Translation of "Gider" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Gider" in a sentence and their arabic translations:

Çikolata hoşuma gider.

أنا أحب الشوكولاتة.

Okula bisikletle gider.

انها تذهب بدراجتها للمدرسة.

Sami camiye gider.

سامي يذهب إلى المسجد.

- O, okula yaya gider.
- O, okula yürüyerek gider.

هي تذهبُ إلى المدرسة مشياً على الأقدام.

- Haydan gelen huya gider.
- Selden gelen suya gider.

ما يأتي سهلا يذهب سهلا.

- Haydan gelen huya gider.
- Allah'tan gelen yine Allah'a gider.
- Selden gelen suya gider.

ما يأتي سهلا يذهب سهلا.

Tek başına sinemaya gider.

أو لمشاهدة الأفلام بمفردهم.

Sonra hızla geçer gider.

ثم يتبدد

Yani, gelir ve gider.

ما يعني أنه يظهر ويختفي.

Mayuko okula bisikletle gider.

تذهب مايوكو إلى المدرسة على الدراجة.

Haydan gelen huya gider.

ما يأتي سهلا يذهب سهلا.

Babamız işe arabayla gider.

والدنا يذهب الي العمل بالسيارة.

Babam işe bisikletle gider.

- يذهب أبي إلى العمل بالدراجة.
- يركب أبي الدراجة إلى عمله.

Babam işe arabayla gider.

يقود أبي السيارة إلى عمله.

Güneş gece nereye gider?

إلى أين تذهب الشمس ليلًا؟

Babam bazen yurtdışına gider.

يسافر أبي إلى الخارج أحياناً.

Çıplak yüzmeye gider miydin?

هل لك ان تذهب للسباحة عارياً.

Bill sık sık parka gider.

عادة ما يذهب بيل إلى الحديقة.

O, genellikle dokuzda yatmaya gider.

عادة ما تخلد إلى السرير الساعة التاسعة.

Bu yol belediye binasına gider.

هذا الطريق يؤدي إلى القاعة العامة.

Ken günden güne yüzmeye gider.

يذهب كين للسّباحة يوماً بعد يوم.

O, otobüsle okula gider mi?

هل يذهب إلى المدرسة بالحافلة؟

Tom sık sık Boston'a gider.

يذهب توم إلى بوسطن كثيرًا.

Umarım her şey iyi gider.

آمل أن يسير كل شيء على ما يرام

Restorana çok sık gider misin?

هل تذهب عادة إلى المطاعم؟

Onu yakalamaya çalıştığınız anda uçar gider.

في نفس اللحظة التي تحاولون فيها اصطياده، يطيرُ بعيدًا.

Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.

عادة ما يذهب توم للتبضع وحده.

Ay gökyüzünde olmadığı zaman nereye gider?

إلى أين يذهب القمر عندما لا يكون في السماء؟

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

- يذهب معي كلبي إلى أي مكان أذهب إليه.
- يرافقني كلبي إلى أي مكان.
- يرافقني كلبي في كل مكان أذهب إليه.

- Plaj ne tarafta?
- Hangi yol plaja gider?

أيّ طريق يؤدّي إلى الشاطئ؟

O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.

تذهب زوجته معه أينما ذهب.

Dania'nın kazandığı her kuruş doğrudan Fadıl'ın cebine gider.

كلّ المال الذي تربحه دانية يذهب مباشرة إلى جيب فاضل.

Bu yüzden zamanınızı iyi kullanın, fark etmeden geçip gider.

لذا استغل وقتك جيداً، سيمضي قبل أن تدرك.

Anlar, uygular ve gider yedi kişiye anlatırsa büyük sevaptır

ويطبق جيدًا، ويذهب ويخبر سبعة أشخاص، يكُن له ثواب كبير

Bir gider tesisi ve balık pazarı arasında Doğu Gölü'nde yüzen

سجن طافٍ على هيئة قارب في النهر الشرقي،

Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

إذا خرجت الكلمة من القلب دخلت في القلب و إذا خرجت من اللسان لم تتجاوز الاذن.

Ve 2,2 km ötede yaşayan babam ve üvey annemin evine gider

وكنتُ، أيضًا، أذهب 1,4 ميلًا لبيت أبي وَزجتِه

Zaman akıp gider mi? Yoksa zaman duruyor biz mi zamanda ilerliyoruz?

هل يمر الوقت؟ أو يتوقف الزمن ، هل نتقدم في الوقت المناسب؟

Lokantada bir kızla el sıkışmaya gider . Ve kız ve yiyecek yoluyla,

المطعم. وعبر الفتاة والطعام ينتشر الفيروس الذي ينتقل عبر

Hangisi daha hızlı gider, bir gemi mi, yoksa bir tren mi?

أيهما أسرع، السفينة أم القطار؟

O, gecenin ortasında ormana gider ve şimdi karanlıktan korkuyormuş gibi davranıyor.

هو، يذهب للغابة في منتصف الليل والآن يتصرف وكأنه يخاف من الظلمة.

Bu durumda ise zaman yolculuğuna sadece ruh çıkar diyebiliriz yani beden kalır ve ruh gider

في هذه الحالة ، يمكننا القول أن الروح فقط هي التي تخرج إلى الرحلة الزمنية ، أي أن الجسد يبقى ويذهب الروح.

- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.

العجلة من الشيطان.