Translation of "Kaptan" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kaptan" in a sentence and their english translations:

Kaptan öldü.

The captain is dead.

Tom kaptan.

This is the captain.

Kaptan kimdi?

Who was the captain?

O kaptan yapıldı.

He was made captain.

Bizi kaptan karşıladı.

The captain welcomed us.

Tom kaptan seçildi.

Tom was chosen captain.

Burada kaptan konuşuyor.

This is the captain speaking.

Kaptan tarafından karşılandık.

We were welcomed by the Captain.

Kaptan ne dedi?

What did the captain say?

O, kaptan seçildi.

He was chosen captain.

Tom kaptan olacak.

Tom will be captain.

Kaptan kaç yaşında?

How old is the captain?

Kaptan emri verdi.

The captain gave the order.

Tom kaptan yapıldı.

Tom was made captain.

- John'u kaptan olarak seçtik.
- Biz kaptan olarak John'u seçtik.

We chose John as captain.

Cesur kaptan gemisini kurtardı.

The brave captain saved his ship.

Kaptan adamlara yürümelerini emretti.

The captain commanded the men to march on.

Yolcuların güvenliğinden kaptan sorumludur.

The captain is responsible for the safety of passengers.

Kaptan gemiden ayrılmamızı söyledi.

The captain told us to get off the ship.

Kaptan olarak ilk yolculuğuydu.

It was his first trip as a captain.

Onlar bana kaptan diyorlar.

They call me captain.

Tom kaptan olarak devraldı.

Tom has taken over as skipper.

Onlar Peter'i kaptan olarak seçtiler.

They chose Peter as captain.

Kaptan adamlarının ateş etmesini emretti.

The captain ordered his men to fire.

Aniden, kaptan gemiyi terk etti.

Suddenly, the captain left the ship.

Kaptan bütün gemiyi kontrol eder.

The captain controls the whole ship.

John'u kaptan olması için seçtik.

We chose John to be captain.

Kaptan adamlarının derhal toplanmalarını emretti.

The captain ordered his men to gather at once.

Tom kaptan olmayı hak ediyor.

Tom deserves to be captain.

Kaptan emir verdiğinde, mürettebat uymalıdır.

When the captain commands, the crew must obey.

Bu adaları Kaptan Cook keşfetti.

Captain Cook discovered those islands.

Biz Tom'u kaptan olarak seçtik.

We chose Tom as captain.

Kaptan onları kahvaltıya davet etti.

The captain invited them for breakfast.

Bill kaptan olarak Jim'in yerini aldı.

Bill replaced Jim as captain.

Kaptan on dokuz yaşındayken denize gitti.

The captain went to sea when he was nineteen.

Kaptan, gemi ve mürettebatını kontrol eder.

A captain controls his ship and its crew.

Bu onun kaptan olarak ilk yolculuğuydu.

- This was his first voyage as captain.
- It was his first trip as a captain.

Bir kaptan, gemisinden ve ekibinden yükümlüdür.

A captain is in charge of his ship and its crew.

Sen benim sonsuz sadakatime sahipsin, Kaptan.

You have my undying loyalty, Captain.

- Komutan muavini kim?
- İkinci kaptan kim?

Who's the second in command?

Kaptan bu planı kabul etti mi?

Did the captain approve this plan?

Kaptan gemiyi terk etme emri verdi.

The captain gave the order to abandon the ship.

Kaptan Branciforte, oğlunun geleceğiyle hiç ilgilenmiyordu.

Captain Branciforte didn't care at all for his son's future.

John'u bizim kaptan olması için seçtik.

We chose John to be our captain.

Tom kaptan olarak John'un yerini aldı.

Tom replaced John as captain.

Kaptan kahvaltı için onu davet etti.

The captain invited her for breakfast.

Kaptan bize tehlike olmayacağına dair güvence verdi.

The captain assured us that there would be no danger.

Önce kaptan, onun fahişesi, kadınlar ve çocuklar.

The captain, his whore, women and children first!

Kaptan batan gemiyi terk eden son kişiydi.

The captain was the last person to leave the sinking ship.

- Beni indirir misin?
- Kaptan beni sağda tükür.

Could you drop me off?

Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.

The captain decided to send out a scout.

Her futbol takımı bir kaptan belirlemek zorundadır.

Each football team needs to designate a captain.

"Kim kaptan?" "Tom." "Oh hayır, başımız belada."

"Who is the captain?" "Tom." "Oh no, we're in trouble."

Kaptan Cook konukseverliklerinden dolayı yerlilere teşekkür etti.

Captain Cook thanked the natives for their hospitality.

Onlar onun yokluğunda kaptan hakkında kötü konuştu.

They spoke ill of the captain in his absence.

- Bu geminin yeni bir kaptana ihtiyacı var.
- Bu gemiye yeni bir kaptan şart.
- Bu gemiye yeni bir kaptan lazım.
- Bu gemiye yeni bir kaptan gerekiyor.

This ship needs a new captain.

Kaptan hava brifing almak için meteoroloji ofisine gidecek.

The captain will go to the meteorological office to get a weather briefing.

- Tom'un kaptan rütbesi vardır.
- Tom'un yüzbaşı rütbesi vardır.

Tom has the rank of captain.

- Tom iyi bir kaptan.
- Tom iyi bir yüzbaşı.

Tom is a good captain.

- Tom'u takım kaptanı seçtik.
- Takımımıza Tom'u kaptan seçtik.

We elected Tom captain of our team.

- Onu takım kaptanı yaptık.
- Onu takıma kaptan yaptık.

We made him the captain of the team.

- Bu geminin yeni bir kaptana ihtiyacı var.
- Bu gemiye yeni bir kaptan şart.
- Bu gemiye yeni bir kaptan lazım.

This ship needs a new captain.

Kaptan Draak "buradan Alpha Centauri'ye 4 ayda ulaşabiliriz" diyor.

"From here, we can reach Alpha Centauri in 4 months," says Captain Draak.

- Kaptan olmak için biçilmiş kaftan olduğumu sanmıyorum.
- Kaptanlığın bana göre olduğunu sanmıyorum.

- I don't think I'm cut out to be captain.
- I don't think that I'm cut out to be captain.

- Bu geminin yeni bir kaptana ihtiyacı var.
- Bu gemiye yeni bir kaptan lazım.

This ship needs a new captain.

Bu kafatası ve çizgileri, 17. yüzyılın sonlarında İngiltere'de faaliyet gösteren dünyaca ünlü Kaptan Kidd'e dayanılarak adlandırılmıştır.

This skull and crossbones was named based on the world-famous Captain Kidd who was active in late 17th century Britain.