Translation of "Uzattı" in English

Paketi müşteriye uzattı.

She handed the parcel to the customer.

O, raporunu uzattı.

He handed in his paper.

O, elini uzattı.

He held out his hand.

Parayı tezgahtara uzattı.

He handed the salesclerk the money.

Mektubu sekretere uzattı.

He handed the letter to the secretary.

Tom elini uzattı.

- Tom reached out his hand.
- Tom held out his hand.
- Tom held his hand out.
- Tom put his hand out.

O, bacaklarını uzattı.

She stretched out her legs.

Tom ellerini uzattı.

Tom held out his hands.

Tom kadehini uzattı.

Tom held out his glass.

O kolunu uzattı.

He stretched his arm.

Tom bacaklarını uzattı.

Tom stretched out his legs.

O elini uzattı.

She held out her hand.

Mary bacaklarını uzattı.

Mary stretched her legs.

Bebek ufacık elini uzattı.

The baby held out his tiny hand.

Babam bacaklarını kanepeye uzattı.

Dad extended his legs on the sofa.

O, elini bana uzattı.

He held out his hand to me.

Dick bana fotoğrafı uzattı.

- Dick passed the photo to me.
- Dick passed me the photo.

O, sağ kolunu uzattı.

He extended his right arm.

Kalışını beş gün uzattı.

She extended her stay by five days.

Tom bıçağı Mary'ye uzattı.

Tom handed the knife to Mary.

Tom Mary'ye mektubu uzattı.

Tom handed Mary the letter.

Tom Mary'ye menüyü uzattı.

Tom handed Mary the menu.

Tom bana telefonu uzattı.

Tom handed me the phone.

Tom Mary'ye kartvizitini uzattı.

Tom handed Mary his business card.

Tom Mary'ye belgeyi uzattı.

Tom handed Mary the document.

Tom anahtarı Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary the key.
- Tom handed the key to Mary.

Tom notu Mary'ye uzattı.

Tom handed the note to Mary.

Tom dosyayı Mary'ye uzattı.

Tom handed the file to Mary.

Tom parayı Mary'ye uzattı.

Tom handed the money to Mary.

Tom belgeyi Mary'ye uzattı.

Tom handed the document to Mary.

Tom fotoğrafı Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary the photo.

Tom bıyığını tekrar uzattı.

Tom grew back his mustache.

Barmen Tom'a içkisini uzattı.

The bartender handed Tom his drink.

Tom onu Mary'ye uzattı.

Tom handed it to Mary.

Tom dürbünü bana uzattı.

Tom handed me the binoculars.

Utançla kıkırdayarak, prezervatifi uzattı.

Giggling with embarrassment, she held out the condom.

O bana sandviçimi uzattı.

She handed me my sandwich.

Tom Mary'ye dürbünü uzattı.

Tom handed Mary the binoculars.

Tom Mary'ye çantasını uzattı.

Tom handed Mary her bag.

Tom tuzluğu Mary'ye uzattı.

Tom handed the salt shaker to Mary.

Tom makası Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary the scissors.
- Tom handed the scissors to Mary.

Tom broşürleri Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary the brochures.
- Tom handed the brochures to Mary.

Tom süpürgeyi Mary'ye uzattı.

- Tom handed Mary the broom.
- Tom handed the broom to Mary.

Tom kutuyu Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary the box.

Tom, Mary'ye kitabı uzattı.

Tom handed Mary the book.

Tom Mary'ye telefonunu uzattı.

Tom handed Mary his phone.

Tom Mary'ye anahtarını uzattı.

Tom handed Mary his key.

Tom Mary'ye kartını uzattı.

Tom handed Mary his card.

Dan haritayı Linda'ya uzattı.

Dan handed the map to Linda.

Tom haritayı Mary'ye uzattı.

Tom handed the map to Mary.

Tom mesajı Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary the message.

Tom fotoğrafları Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary the photographs.

Tom Mary'ye anahtarları uzattı.

Tom handed Mary the keys.

Tom kalemini Mary'ye uzattı.

Tom handed his pen to Mary.

Tom kalemi Mary'ye uzattı.

Tom handed the pen to Mary.

Tom Mary'ye cüzdanını uzattı.

Tom handed Mary his wallet.

O, tatildeyken sakal uzattı.

He grew a beard while he was on holiday.

Tom elini Mary'ye uzattı.

Tom held out his hand to Mary.

Tom sözleşmeyi Mary'ye uzattı.

Tom handed the contract to Mary.

Tom sağ kolunu uzattı.

Tom extended his right arm.

Tom telefonu Mary'ye uzattı.

Tom handed the phone to Mary.

Elini uzattı ve onu salladım.

She held out her hand and I shook it.

Elini uzattı ve onu tuttum.

He held out his hand and I took it.

O bana bir not uzattı.

He handed a note to me.

Tom Mary'ye bazı resimler uzattı.

Tom handed Mary some pictures.

Tom Mary'ye biraz para uzattı.

Tom handed Mary some money.

Tom Mary'ye bir not uzattı.

Tom handed Mary a note.

Tom Mary'ye bir bıçak uzattı.

- Tom handed Mary a knife.
- Tom handed a knife to Mary.

Tom Mary'ye bir fincan uzattı.

Tom handed Mary a cup.

Tom, Mary'ye mektup açacağını uzattı.

Tom handed Mary the letter opener.

Tom fotoğrafı Mary'ye geri uzattı.

Tom handed the photo back to Mary.

Tom Mary'ye bir şey uzattı.

Tom handed Mary something.

Tom Mary'ye bir kağıt uzattı.

Tom handed Mary a sheet of paper.

Tom bana bir not uzattı.

Tom handed a note to me.

Tom Mary'ye uzaktan kumandayı uzattı.

Tom handed Mary the remote control.

Tom Mary'ye bir zarf uzattı.

Tom handed an envelope to Mary.

Tom Mary'ye fotoğraf albümünü uzattı.

Tom handed the photo album to Mary.

Hostes Tom'a bir içki uzattı.

The stewardess handed Tom a drink.

Tom Mary'ye el fenerini uzattı.

Tom handed Mary the flashlight.

Tom Mary'ye evrak çantasını uzattı.

Tom handed Mary the briefcase.

Tom Mary'ye bir kalem uzattı.

Tom handed Mary a pen.

Tom Mary'ye bir broşür uzattı.

- Tom handed Mary a pamphlet.
- Tom handed a pamphlet to Mary.

Tom Mary'ye bir defter uzattı.

Tom handed Mary a notebook.

Tom Mary'ye bir kadeh uzattı.

Tom handed Mary a glass.

Tom Mary'ye bir içki uzattı.

Tom handed Mary a drink.

Tom Mary'ye bir şişe uzattı.

Tom handed Mary a bottle.

Tom Mary'ye bir muz uzattı.

Tom handed Mary a banana.

Tom Mary'ye boş şişe uzattı.

Tom handed the empty bottle to Mary.

Tom içeceklerden birini Mary'ye uzattı.

Tom handed Mary one of the drinks.

Tom, Mary'ye yeşil defteri uzattı.

Tom handed Mary the green notebook.

O, yoksullara yardım eli uzattı.

He held out a helping hand to the poor.

Ona mühürlü bir zarf uzattı.

He handed her a sealed envelope.