Translation of "Konuşmalısın" in English

0.011 sec.

Examples of using "Konuşmalısın" in a sentence and their english translations:

Biriyle konuşmalısın.

You should talk to someone.

Tom'la konuşmalısın.

You should talk to Tom.

Onunla konuşmalısın?

You need to talk to her.

Bizimle konuşmalısın.

You should talk to us.

Benimle konuşmalısın?

You should talk to me.

Onlarla konuşmalısın.

You should talk to them.

Onunla konuşmalısın.

- You need to talk to him.
- You need to talk to her.
- You have to talk to him.
- You have to talk to her.
- You must talk to him.
- You must talk to her.

Patronunla konuşmalısın.

You should speak with your employer.

Gerçekten Tom'la konuşmalısın.

You really should talk to Tom.

Belki Tom'la konuşmalısın.

Maybe you should have a talk with Tom.

Burada Fransızca konuşmalısın.

You have to speak French here.

Bence biriyle konuşmalısın.

I think you should talk to someone.

Bence Tom'la konuşmalısın.

- I think you should talk to Tom.
- I think you'd better talk to Tom.

Sen bizimle konuşmalısın.

You must talk to us.

Sadece Tom'la konuşmalısın.

You should just talk to Tom.

Şimdi benimle konuşmalısın.

You should talk to me now.

Belki onunla konuşmalısın.

Maybe you should talk to him.

Belki onlarla konuşmalısın.

Maybe you ought to talk to them.

Şimdi bizimle konuşmalısın?

You should talk to us now.

Şimdi onlarla konuşmalısın.

You should talk to them now.

Şimdi onunla konuşmalısın.

You should talk to him now.

Gerçekten onlarla konuşmalısın.

You really should talk to them.

Gerçekten benimle konuşmalısın.

You really should talk to me.

Gerçekten onunla konuşmalısın.

You really should talk to him.

Sanırım bizimle konuşmalısın.

I think you should talk to us.

Sanırım onlarla konuşmalısın.

I think you should talk to them.

Sanırım benimle konuşmalısın.

I think you should talk to me.

Sanırım onunla konuşmalısın.

I think you should talk to him.

Sadece bizimle konuşmalısın.

You should just talk to us.

Sadece onlarla konuşmalısın.

You should just talk to them.

Sadece benimle konuşmalısın?

You should just talk to me.

Sadece onunla konuşmalısın.

You should just talk to him.

Doğrudan Tom'la konuşmalısın.

- You should talk directly to Tom.
- You should be talking directly to Tom.

Onunla bizzat konuşmalısın.

You must talk to her in person.

Yüksek sesle konuşmalısın.

You must speak in a loud voice.

Şirkette açıkça konuşmalısın.

You must speak clearly in company.

Onun hakkında Tom'la konuşmalısın.

You should talk to Tom about it.

Sen de Tom'la konuşmalısın.

You should talk to Tom, too.

Belki de Tom'la konuşmalısın.

Maybe you should talk to Tom.

Bir uzman doktorla konuşmalısın.

You should talk to a specialist.

Sen de bizimle konuşmalısın.

You should talk to us, too.

Sen de onlarla konuşmalısın.

You should talk to them, too.

Sen de benimle konuşmalısın.

You should talk to me, too.

Sen de onunla konuşmalısın.

- You should talk to him, too.
- You should talk to her, too.

Belki Tom'la tekrar konuşmalısın.

Maybe you should talk to Tom again.

Annenle daha sık konuşmalısın.

You should talk to your mother more often.

Konu hakkında onunla konuşmalısın.

You must talk with him about the matter.

- Tom ile konuşmaya gitmelisin.
- Gidip Tom ile konuşmalısın.
- Gidip Tom'la konuşmalısın.

- You must go talk to Tom.
- You need to go talk to Tom.

Haksızlığa karşı yüksek sesle konuşmalısın.

You must speak out against injustice.

Muhtemelen biraz daha yavaş konuşmalısın.

You should probably speak a little bit slower.

Sanırım biraz daha yavaş konuşmalısın.

I think you should speak a bit more slowly.

- İngilizce konuşmak zorundasın.
- İngilizce konuşmalısın.

You have to speak English.

- Tom'la konuşmalısın.
- Tom ile konuşmalısın.
- Tom ile konuşman gerek.
- Tom'la konuşman gerek.

- You must talk to Tom.
- You've got to talk to Tom.

Her şeyden önce onu ebeveynlerinle konuşmalısın.

First of all, you should talk it over with your parents.

- Daha hızlı konuşmalısın.
- Daha hızlı konuşmalısınız.

- You should talk faster!
- You should talk faster.

- Burada İngilizce konuşmak zorundasın.
- Burada ingilizce konuşmalısın.

You have to speak English here.

Tom'la konuşmalısın ve nasıl hissettiğini ona söylemelisin.

You should talk to Tom and tell him how you feel.

- Tom'la doğrudan görüşmelisin.
- Tom'la yüz yüze konuşmalısın.

You must talk to Tom in person.

- Tom'la konuşmalısın.
- Senin Tom ile konuşman gerekir.
- Tom ile konuşmalısın.
- Tom ile konuşman gerek.
- Tom'la konuşman gerek.

You should talk to Tom.

Gerçekten yüksek sesle konuşmalısın, yoksa o bizi anlamayacak.

You have to talk really loud, otherwise he won't understand us.

- Tom ile konuşmaya gitmelisin.
- Tom ile konuşmaya gitmen gerek.
- Gidip Tom'la konuşmalısın.

You need to go talk to Tom.