Translation of "Oradaki" in German

0.008 sec.

Examples of using "Oradaki" in a sentence and their german translations:

oradaki düzensizliği oradaki hile hurdayı

dort Unregelmäßigkeiten gibt es Schrott

Ya oradaki...

Entweder wir machen uns auf den Weg

Oradaki nedir?

- Was ist dort drüben?
- Was befindet sich dort drüben?
- Was befindet sich dort?

Oradaki sıcak mı?

Ist es heiß dort drüben?

Oradaki kadına bak.

Schau mal — die Frau da vorne!

Oradaki adam kim?

Wer ist der Typ da drüben?

Oradaki masada oturacağım.

Ich setze mich an den Tisch da drüben.

Oradaki herkesi tanıyordum.

Ich kannte jeden dort.

Oradaki durum gergin.

Die Situation dort ist angespannt.

Oradaki buluta bak.

Schau mal auf die Wolke dort drüben.

Oradaki durum kritikti.

Die Lage war dort kritisch.

Oradaki kadın kim?

Wer ist die Frau dort?

Oradaki adamı tanıyorum.

Ich kenne diesen Mann da drüben.

- Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.
- Oradaki mağazaları gerçekten sevmiyorum.

- Mir gefallen die Läden hier nicht so recht.
- Mir wollen die Läden hier nicht so recht gefallen.

Oradaki Fuji Dağı'nı görebiliriz.

Dahinten können wir den Fuji sehen.

Oradaki o köşeden dönün.

An der Ecke abbiegen.

Oradaki spor otomobile bak.

Guck dir den Sportwagen dort drüben an.

Oradaki kameramanın milliyeti nedir?

Welcher Nationalität ist dieser Kameramann da drüben?

Oradaki insanlar çok samimi.

Die Menschen dort sind sehr freundlich.

Oradaki polis kulübesinde sorun.

- Frag an der Polizei-Zelle dort drüben.
- Fragen Sie an der Polizei-Zelle dort drüben.

Oradaki büyük binaya bak.

Sieh dir das große Gebäude dort drüben an.

Oradaki soyunma kabini boş.

Die Umkleidekabine da drüben ist frei.

Oradaki sokak lambası bozuk.

Die Straßenlaterne dort ist kaputt.

Oradaki tek adam bendim.

Ich war der einzige Mann dort.

Beni oradaki arkadaşınla tanıştır.

- Stell mich deinem Freund da hinten vor.
- Stell mich deiner Freundin da hinten vor.
- Stellt mich eurem Freund da hinten vor.
- Stellt mich eurer Freundin da hinten vor.

Oradaki şu adam kim?

Wer ist der Mann da vorne?

Tom oradaki masada oturuyor.

Tom sitzt an dem Tisch dort drüben.

Oradaki o araba benim.

Das Auto dort drüben gehört mir.

Oradaki hastane büyük değil.

Das Krankenhaus, welches es dort gibt, ist nicht riesig.

Oradaki iki kadın kim?

Wer sind die zwei Frauen dort drüben?

Oradaki polis karakoluna sor.

Frag bei der Polizeiwache da drüben.

Oradaki şu adam Pedro'dur.

Der Mann dort drüben ist Pedro.

Oradaki şu kadın Ana'dır.

Diese Frau dort drüben ist Ana.

Oradaki o adam Tom'dur.

Der Mann dort drüben ist Tom.

Sanırım oradaki kızı tanıyorum.

Ich glaube, ich kenne das Mädchen dort.

Oradaki o kadın kim?

Wer ist die Frau dort?

- Dikkat et! Oradaki adam silahlı.
- Dikkatli ol! Oradaki adamın silahı var.

Pass auf! Der Mann da drüben hat ein Gewehr.

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

Man kann hier viele Trampelpfade von Tieren sehen.

Ve oradaki herkesi yok etti

und zerstörte alle dort

oradaki kadınlara üretimi, ekonomik faaliyetleri,

Produktion, wirtschaftliche Aktivitäten für Frauen dort,

Oradaki çocuk sana selam veriyor.

Der junge Mann da drüben verbeugt sich vor dir.

Oradaki o adamı seviyor musun?

