Translation of "Oradaki" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Oradaki" in a sentence and their portuguese translations:

oradaki düzensizliği oradaki hile hurdayı

há irregularidade lá trapacear sucata

Ya oradaki...

Podemos ir...

Oradaki nedir?

O que é aquilo lá?

Oradaki kadına bak.

Olha aquela mulher ali!

Oradaki o nedir?

O que é aquilo ali?

Oradaki durum kritikti.

- A situação lá era crítica.
- A situação lá estava crítica.

Oradaki çocuğu biliyorum.

Conheço o garoto que está ali.

- Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.
- Oradaki mağazaları gerçekten sevmiyorum.

Eu não gosto mesmo das lojas de lá.

Oradaki ev bana aittir.

- Aquela casa é minha.
- Aquela casa pertence-me.

Oradaki halk balıkla geçiniyor.

A população daqui vive de peixe.

Seninle birlikte oradaki kim?

- Quem está aí com você?
- Quem está aí contigo?

Tom oradaki masada oturuyor.

Tom está sentado naquela mesa lá.

Oradaki o araba benim.

Aquele carro lá é meu.

Oradaki işareti aşmıyor musun?

Não estás a passar das marcas?

Oradaki polis karakoluna sor.

Pergunte ali na estação de polícia.

Oradaki şu adam Pedro'dur.

- Aquele homem ali é Pedro.
- Aquele homem lá é o Pedro.

Oradaki şu kadın Ana'dır.

Aquela mulher ali é Ana.

Oradaki binlerce insan tutuklandı.

Milhares de pessoas foram presas.

Oradaki insanların hiçbirini tanımıyorum.

- Não conheço nenhuma daquelas pessoas.
- Não conheço sequer uma daquelas pessoas.

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

E vejo aqui vários rastos de animais.

Ve oradaki herkesi yok etti

e destruiu todos lá

oradaki kadınlara üretimi, ekonomik faaliyetleri,

produção, atividades econômicas para as mulheres de lá,

Oradaki o adamı seviyor musun?

- Você ama aquele homem ali?
- Você ama esse homem aí?

Oradaki mücadele birkaç gün sürdü.

A luta lá durou vários dias.

Oradaki insanlar çok aptal değil.

As pessoas de lá não são tão bobas.

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

Está ver o buraco? É de cobra.

Oradaki masada oturup oturamayacağımızı merak ediyorum.

Será que podemos pôr a mesa ali?

Oradaki yetişkinlerin çoğu çocuklarıyla birlikte yüzüyorlardı.

Muitos dos adultos que estavam lá nadavam com os seus filhos.

Oradaki adam bana kim olduğumu sordu.

Aquele homem lá perguntou-me quem eu era.

Oradaki o televizyon ne kadar, lütfen?

Por favor, quanto custa aquela televisão?

Oradaki o uzun boylu adam Tom'dur.

Aquele homem alto lá é Tom.

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.

Aquele garoto ali será o irmão de Tom.

- Oradaki onu görebiliyor musun?
- Şuradakini görebiliyor musun?

Você consegue ver aquilo ali?

- Orada suyla ne yapıyorsun?
- Oradaki suyla ne yapıyorsun?

O que você está fazendo com a água aí?

Evet, oradaki küçük yarığa sıkıştı. Pekâlâ, bunu bağlayalım. İşte.

Sim, ficou presa naquela fenda. Vamos lá atar isto.

Oradaki görgü tanıkları ise adamın çok korktuğunu, telaşlı olduğunu

Testemunhas oculares estão com muito medo e agitadas.

Oradaki bölüm kapı fakat dikkat edin diğer havarilerin ayakları görünüyor

A seção lá é a porta, mas tenha cuidado, os pés de outros apóstolos são visíveis

Kanuni Sultan Süleyman Macaristan'ı fethettikten sonra oradaki bir kiliseden iki tane dev kandil getirmişti

Depois que Suleiman, o Magnífico conquistou a Hungria, ele trouxe duas lâmpadas de óleo gigantes de uma igreja lá.