Translation of "Kesti" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Kesti" in a sentence and their spanish translations:

Soluğumu kesti.

Él me dejó sin aliento.

- Senin sözünü kesti.
- Sizin sözünüzü kesti.

Él interrumpió su oración.

O konuşmayı kesti.

- Ella paró de hablar.
- Ella dejó de hablar.

O, bıyığını kesti.

- Él rasuró su bigote.
- Se afeitó el bigote.

Bebek ağlamayı kesti.

El bebé dejó de llorar.

Gazeteden reklam kesti.

Él recortó el anuncio del periódico.

Saçını kim kesti?

¿Quién te cortó el pelo?

Annem pastayı kesti.

- Mi madre partió el pastel.
- Mi mamá cortó la torta.

Tom parmağını kesti.

Tomás se cortó el dedo.

Keki kim kesti?

¿Quién ha partido el pastel?

Tom, Mary'yi kesti.

Tom cortó a Mary.

O neden sözümü kesti?

¿Por qué ella me interrumpió?

Çocuk pastayı ikiye kesti.

- El niño cortó el pastel en dos.
- El chico cortó el pastel por la mitad.

Kitaptan bir resim kesti.

- Ella recortó una imagen del libro.
- Ella recortó una foto del libro.
- Recortó una foto del libro.
- Ella recortó una fotografía del libro.
- Recortó una fotografía del libro.

Eti kesti ve tarttı.

Él cortó la carne y la pesó.

İpten iki metre kesti.

Él cortó dos metros de cuerda.

O aniden sözümüzü kesti.

Él nos interrumpió de golpe.

O, pastayı ikiye kesti.

- Cortó la tarta en dos.
- Ella cortó la torta por la mitad.

Bahçesindeki bir ağacı kesti.

Él taló un árbol en su jardín.

Cerrah yanlış bacağı kesti.

El cirujano amputó la pierna equivocada.

O, bıçakla parmağını kesti.

Se cortó el dedo con el cuchillo.

O, elmayı ikiye kesti.

Cortó la manzana en dos mitades.

O kadın yolumu kesti.

Esa mujer se interpuso en mi camino.

Bu makas iyi kesti.

Estas tijeras cortan bien.

Ağaçtan birkaç dal kesti.

Él le arrancó algunas ramas al árbol.

O, bizim konuşmamızı kesti.

Se metió en nuestra conversación.

O onu bıçakla kesti.

Él lo cortó con el cuchillo.

Tom gazeteden makaleyi kesti.

Tom recortó el artículo del periódico.

O benim önümü kesti.

Él bloqueó mi camino.

O, dişleriyle ipi kesti.

Él cortó la cuerda con sus dientes.

Tom, Mary'nin saçını kesti.

Tom le cortó el pelo a Mary.

O konuşurken onun sözünü kesti.

Él la interrumpió mientras estaba hablando.

O, bir dilim et kesti.

Cortó una loncha de carne.

O, bir kiraz ağacını kesti.

Él taló un cerezo.

Annem saçımı çok kısa kesti.

Mi mamá me dejó el pelo demasiado corto.

O, bahçesindeki bir ağacı kesti.

- Ha talado un árbol en el jardín.
- Él taló un árbol de su jardín.

O, elmayı iki parçaya kesti.

Cortó la manzana por la mitad.

O, düğün için sakalını kesti.

Recortó su barba para la boda.

O, eti bir bıçakla kesti.

Él cortó la carne con un cuchillo.

O zarfı açmak için kesti.

- Él abrió el sobre cortándolo.
- Él abrió el sobre.

O bahçede bir ağaç kesti.

Él tumbó un árbol en el jardín.

O, elini bir bıçakla kesti.

Ella se cortó la mano con un cuchillo.

Tom elektrikli bıçakla hindiyi kesti.

Tom cortó el pavo con un cuchillo eléctrico.

Hayır diyerek onu kısa kesti.

Le atajó diciéndole que no.

