Translation of "Yaktı" in English

0.012 sec.

Examples of using "Yaktı" in a sentence and their english translations:

Elini yaktı.

- He burned his hand.
- She burned her hand.

- Tom purosunu yaktı.
- Tom yaprak sigarasını yaktı.

Tom lit his cigar.

- Tom elbiselerini yaktı.
- Tom onun elbiselerini yaktı.

Tom burned his clothes.

Asit metali yaktı.

The acid burned the metal.

Casus evrakları yaktı.

The spy burned the papers.

Tom sobayı yaktı.

Tom lit the stove.

Tom fırını yaktı.

Tom lit the oven.

Tom ateş yaktı.

Tom lit the fire.

Tom mektubu yaktı.

Tom burned the letter.

O, mumları yaktı.

He lit the candles.

Onlar mumları yaktı.

They lit the candles.

Yangın evimizi yaktı.

The fire burned our house.

Tom farlarını yaktı.

Tom flashed his headlights.

Tom mumlarını yaktı.

Tom lighted his candles.

Ken mumları yaktı.

- Ken lighted the candles.
- Ken lit the candles.

Tom ışıkları yaktı.

- Tom turned on the lights.
- Tom turned the lights on.

Tom kibriti yaktı.

Tom lit the match.

Naziler kitapları yaktı.

The Nazis burned books.

Keki kim yaktı?

Who burned the cake?

Tom elini yaktı.

Tom burned his hand.

Tom mumu yaktı.

Tom lit the candle.

Tom kendini yaktı.

Tom burned himself.

O lambayı yaktı.

He turned on the light.

Onlar kendilerini yaktı.

They burned themselves.

Tom tostunu yaktı.

Tom burned his toast.

Tom lambayı yaktı.

Tom turned on the lamp.

Tom sigarasını yaktı.

Tom lit his cigarette.

Tom mumları yaktı.

Tom lit the candles.

Öğrenciler defterlerini yaktı.

The students burned their textbooks.

Tom karnesini yaktı.

Tom burned his report card.

Doktor yarayı yaktı.

The doctor cauterised the wound.

Tom kolunu yaktı.

Tom scalded his arm.

O parmaklarını yaktı.

He burned his fingers.

Yangın sakinleri yaktı.

The fire burned the resident.

Yangın oturanları yaktı.

The fire burned the residents.

Tom kurabiyeleri yaktı.

Tom burned the cookies.

Tom krepleri yaktı.

Tom burned the pancakes.

Tom bir kibrit yaktı ve sonra onunla mumu yaktı.

Tom lit a match and then lit the candle with it.

Kırmızı biber dilimi yaktı.

The chili burnt my tongue.

Şu mumlar masayı yaktı.

Those candles burned the table.

O, sol elini yaktı.

She burned her left hand.

Cecil bir mum yaktı.

Cecil lit a candle.

Mektubu aldığında okumadan yaktı.

When he got the letter, he burned it without reading it.

John bir kibrit yaktı.

John lit a match.

Onlar odalarında mumlar yaktı.

They lit candles in their room.

Yangın bütün köyü yaktı.

The fire burned down the whole village.

O, bir kibrit yaktı.

He struck a match.

Odasında birkaç mum yaktı.

She lit some candles in her room.

Tom sobada kendini yaktı.

Tom burned himself on the stove.

Tom masa lambasını yaktı.

Tom turned on the table lamp.

Tom bir kibrit yaktı.

Tom lit a match.

Tom bir mum yaktı.

Tom lit a candle.

Tom üç mum yaktı.

Tom lit three candles.

Tom bir maytap yaktı.

Tom lit a firecracker.

Tom bir sigara yaktı.

Tom lit a cigarette.

Tom Mary'nin resmini yaktı.

Tom burned Mary's picture.

Biber onun ağzını yaktı.

Pepper burned his mouth.

Yangın her şeyi yaktı.

The fire burnt everything.

Leyla kendi evini yaktı.

Layla burned her own house.

Leyla bir sigara yaktı.

Layla lit up a cigarette.

O, odasında mumlar yaktı.

He lit candles in his room.

Tom birkaç mum yaktı.

Tom lit some candles.

Tom elini ocakta yaktı.

Tom burned his hand on the stove.

Tom gece lambasını yaktı.

Tom turned the night-light on.

İki milyon dolar parayı yaktı

Burned two million dollars

O sıcak sobada elini yaktı.

He burnt his hand on the hot stove.

Sos çok sıcaktı, dilimi yaktı.

The dip was so hot, it burned my tongue.

O, canımı yaktı ama ağlamadım.

It hurt, but I didn't cry.

Mağara girmeden önce meşale yaktı.

He had lit the torch before he entered the cave.

Tom bir sigara daha yaktı.

Tom lit another cigarette.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

He lit a candle in the dark.

Tom gerçekten Mary'ye abayı yaktı.

Tom really did fall for Mary.

O, Justin Timberlake'e abayı yaktı.

She has a crush on Justin Timberlake.

Tom eski kitaplarının hepsini yaktı.

Tom burned all of his old books.

Tom bir kibritle mumu yaktı.

Tom lit the candle with a match.

Tom sağ sinyal lambasını yaktı.

Tom put on his right blinker.

Tom pastanın üzerindeki mumları yaktı.

Tom lit the candles on the cake.

Oturdu ve bir sigara yaktı.

She sat and lit up a cigarette.

Tom ilk akşam yemeğini yaktı.

Tom burned his first dinner.

Tom kibrit ile mumu yaktı.

Tom lit the candle with the match.

Tom sıcak sobada elini yaktı.

Tom burned his hand on the hot stove.

Tom bir kamp ateşi yaktı.

Tom made a campfire.

Tom sıcak çorbada dilini yaktı.

Tom burned his tongue on the hot soup.

Sami, Leyla'nın bütün eşyalarını yaktı.

Sami burned all of Layla's possessions.

Leyla sigorta parasını çabucak yaktı.

Layla quickly burned through her insurance money.

Tom masanın üzerindeki mumu yaktı.

- Tom lit the candle that was on the table.
- Tom lit the candle on the table.

Sami garajda bir ateş yaktı.

Sami lit a fire in the garage.

- Tom, Mary'den aldığı tüm mektupları yaktı.
- Tom, Mary'den aldığı bütün mektupları yaktı.

- Tom burned all the letters he got from Mary.
- Tom burned all the letters that he got from Mary.

Kızımız bir kibrit ile parmağını yaktı.

Our daughter burned her finger with a match.

Adam bir çakmakla bir sigara yaktı.

The man lit a cigarette with a lighter.

O bir sigara yakarken kendini yaktı.

She burned herself while lighting a cigarette.

O kendini kötü bir şekilde yaktı.

He burned himself badly.

Tom kandili yaktı ve kibriti söndürdü.

Tom lit the candle and then blew out the match.

Tom kendini kötü bir şekilde yaktı.

Tom burned himself badly.

Tom kandili yaktı ve alevine baktı.

Tom lit the candle and then stared at its flame.