Translation of "Kurallar" in English

0.012 sec.

Examples of using "Kurallar" in a sentence and their english translations:

- Kurallar şöyle.
- İşte kurallar.

Here are the rules.

Bunlar kurallar.

These are the rules.

Kurallar yoktur.

There are no rules.

Kurallar nedir?

What are the rules?

Kurallar açık.

The rules are clear.

Kurallar neydi?

What are the rules again?

Kurallar değişti.

The rules have changed.

Kurallar basit.

The rules are simple.

Kurallar var.

There are rules.

- Kurallar çok sıkı.
- Kurallar çok katı.

The rules are very strict.

Katı kurallar geliştirdik.

with marriage and procreation.

önemli kurallar arasında

among the important rules

Kurallar önemli değil.

The rules aren't important.

Bu kurallar makul.

These rules are reasonable.

Kurallar çok açık.

The rules are very clear.

Kurallar değişmek üzere.

The rules are about to change.

Kurallar çiğnenmek içindir.

Rules are made to be broken.

Kurallar bozulmak içindir.

Rules are meant to be broken.

Bu kurallar aptalca.

These rules are stupid.

çünkü o kurallar değişmeli.

because the rules have to be changed.

Kurallar son derece güçlüdür

Rules are powerful,

Onu kurallar uyarınca cezalandırdık.

We punished him according to the rules.

Kurallar son zamanlarda gevşemişti.

The rules were recently relaxed.

Kurallar herkes için geçerlidir.

The rules apply to everyone.

Eski kurallar geçerli değil.

The old rules don't apply.

Kurallar tam olarak nedir?

What exactly are the rules?

Bazı temel kurallar belirleyelim.

Let's establish some ground rules.

Kurallar herkes için önemlidir.

Rules are important for everyone.

Kurallar bozulmak için yapıldı.

Rules were made to be broken.

Dile getirilmeyen kurallar sorun doğurur.

unspoken norms are trouble,

Kurallar hepimizin hazır olmasını gerektiriyor.

The rules require us all to be present.

Bu kurallar artık geçerli değil.

These rules don't apply anymore.

Kurallar ihlal edilmek için yapılırlar.

Rules are made to be broken.

Bunlar sadece hatırlaman gereken kurallar.

These are the only rules you need to remember.

Bu kurallar öğrenciler tarafından incelenmeli.

These regulations ought to be observed by the students.

Bu kurallar çok açık değil.

- These rules are not very clear.
- These rules aren't very clear.

Sürücülerin uyması gereken kurallar şunlardır.

The rules drivers should obey are the following.

- Tüm kurallar şirket politikası ile uyumlu olmalı.
- Tüm kurallar firma politikası doğrultusunda olmalı.
- Tüm kurallar şirket politikasıyla uyumlu olmalı.

All of the rules must be in line with company policy.

O kurallar öğrenciler arasındaki hoşnutsuzluğu artırdı.

Those rules fostered discontent among students.

Kurallar kırmak için değil, uyulmak içindir.

Rules are meant to be kept, not broken.

Şirket tarafından koyulan kurallar çok serttir.

The rules established by the company are very strict.

Bazı yeni kurallar üretmek zorunda kalacağız.

We're going to have to make some new rules.

Bazı kurallar ihlal edilmek zorunda olabilir.

Some rules may have to be broken.

Tom'un yeni kurallar üretmek zorunda kalacak.

Tom is going to have to make some new rules.

Kullandığımız tüm kurallar, süreçler ve sistemlere bakıp

the ones we use to take decisions and allocate resources,

Bu kurallar öğrenciler arasında hoşnutsuzluğa teşvik eder.

Those rules foster discontent among students.

Hangi elbiseleri giymemiz gerektiği hakkında özel kurallar yok.

There are no special rules about what clothes we have to wear.

Tüm oyunların en önemli özelliği kurallar tarafından yönetilmesidir.

The most important feature of all games is that they are governed by rules.

Kesinlikle, özel kurallar sayesinde, şirketler Emirliğin geri kalanında uygulanan

Precisely, thanks to having specific rules, companies can escape the rigidity of legal

Bu kurallar bir tek istisna olmadan herkes için geçerlidir.

Those regulations all apply to everyone without a single exception.

Zaman geçtikçe oyunu daha güvenli hale getirmek için kurallar eklendi.

As time went on, rules were added to the game to make it safer.

Bu iş yerinde, geç kalanlar için sert ve hızlı kurallar var.

The company has hard and fast rules against lateness.

Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.

Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.

Burada herkes için kurallar koymaya çalışma. Sen sadece grubun bir üyesisin, bir lider değil.

Don't try to set the rules for everybody here. You're just a member of the group, not a leader.

Kurallar, yeterli sayıda insan kuralları ihlal ettiğinde değişir ve kural koyucuların orijinal amaçlarını tekrar incelemelerine neden olur.

Rules only change when a sufficient number of people violate them causing the rule makers to re-examine their original purpose.