Translation of "Kağıtları" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kağıtları" in a sentence and their english translations:

Kağıtları derecelendiriyorum.

I'm grading papers.

Öğretmen kağıtları topladı.

The teacher collected the papers.

Kağıtları masadan kaldırdı.

She removed the papers from the desk.

Kağıtları sepete at.

Throw the papers in the basket.

Tom kağıtları imzaladı.

Tom signed the papers.

Kağıtları sepete attım.

I threw the papers in the basket.

Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.

The teacher is busy marking papers.

Oğlum, masamdaki kağıtları karıştırdı.

My son disarranged the papers on my desk.

Bu kağıtları gözden geçir.

Look through these papers.

Kağıtları karma sırası sende.

It's your turn to shuffle.

Kağıtları odanın içine fırlatıyorlar.

They're throwing papers around the room.

Onun kağıtları imzalamasını istedim.

I asked her to sign the papers.

Kağıtları masanın üzerine koydu.

She laid the paper out on the table.

Kağıtları sıraya koymayı denemekten vazgeçti.

He has given up trying to put the papers in order.

Dikkatli ol. O kağıtları atma.

Be careful. Don't throw away those papers.

Tom kağıtları derecelendirirken masasında oturdu.

Tom sat at his desk grading papers.

Kağıtları topla ve onları buraya getir.

Gather the papers and bring them here.

Tom Mary'nin imzalamasını istediği kağıtları imzaladı.

Tom signed the papers that Mary asked him to sign.

Bu kağıtları güvenli bir yerde saklayın.

Keep these papers in a safe place.

Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi.

I was asked to put away all the papers we used at the meeting.

O, kağıtları katladı ve masanın üzerine attı.

He folded the papers and threw them onto the table.

Bütün gün kağıtları dikkatle inceledim ve şimdi çok yorgunum.

I stared at papers all day today and now I'm tired.

Sadece olduğun yerde kal. İmzalaman gereken kağıtları sana getireceğim.

Just stay where you are and I'll bring you the papers you need to sign.

Yani mendiller ya da iskambil kağıtları gibi küçük nesneleri kullanıyorum.

which means I manipulate small objects like handkerchiefs or playing cards.