Translation of "Konuşacak" in English

Tom konuşacak.

- Tom'll talk.
- Tom'll speak.
- Tom will talk.

İnsanlar konuşacak.

People will talk.

Konuşacak durumda değiller.

about her life and her problems.

Sen konuşacak birisin!

You're one to talk!

Onunla konuşacak mısın?

- Are you going to tell him?
- Will you have a talk with him?
- Will you have a talk with her?
- Are you going to talk to him?
- Are you going to talk to her?

Ben konuşacak mıyım?

Do I get to talk?

Tom'la konuşacak mısın?

Will you talk to Tom?

Tom, Mary'yle konuşacak.

Tom will talk to Mary.

Benimle konuşacak mısınız?

Are you going to talk to me?

Tom kalabalığa konuşacak.

Tom will speak to the crowd.

Onlarla konuşacak mısın?

- Will you talk to them?
- Are you going to talk to them?

Konuşacak zamanım yok.

I don't have time to talk.

Tom konuşacak kişidir.

Tom is the person to talk to.

Konuşacak kimsem yoktu.

I had no one to talk with.

Ben konuşacak birini istiyorum.

- I want someone to talk to.
- I want somebody to talk to.

Onun konuşacak arkadaşı yoktu.

He had no friend to talk to.

Konuşacak yakın arkadaşları yok.

He has no close friends to talk with.

Sadece konuşacak birini istiyorum.

I just want someone to talk to.

Artık konuşacak enerjim yok.

I no longer have the energy to talk.

Konuşacak çok şeyiniz vardır.

We have a lot to talk about.

Konuşacak bir şey kalmadı.

We're done talking.

Tom'la konuşacak kişi olmalısın.

You should be the one to talk to Tom.

Konuşacak hiç kimsem yoktu.

- I had no one to talk to.
- I had no one to talk with.

Tom konuşacak birini bulamadı.

Tom couldn't find anyone to talk to.

Konuşacak başka kimsem yok.

I have no one else to talk to.

Tom'un konuşacak kimsesi yoktu.

Tom had no one to talk to.

Hakkında konuşacak ne kaldı?

What's left to talk about?

Tom'un konuşacak kimsesi yok.

Tom has no one to talk to.

Bu gece kim konuşacak?

Who is going to speak tonight?

Tom bizimle pazartesi konuşacak.

Tom will talk to us on Monday.

Tom'un konuşacak arkadaşları yok.

Tom has no friends to talk to.

Şimdi konuşacak zamanım yok.

I don't have time to talk now.

Konuşacak çok şeyimiz var.

- We have so much to talk about.
- We've got so much to talk about.

Tom benim için konuşacak.

Tom will speak for me.

Tom konuşacak ilk kişiydi.

Tom was the first to speak.

Konuşacak birisine ihtiyacım var.

- I need someone to talk to.
- I need somebody to talk to.
- I have to talk to somebody.

Dili konuşacak kimsem yok.

I have no one with whom to speak the language.

Tom konuşacak birini arıyor.

Tom is looking for someone to talk to.

Sami, Leyla ile konuşacak.

- Sami is going to talk to Layla.
- Sami will talk with Layla.

Tom muhtemelen Fransızca konuşacak.

- Tom is probably going to speak French.
- Tom is likely to speak French.

Tom'un konuşacak arkadaşı yok.

Tom has no friends to talk with.

Konuşacak biri yoksa yalnızlaşırım.

- I get lonely when there's no one to talk to.
- I get lonely when there's nobody to talk to.

Tom yarın seninle konuşacak.

Tom will talk with you tomorrow.

Mary'nin konuşacak kimsesi yok.

Mary has no one to talk to.

Onun konuşacak hiç kimsesi yok.

- She has no one to speak to.
- She has no one to talk to.

Başkan bu akşam televizyonda konuşacak.

The President is to speak on television this evening.

Onun hiç konuşacak arkadaşı yok.

He has no friends to talk with.

Konuşacak herhangi bir arkadaşım yok.

I don't have any friends to talk with.

Hakkında konuşacak bir şey kalmadı.

There's nothing left to talk about.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz kalmadı.

We've got nothing left to talk about.

Hakkında konuşacak bazı şeylerimiz var.

We have some things to talk about.

Konuşacak çok şeyimizin olduğunu düşünüyorum.

- I think we have a lot to talk about.
- I think that we have a lot to talk about.

Tom'la konuşacak tek kız Mary'dir.

The only girl that will even talk to Tom is Mary.

Seninle konuşacak bir şeyim var.

I have something to talk to you about.

Sadece benimle konuşacak birini istedim.

I just wanted someone who'd talk to me.

Tom'la konuşacak birine ihtiyacım var.

I need someone to talk to Tom.

Ben konuşmadan önce yıldızlar konuşacak.

The stars will speak before I do.

Bence konuşacak birine ihtiyacın var.

I think you need someone to talk to.

Konuşacak birine sahip olmak güzel.

It's nice to have someone to talk to.

Hakkında konuşacak çok şey var.

There's plenty to talk about.

Hakkında konuşacak çok şeyimiz var.

- We've got a lot to talk about.
- We have plenty to talk about.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz yoktu.

We had nothing to talk about.

Tom'un konuşacak birine ihtiyacı var.

Tom needs someone to speak with.

Tom'un seninle konuşacak zamanı yok.

Tom doesn't have time to talk to you.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz yok.

We have nothing to talk about.

Judy yarın Japonya hakkında konuşacak.

Judy will talk about Japan tomorrow.

Oturacak ve konuşacak zamanım yok.

I've got no time to sit and talk.

Tom'un konuşacak birine ihtiyacı vardı.

Tom needed someone to talk to.

Tom'la onun hakkında konuşacak mısın?

Are you going to talk to Tom about that?

Tom pazartesi günü bizimle konuşacak.

Tom is going to talk to us on Monday.

Hakkında konuşacak hiçbir şeyim yok.

I have nothing to talk about.

Tom o konuda biriyle konuşacak.

Tom will talk to someone about that.

Sami de o konuda konuşacak.

Sami will talk about that, too.

Sanırım konuşacak birine ihtiyacım vardı.

I guess I just needed someone to talk to.

Hakkında konuşacak başka bir şey yok.

There's nothing else to talk about.

Hâlâ hakkında konuşacak bir şeyim yok.

I still have nothing to talk about.

Konuşacak birine ihtiyacınız varsa ben buradayım.

If you ever need someone to talk to, I'm here.

Tom'la konuşacak kişisel bir şeyim var.

I have something personal to discuss with Tom.

Tom'un seninle konuşacak bazı şeyleri var.

Tom has some things to talk to you about.

Sorunlarım hakkında konuşacak bir arkadaşım yok.

I've no friend to talk to about my problems.

Tom'la konuşacak mısın yoksa konuşmayacak mısın?

Are you going to go talk to Tom or not?

Tom onun hakkında Mary ile konuşacak.

- Tom will talk to Mary about that.
- Tom is going to talk to Mary about that.

Konuşacak birine ihtiyacın olursa beni ara.

If you need someone to talk to, call me.