Temizlikçi kadın muhabbeti yarıda kesti.

La señora de la limpieza interrumpió la conversación.

O bir ağaç dalı kesti.

Él cortó una rama del árbol.

O konuşuyorken onun lafını kesti.

Ella lo interrumpió mientras hablaba.

Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.

Tom taló un árbol en su patio.

Tom dergiden Mary'nin resmini kesti.

Tom recortó la fotografía de Mary de la revista.

Tom bir bıçakla parmağını kesti.

Tomás se cortó el dedo con un cuchillo.

O bir parça et kesti.

Cortó un trozo de carne.

- Gülmeyi kesti.
- Gülmeyi bıraktı.
- Gülmez oldu.

Dejó de reírse.

- Tom ağlamayı durdurdu.
- Tom ağlamayı kesti.

- Tom paró de llorar.
- Tom dejó de llorar.
- Tom ha dejado de llorar.

Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.

En cuanto el niño vio a su madre, dejó de llorar.

Tom elma ağacından bazı dallar kesti.

Tom le cortó algunas ramas al manzano.

Tom paslı bir bıçakla elini kesti.

Tom se cortó la mano con un cuchillo oxidado.

Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

Tom le arrancó el brazo a Mary con una espada.

Tom keskin bir bıçakla kendini kesti.

Tom se cortó con un cuchillo afilado

Tom havuçları dilimlerken kazara elini kesti.

Tom se cortó accidentalmente la mano cuando estaba pelando zanahorias.

Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.

Jack dejó de hablar de repente cuando Mary entró en la habitación.

Tom bu sabah bir bıçakla kendini kesti.

Tom se cortó con un cuchillo en la mañana.

Belediye başkanı dev bir makasla kurdeleyi kesti.

El intendente cortó la cinta con una tijera gigante.

Onu, kardeşinden hediye olarak aldığı bıçakla kesti.

Él lo cortó con el cuchillo que recibió como regalo de su hermano.

O, babamla konuşurken, o onun sözünü kesti.

Ella lo interrumpió mientras hablaba con mi padre.

Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.

Tom le cortó un pedazo de torta a su hermana.

Tom bir cam parçası ile parmağını kesti.

Tom se cortó el dedo con un pedazo de vidrio.

Tom parmağını kesti ve oldukça kötü kanıyor.

Tom se cortó el dedo y está sangrando harto.

- Tom ağacı kesti.
- Tom ağacı keserek devirdi.

Tom taló el árbol.

O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.

Interrumpía al ponente con preguntas continuas.

O, on sekiz yıldır çalıştığı firmadan ilişkisini kesti.

Se desvinculó de la empresa para la que había trabajado durante dieciocho años.

O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

Él le cortó una rama al árbol con su cuchillo.

Yönetim krizden beri tuvalet kağıdını bile geri kesti.

Desde que hay crisis la dirección nos escatima hasta el papel higiénico.

Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

Tom le cortó la pierna a Mary con un machete oxidado.

Tom pastayı Mary'nin ona verdiği yeni bıçakla kesti.

Tom cortó la torta con un cuchillo nuevo que Mary le había regalado.

- O, aniden konuşmayı kesti.
- Bir anda dut yemiş bülbüle döndü.

- De repente dejó de hablar.
- De pronto paró de hablar.

Tom bir şey söylemeye başladı ama Mary onun sözünü kesti.

Tom empezó a decir algo, pero María lo interrumpió.

Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.

Tom abrió la boca para decir algo pero Mary lo interrumpió.

Tom ve onun arkadaşları on bir erkek ve kadının boğazlarını kesti.

Tom y sus compinches degollaron a once hombres y mujeres.

O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi.

- Ella cortó la torta en seis trozos y le dio uno a cada uno de los niños.
- Ella cortó la tarta en seis trozos y dio uno a cada niño.

Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

Al acercarse el día fijado para su ejecución, ella se cortó el pelo y se vistió como para ir de fiesta.