Translation of "Oğlum" in English

Oğlum!

My son!

Dinle, oğlum!

Listen, my son!

Oğlum nerede?

- Where is my son?
- Where's my son?

Oğlum nasıl?

How's my son doing?

Oğlum var.

- I have a son.
- I've got a son.

Oğlum ölebilirdi.

- My son could've died.
- My son could have died.

Oğlum anaokulunda.

My son is in preschool.

Oğlum gitti.

My son is gone.

Oğlum evleniyor.

My son is getting married.

- Üç oğlum var.
- Benim üç oğlum var.

I have three sons.

Gururlu ol oğlum.

Walk tall, son.

Oğlum yağmurda oynuyor.

My son is playing in the rain.

Nasıl gidiyor oğlum?

How are you, son?

Oğlum roketleri sever.

My son loves rockets.

Oğlum henüz sayamıyor.

My son can't count yet.

Oğlum ekonomi okuyor.

My son is studying economics.

O benim oğlum.

- That's my boy.
- That's my boy!

Oğlum beni dinlemeyecek.

My son won't listen to me.

Bu benim oğlum.

- This is my son.
- It's my son.
- That's my son.

Sakin ol, oğlum.

Calm down, son.

Oğlum Japonya'ya gitti.

My son went to Japan.

Oğlum bugün gitti.

My son left today.

Oğlum odama geldi.

My son came to my room.

Oğlum saati söyleyebilir.

My son can tell time.

Oğlum hamburgerlerden bıktı.

My son is tired of hamburgers.

Bir oğlum var.

I have a son.

Oğlum şimdi lisede.

My son is in high school now.

Oğlum tarafından bakıldım.

I am looked after by my son.

Oğlum işi devralacak.

My son will take over the job.

Oğlum Tatlıya düşkündür.

My son has a sweet tooth.

Senden oğlum olacak.

I'll have your son.

Oğlum beni izlemez.

My son does not follow me.

Oğlum dişlerini fırçalıyor.

My son is brushing his teeth.

Oğlum sekiz yaşında.

My son is eight years old.

O ne, oğlum?

What is that, my son?

Tom benim oğlum.

Tom is my son.

Oğlum İran'a gitti.

My son went to Iran.

Oğlum on yaşında.

My son is ten years old.

Oğlum bir gazeteci.

My son is a journalist.

İyi yaptın, oğlum.

You did well, my son.

Sen de, oğlum.

- You too, my son.
- You, too, my son.

Oğlum çok sıska.

My son is too skinny.

Bir oğlum oldu.

I had a son.

Oğlum üçüncü sınıfta.

My son's in the third grade.

Tom küçük oğlum.

Tom is my younger son.

- Oğlum kızarmış yumurtayı sevmez.
- Oğlum sahanda yumurtayı sevmez.

My son does not like fried egg.

- Tom, benim kuzenimdir.
- Tom kuzenim.
- Tom amca oğlum.
- Tom dayı oğlum.
- Tom hala oğlum.
- Tom teyze oğlum.
- Tom emmi oğlum.
- Tom kuzenim olur.

- Tom is my cousin.
- Tom's my cousin.

- Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- Oğlum şimdiden yüzece sayabiliyor.

My son can already count to one hundred.

- Benim hiç oğlum yok.
- Benim herhangi bir oğlum yok.

I don't have any son.

Oğlum, Lincoln olmak istiyor.

My son wants to be Lincoln.

Oğlum bir öğretmen olacak.

My son is going to be a teacher.

Benim hiç oğlum yok.

- I have no son.
- I don't have any son.

Oğlum sadece bir delikanlı.

My son is only a teenager.

Oğlum kendi davranışından utanıyor.

My son is ashamed of his behavior.

Oğlum, annene geri dön.

Son, go back to your mother.

Oğlum arabalarla oynamayı sever.

My son likes to play with cars.

Ortaokulda bir oğlum var.

I have a son in junior high school.

Oğlum asi bir genç.

My son is a rebellious teenager.

Oğlum çok fazla sıska.

My son is way too skinny.

Oğlum onu asla yapmazdı.

My son would never do that.

Bu çocuk benim oğlum.

This boy is my son.

Oğlum ile birlikte oynarım.

I play with my son.

Oğlum hayal kırıklığına uğrattı.

- I am disappointed in my son.
- I'm disappointed in my son.

Küçük oğlum araba sürebiliyor.

My little son can drive a car.

Oğlum bir saati okuyabilir.

My son can read a clock.

Oğlum, masamdaki kağıtları karıştırdı.

My son disarranged the papers on my desk.

Kaybolan bir oğlum var.

I have a son who disappeared.

Üç yetişkin oğlum var.

I have three grown sons.

Seni oğlum gibi seviyorum.

I love you like a son.

Tom benim oğlum değil.

- Tom is not my son.
- Tom isn't my son.

Oğlum bana yalan söyledi.

My son lied to me.

Gördüğün çocuk benim oğlum.

The boy you see is my son.

Artık benim oğlum değilsin.

You're no longer my son.

Kesinlikle bir oğlum olmayacak.

I will certainly never have a son.

Şimdi, oğlum, zaman değişti.

Now, my boy, times have changed.

Oğlum yüksek okula girdi.

My son entered high school.

Oğlum Noel Baba'ya inanıyor.

- My son still believes in Santa Claus.
- My son believes in Father Christmas.
- My son believes in Santa Claus.

Oğlum bana itaat etmiyor.

My son doesn't obey me.

İki tane oğlum var.

I have two sons.

Oğlum sadece aylaklık ediyor.

My son is just idling.

Oğlum benden daha uzun.

My son is taller than me.