Translation of "Basit" in English

- Bu basit.
- Basit.

This is simple.

- O basit.
- Basit.

That's simple.

Basit!

Simple!

Oldukça basit.

Pretty simple.

Basit sorular.

Simple questions.

çok basit

very simple

Süreç basit.

The process is simple.

- Kolay.
- Basit.

It's simple.

Kurallar basit.

The rules are simple.

Yönler basit.

The directions are simple.

Rasyonel basit.

The rationale is simple.

Mesaj basit.

The message is simple.

Basit olmalı.

It must be simple.

Gerçekten basit.

It's really simple.

Çok basit.

It's so simple.

Açıklama basit.

The explanation is simple.

Sonuç basit.

The conclusion is crystal clear.

Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir.

We have to live simply, so that others can simply live.

Bu kadar basit.

It's that simple.

Bu kadar basit!

it's that simple!

Bu kadar basit

it's that simple

Problemi basit buldum.

I found the problem was easy.

Bunlar basit cümleler.

These are simple sentences.

O çok basit.

- It is very simple.
- It's very simple.

Bu basit görünüyor.

It sounds simple.

Bu basit olurdu.

- That would've been simple.
- That would have been simple.

Bunlar basit gerçekler.

These are the simple facts.

Bunu basit tutalım.

Let's keep this simple.

Kullanması nispeten basit.

It's relatively simple to use.

Bunu kullanmak basit.

It's simple to use.

O oldukça basit.

That's quite simple.

Bu basit, biliyorsun.

It's simple, you know.

Bu işlem basit.

This operation is simple.

Çok basit görünüyordu.

It seemed so simple.

Bu basit olmalı.

This ought to be simple.

Gerçek çok basit.

The truth is very simple.

Seçim çok basit.

The choice is very simple.

Bunu basit yapalım.

Let's make it simple.

Basit bir karardı.

It was a simple decision.

Bu çok basit.

- That's too easy.
- That's too simple.

Bunlar basit kurallardır.

These are the simple rules.

Bunu basit tutacağız.

We'll keep it simple.

O basit değil.

- It's not simple.
- It isn't simple.

Kesinlikle basit değildi.

It certainly wasn't easy.

Benim planım basit.

My plan is simple.

- Bu sorun çok basit.
- Bu problem çok basit

- This problem is too simple.
- That problem is too simple.

- Bu problemin çözümü çok basit.
- Bu sorunu çözmek basit.

Solving this problem is simple.

Bu, basit tarım toplumlarının

This is a form of subsistence

Cevap oldukça basit aslında.

It's quite simple, actually.

Unutuyoruz. Kulağa basit geliyor.

We forget it. It sounds so simple.

Çok basit, sormayın almayın.

It's very simple -- don't ask, don't get.

İşte bu kadar basit:

So there you have it:

Basit bir gerçek var:

There's a simple truth:

Bu basit bir çözüm.

This is a simple solution.

Basit bir sopa alıln.

Use a simple stick.

önemsemediğimiz basit, gündelik araçlar,

through simple, everyday devices that we take for granted,

Kaldıraç basit makine yok

no leverage simple machine

Bu basit bir soru

It's a simple question,

Basit bir yaşamdan hoşnuttur.

He is content with the simple life.

Bu sorun çok basit.

- This problem is too simple.
- That problem is too simple.

Bu onun kadar basit.

It's as simple as that.

Sade, basit açıklamalar yapar.

He gives plain, simple explanations.

Bu basit bir konuydu.

It was a simple matter.

Bu bu kadar basit.

It's that simple.

Basit bir şeyle başlayalım.

Let's start with something simple.

O çok basit görünüyordu.

It looked too simple.

Bu basit bir iş.

It's a simple job.

Bu çok basit aslında.

- That is actually very simple.
- It's actually very simple.
- That's actually very simple.

Bunu hepsi oldukça basit.

It's all quite simple.

O yeterince basit görünüyor.

That seems simple enough.

Bu aslında oldukça basit.

It's basically quite simple.

Bu şaşılacak derecede basit.

It's amazingly simple.

Bazen herkes basit düşüncelidir.

Sometimes, everyone is simple minded.

Basit bir hayat yaşıyorum.

I live a simple life.

Bu basit bir hata.

- It's a simple mistake.
- This is an elementary mistake.

O basit bir adam.

He is a simple man.

Arapça basit bir dildir.

Arabic is a simple language.

Tom basit giysiler giyer.

Tom wears simple clothes.

Cevap aslında oldukça basit.

The answer is actually quite simple.

Onu anlamak basit değil.

Understanding that is not simple.

Bu gerçekten çok basit.

It's really very simple.

Bu gerçekten oldukça basit.

It's really quite simple.

Bunun basit olması gerekiyordu?

This was supposed to be simple.

Bu çok basit, gerçekten.

It's very simple, really.

O basit bir hataydı.

It was a simple mistake.

Bu basit, ama güzel.

It's simple, but beautiful.

Bunu anlamak çok basit.

It's very simple to understand.

Bunun basit olduğunu düşünüyorum.

I think it's simple.

Bu yeterince basit görünüyor.

It seems simple enough.

Basit ama işe yarıyor.

It's simple, but it works.

Bu yeterince basit mi?

Is it simple enough?