Translation of "Onlarla" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Onlarla" in a sentence and their spanish translations:

Onlarla konuştum.

Estaba hablando con ellos.

Onlarla konuşmadım.

No hablé con ellos.

Onlarla konuşabilirsin.

Puedes hablar con ellos.

Onlarla konuşuyordum.

Estaba hablando con ellos.

- Onlarla poker oynuyor.
- Onlarla poker oynar.

- Ella juega póquer con ellos.
- Juega al póquer con ellos.

onlarla vakit geçiriyor

pasar tiempo con ellos

Onlarla sorunu tartışacağız.

Discutiremos el problema con ellos.

Onlarla sorunu tartışalım.

Discutamos el problema con ellos.

Onlarla geri dönemem.

No puedo volver con ellos.

Onlarla gitmeyi düşünüyorum.

Estoy considerando irme con ellos.

Onlarla birlikte eğlendik.

Nos divertimos con ellos.

Onlarla nerede tanıştınız?

¿Dónde te reuniste con ellos?

Onlarla nerede görüştün?

¿Dónde los entrevistaste?

Onlarla birlikte git!

¡Ve con ellos!

Onlarla birlikte kal.

Quédate con ellos.

Onlarla alay etme.

No te burles de ellos.

Bazen onlarla buluşuyoruz.

A veces nos encontramos con ellos.

Tom onlarla birlikte.

Tom está con ellos.

Onlarla poker oynuyor.

Juega al póquer con ellos.

Onlarla arkadaş olduk.

Nos hicimos amigos de ellos.

Onlarla ilişkileri kopardık.

Hemos roto relaciones con ellos.

Onlarla uzlaşmaya çalıştık.

Tratamos de arreglarnos con ellos.

Onlarla konuşmak zorundayım.

Tengo que hablar con ellos.

Bugün onlarla konuştum.

Hoy he hablado con ellos.

Onlarla konuştun mu?

- ¿Has hablado con ellos?
- ¿Has hablado con ellas?

Onlarla oturabilir miyim?

- ¿Puedo sentarme con ellos?
- ¿Puedo sentarme con ellas?

Onlarla konuşmak istiyorum.

Quiero hablar con ellos.

Neden onlarla kalmıyorum?

¿Por qué no me quedo con ellos?

Yiyeceğimizi onlarla paylaşacağız.

- Compartamos la comida con ellos.
- Compartamos la comida con ellas.

Onlarla orada buluşacağız.

Los encontraremos allá.

Onlarla konuşmam gerekiyor.

Necesito hablar con ellos.

Onlarla temasa geçeceğim.

Estaré en contacto con ellos.

Onlarla buraya geldim.

He venido aquí con ellos.

Onlarla flört ediyordun.

Estabas flirteando con ellos.

Onlarla konuşmak isteyebilirsin.

Quizás quieras hablar con ellos.

Onlarla konuşmak zorundayız.

- Tenemos que hablar con ellos.
- Tenemos que hablar con ellas.

- Saat altıda onlarla tanışacağım.
- Onlarla saat altıda buluşacağım.

Los veré a las seis.

şeylerle ilgili onlarla konuşabilirsiniz.

pueden hablar con ellos sobre qué les preocupa.

Peki ne yapabilirsiniz onlarla?

¿Qué pueden hacer?

çocuklarımızı dinleyip onlarla konuştuğumuz

que es solo 15 minutos al final del día

Bu gece onlarla görüşeceğim.

Los voy a ver esta noche.

Onlarla bir ilgim yok.

No tengo nada que ver con ellos.

Onlarla aynı fikirde değilim.

No estoy de acuerdo con ellas.

Onlarla birlikte oraya gitmemelisin.

No deberías ir allí con ellos.

Konu hakkında onlarla tartıştım.

Discutí con ellos acerca de la cuestión.

Şimdi onlarla konuşmak istiyorum.

Quiero hablar con ellos ahora.

Daha sonra, onlarla konuşmadım.

Después, no hablé con ellos.

Sen de onlarla git.

Tú también vete con ellos.

Şu anda onlarla konuşuyorum.

En este momento estoy hablando con ellos.

Onlarla konuşmaya çalıştın mı?

¿Has intentado hablar con ellos?

Onlarla gitmek istiyor musun?

¿Quieres ir con ellos?

Onlarla bir daire paylaşıyorum.

Comparto un departamento con ellos.

Onlarla konuşuyor olmalı mıyım?

¿Debería hablar con ellos?

Onlarla ne hakkında konuştun?

¿De qué hablaste con ellos?

Önce onlarla konuşmak istiyorum.

- Primero quiero hablar con ellos.
- Primero quiero hablar con ellas.

