapça yazdı.

Sami wrote the note in Arabic.

Sami bu notu okudu.

Sami read this note.

Sami intihar notu yazdı.

Sami wrote the suicide note.

Tom, notu ikiye böldü.

Tom tore the note in half.

Tom notu Fransızca yazdı.

Tom wrote the note in French.

- Şu notu Tom'a iletin lütfen.
- Lütfen bu notu Tom'a verin.

Please give this note to Tom.

Lütfen notu elden ele gezdirin.

Please pass the note around.

Sınavda en yüksek notu aldı.

He got the highest grade on the exam.

Tom bir intihar notu yazdı.

Tom wrote a suicide note.

Tom bir intihar notu bıraktı.

Tom left a suicide note.

Bu notu kimin yazdığını düşünüyorsun?

Who do you think wrote this note?

Sana bıraktığım notu aldın mı?

Did you get the note that I left you?

Bu notu ne zaman aldın?

When did you get this note?

Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.

A reminder from the library has arrived.

Bu notu yazan Tom olabilir.

It may have been Tom that wrote this note.

Bu notu lütfen Tom'a göstermeyin.

- Please don't show Tom this note.
- Please don't show this note to Tom.

Sami'nin notu anneye hitap edilmişti.

Sami's note was addressed to Mom.

Sami bir intihar notu yazdı.

Sami typed a suicide note.

Lütfen bu notu Tom'a gösterme.

- Please don't show Tom this note.
- Please don't show this note to Tom.

Bir öğrencimin notu olduğunu fark ettim.

I noticed that it was a note that a student had written to me.

Öğretmenler notu gördüler ve öğrencilerine sordular,

Now, right away, teachers saw the note, and they asked their students,

Tom bana bir teşekkür notu gönderdi.

Tom sent me a thank you note.

Tom bir intihar notu bıraktı mı?

Did Tom leave a suicide note?

Bir şekilde matematikten geçme notu aldım.

I somehow got a passing grade in mathematics.

Onlara konukseverlikleri için teşekkür notu gönder.

Send them a thank-you note for their hospitality.

Mary'yi gördüğünde ona bu notu ver.

When you see Mary give her this note.

Tom'un iyi bir kredi notu var.

Tom has a good credit score.

Bu notu kimin yazdığını merak ediyorum.

I wonder who wrote this note.

Bu notu atman çok akıllıca değildi.

- It wasn't very clever of you to throw away that note.
- It wasn't very smart of you to throw that note away.

Bence Tom'a bir teşekkür notu yazmalısın.

I think you should write Tom a thank you note.

Tom, notu yazanın Mary olduğunu biliyordu.

Tom knew it was Mary who had written the note.

Sami'nin notu 66 tane kelime içeriyordu.

Sami's note contained 66 typed words.

Bence o notu Mary'ye gönderen Tom olmalı.

- I think it must've been Tom who sent Mary that note.
- I think it must have been Tom who sent Mary that note.
- I think that it must've been Tom who sent Mary that note.

Tom Mary'nin onun için bıraktığı notu buldu.

Tom found the note that Mary had left for him.

Polisler Tom'un cebinde bir intihar notu buldu.

The police found a suicide note in Tom's pocket.

Tom'dan çok kibar bir teşekkür notu aldım.

I got a very nice thank you note from Tom.

Tom bugünkü sınavda en yüksek notu aldı.

Tom got the highest grade on today's test.

Lütfen Tom'un bu notu okumasına izin verme.

Please don't let Tom read this note.

- Neyse, lütfen bu notu ona verin. Bu acil.
- Neyse, lütfen bu notu ona ver. Bu acil.

Then, please give him this note. This is urgent.

Onlara bir teşekkür notu yazman gerektiğini düşünmüyor musun?

Don't you think you ought to write them a thank-you note?

Tom bana çok hoş bir teşekkür notu gönderdi.

Tom sent me a very nice thank you note.

Tom Mary'ye onun ona vermesini istediğim notu verdi.

Tom gave Mary the note I'd given him to give her.

- Tom'un onay derecesi düşüyor.
- Tom'un onay notu düşüyor.

Tom's approval rating is dropping.

Tom Mary'den gelen notu okudu ve sonra onu John'a verdi.

Tom read the note from Mary and then handed it to John.

Bir sınavı ilk bitiren öğrenci mutlaka en iyi notu almaz.

The student who finishes an examination first does not necessarily get the best grade.

Sınavı ilk bitiren öğrenci her zaman en iyi notu almaz.

The student who finishes the examination first does not always get the best grade.

Tom bir intihar notu bırakmadı, bu yüzden polis cinayetten şüpheleniyor.

Tom didn't leave a suicide note, so the police suspect murder.

Biri sana yardım etmek için zahmete katlandığında bir teşekkür notu yazın.

Write a thank-you note when someone goes out of his or her way to help you.

Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.

The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research.

Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.

His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.