Translation of "Kuzeye" in English

- Kuzeye doğru.
- Kuzeye yönel.

Head north.

Kuzeye gitmeliydin.

- You should've gone north.
- You should have gone north.

Kuzeye gidiyoruz.

- We're going north.
- We're heading north.

Doğru kuzeye gittik.

We went due north.

Otobüs kuzeye gidiyordu.

The bus was heading north.

Oğlanlar kuzeye gittiler.

The boys have gone north.

Biz Kuzeye gidiyoruz

We're heading north.

Tom kuzeye gitti.

Tom headed north.

Sami kuzeye yöneldi.

Sami headed north.

"Nereye gitti" "Kuzeye gidiyordu."

"Where was he headed?" "He was headed north."

Yol buradan kuzeye gider.

The road goes north from here.

Gemi kuzeye devam etti.

The ship continued northward.

Biz kuzeye doğru yöneldik.

We headed due north.

Pusula iğnesi kuzeye döndü.

The compass needle swung to the north.

İbre kuzeye doğru işaret ediyor.

The needle is pointing toward the north.

Tom bana kuzeye gitmemi söyledi.

Tom told me to head north.

Her iki araba kuzeye yöneldi.

Both cars headed north.

Arap levhası ize kuzeye doğru ilerliyor

Arabian plate traces north to track

Köşede sola döndük ve kuzeye gittik.

We turned left at the corner and drove north.

Yüzünü kuzeye dönersen, doğu senin sağındadır.

If you face north, the east is on your right.

Tom güneye gitti ve Mary kuzeye gitti.

Tom went south and Mary went north.

Bu mezgitleri kuzeye gitmeye ve daha soğuk bölgeleri aramak için

It might be one of the driving forces that's pushing the pollock north,

, Napolyon onu şehrin savunmasını organize etmesi için kuzeye gönderdi. Napolyon'un

by Russian Cossacks, Napoleon sent him  north to organise the city’s defence.  

Bayezid, Bulgaristan'ın güneyinde sınırlı bir kuvvete kuzeye saldırması emrini verdi,

Bayezid ordered his limited forces in southern Bulgaria to gather and strike north,

Typhoon No.11 saatte yirmi kilometre hızla kuzeye doğru ilerliyor.

Typhoon No.11 is moving up north at twenty kilometers per hour.

Yani sadece kuzeye, yani sola ya da güneye, yani sağa gidebiliriz.

so we can only go north to our left, or south to our right.

Ağaçların hep kuzeye bakan yanı yosun tutacak diye bir şey yok.

Moss does not always grow on the north side of trees.

Muharebe kuzeye doğru ilerledikçe, hızlı süvari birlikleri vur kaç taktikleri uygulamaya başladılar.

As the fighting moves north, the fast cavalrymen engage in hit and run attacks.

İki ay sonra, şimdi düşman tarafından kuşatılmış olan Badajoz'u rahatlatmak için tekrar kuzeye yürüdü

Two months later, he marched north again to relieve Badajoz, now besieged by the enemy,

Humboldt akıntısı Güney Amerika'nın batı kıyısı boyunca kuzeye doğru akan soğuk bir okyanus akıntısıdır.

The Humboldt current is a cold ocean current that flows north along the west coast of South America.

Ama Kral Harold Godwinson onunla buluşmak için kuzeye yürüdü, o kadar hızlı hareket etti ki

But King Harold Godwinson marched north to meet him, moving so rapidly he caught the

Ancak Soult 20.000 adamla kuzeye yürüdü ve Badajoz'u ele geçirdi… ancak Barrosa yakınlarında bir düşman inişinin

yet Soult marched north with 20,000 men, capturing Badajoz… but withdrew on receiving news

Ekvatorun her iki tarafında hakim rüzgarlar zıt yönlerde eser. Sınırın kuzeye ve güneye kayması muson rüzgarlarını oluşturur.

On either side of the Equator the prevailing winds blow in opposite directions. Shifting of the boundary north and south creates the monsoon.