Onlarla çok gurur duyuyorum.

Estoy muy orgulloso de ellos.

- Onlarla ne yapacağınız size kalmış.
- Onlarla ne yapacağınıza siz karar verin.

Lo que quieras hacer con ellos es asunto tuyo.

Onlarla iletişime geçmek çok zordu,

Era muy difícil comunicarse con ellos,

O onlarla konuşmak için durdu.

Él se paró a hablar con ellos.

Onlarla ilk kez nerede tanıştınız?

¿Dónde los habéis conocido?

Onlarla ortak bir şeyim yoktu.

Yo no tenía nada en común con ellos.

Onlarla birlikte çalışmaktan onur duyuyorum.

- Es un honor trabajar con ellos.
- Es un honor trabajar con ellas.

Herhangi biri onlarla konuştu mu?

¿Alguien ha hablado con ellos?

Pazartesi günü onlarla konuştun mu?

¿Hablaste con ellos el lunes?

Onlarla gitmeye çok istekli misin?

¿Estás tú muy interesado en salir con ellos?

Onlarla ilgileneceğine bana söz verdin.

Me prometiste que cuidarías de ellos.

Artık onlarla konuşmanın faydası yok.

Da igual que hables con ella más tiempo.

Her onlarla aynı şekilde düşünüyor.

Todo el mundo concuerda con usted.

Bütün akşamı onlarla konuşarak harcadık.

Pasamos toda la tarde charlando con ellos.

Sorunu onlarla yarın ele alacağız.

Discutiremos del problema con ellos mañana.

Belki de onlarla basit konuşmalar yapabiliyorsunuz.

Quizás puedas tener algunas conversaciones simples

Onlarla bir daha asla konuşmayacağımı düşündüm.

Pensé que no volvería a hablar con ellos.

Ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,

y tuve que lidiar con ellos,

Doğrusunu söylemek gerekirse, onlarla gitmek istemiyorum.

- Para ser sincero, no quiero ir con ellos.
- Para ser sincera, no quiero ir con ellos.
- La verdad, no quiero ir con ellos.

Onlarla müzakere yapması için onu atadık.

Lo autorizamos a él para negociar con ellos.

O, okul festivalinde onlarla arkadaş oldu.

Se hizo amiga de ellos en el festival escolar.

Ben kadınları severim ama onlarla geçinemem.

Me gustan las mujeres, pero no me llevo bien con ellas.

Şunun hakkında onlarla daha yeni konuştum.

Acabo de hablar con ellos de eso.

Ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu.

Y eso es lo que podemos hacer mediante nuestra conversación con ellos.

Onlar için ama aynı zamanda onlarla birlikte

Es nuestro deber dejarles un legado de esperanza y oportunidades.

Epidemiyologları arayıp onlarla riskler hakkında konuşmadan önce

Antes de que empezará a llamar a epidemiólogos y hablar con ellos sobre los riesgos,

Annem onlarla dalga geçtiğim için beni azarladı.

Mi mamá me regañó por reírme de ellos.

Onlarla birlikte , Küba Füze Krizi sırasında keşif görevlerinde

Con ellos estaba el astronauta novato Roger Chaffee, un ex piloto de avión espía que voló en

onlarla kan, ter ve göz yaşları içinde çalıştılar.

trabajó con ellos con sangre, sudor y lágrimas.

Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

Los reporteros exigieron saber por qué el alcalde no hablaría con ellos.

Her şey ara ara değişir, insan da onlarla birlikte değişmelidir.

A veces las cosas cambian, y hay que cambiar con ellas.

Bazen seninle konuşmak istemeyeceğini düşündüğün insanlar senin onlarla konuşmanı bekleyen insanlardır.

A veces las personas que crees que no quieren hablar contigo son aquellas esperando que hables con ellas.

Dinsel görüşlerini sizinle paylaşmak isteyen insanlar, sizin dinsel görüşünüzü onlarla paylaşmanızı neredeyse hiç istemezler.

Gente que quiere compartir sus creencias religiosas contigo casi nunca quiere que tú compartas las tuyas con ellos.

Kediler kızlara benzer.Onlar seninle konuşursa harika fakat sen onlarla konuşmaya çalışırsan, o kadar iyi gitmez.

Los gatos son como las chicas. Si te hablan es genial, pero si tratas de hablar con ellas, no sale tan bien.

Başardıkları her şey için onu ve Vali Palin'i tebrik ediyorum ve önümüzdeki aylarda bu milletin sözünü yenilemek için onlarla çalışmaya can atıyorum.

Lo felicito a él y al gobernador Palin por todo lo que han logrado, y ansío a trabajar con ellos para renovar la promesa de esta nación en los meses venideros.