- Liebst du den Mann dort?
- Liebst du jenen Mann dort?

Bana oradaki sözlüğü uzat lütfen.

- Reich mir bitte das Wörterbuch.
- Gib mir bitte das Wörterbuch.

Genç adam, oradaki, bizim öğretmenimizdir.

Der junge Mann dort ist unser Lehrer.

Postane oradaki mağazanın sadece karşısında.

Die Post liegt genau gegenüber dem Laden dort vorne.

Oradaki şu insanlar Fransızca konuşuyorlar.

Die Leute dort sprechen Französisch.

Oradaki uzun saçlı kıza bak.

Sieh mal das Mädchen dort mit den langen Haaren.

O kendini oradaki insanlara tanıttı.

Sie stellte sich den dort anwesenden Leuten vor.

Tom neredeyse oradaki herkesi tanıyordu.

Tom kannte fast alle dort.

Onlar sadece oradaki dükkâna gidiyorlar.

Sie gehen gerade zu dem Laden dort drüben.

Oradaki hoş adamı görüyor musun?

Siehst du den süßen Typen da drüben?

Oradaki sevimli kızı görüyor musun?

Siehst du das süße Mädchen da drüben?

Tom oradaki ağacın altında oturuyor.

Tom sitzt unter dem Baum dort drüben.

Tom oradaki o evde yaşıyor.

- Tom lebt in dem Haus dahinten.
- Tom wohnt in dem Haus da drüben.

Oradaki şu adam, Tom mu?

Ist dieser Mann dort drüben Tom?

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

Siehst du das Loch da unten? Ein Schlangenloch.

Oradaki o dükkanda saatimi satın alıyorum.

Ich kaufe die Armbanduhr in dem Geschäft dort.

Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.

- Das Haus da hinten ist das, in dem Tom wohnt.
- Das Haus dort hinten ist das, worin Tom wohnt.

Oradaki o uzun boylu adam Tom'dur.

Der große Mann dort drüben ist Tom.

Bu kitabı istasyonun oradaki kitapçıdan aldım.

Dieses Buch habe ich im Buchladen beim Bahnhof gekauft.

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.

Der Junge dort wird Toms Bruder sein.

Oradaki şu adam bizim yeni öğretmenimiz olabilir.

Der Mann dort drüben könnte unser neuer Lehrer sein.

Oradaki kafeteryada bir fincan kahve içmeye gidelim.

Lass uns in dem Café dort eine Tasse Kaffee trinken!

Oradaki ofisimizde çalışmak için seni Boston'a göndereceğiz.

Wir werden Sie in unser Bostoner Büro versetzen.

Tom oradaki uzun beyaz sakallı şu adam.

Tom ist dieser Mann da drüben mit dem langen weißen Bart.

- Onunla istasyonun oradaki kahvecide karşılaştım.
- Onunla istasyonun oradaki kahvecide buluştum.
- Onunla istasyonun yakınındaki bir kafede tanıştım.

Ich traf sie in einem Café in der Nähe des Bahnhofes.

Oradaki şu çocuk yaklaşık seninle aynı yaşta görünüyor.

- Der Junge dort drüben scheint etwa in eurem Alter zu sein.
- Der Junge dort drüben scheint etwa in deinem Alter zu sein.

Girdiğim her uyuşmazlık ortamında oradaki elektriğin olağanüstü güzelliğini yaşarken

Ich erlebte in diesen Räumen eine besonders schöne Spannung.

Evet, oradaki küçük yarığa sıkıştı. Pekâlâ, bunu bağlayalım. İşte.

Ja, er sitzt in einer kleinen Felsspalte fest. Okay, hier festbinden und los.

Oradaki görgü tanıkları ise adamın çok korktuğunu, telaşlı olduğunu

Augenzeugen dort sind zu ängstlich und pingelig.

- "Oradaki kim?" "Bir arkadaş!"
- "Kim var orada?" "Bir arkadaş!"

„Wer da?“ – „Gut Freund!“

Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil.

Ich spreche von diesem Stift, nicht jenem dort auf dem Schreibtisch.

Oradaki bölüm kapı fakat dikkat edin diğer havarilerin ayakları görünüyor

Der Abschnitt dort ist die Tür, aber seien Sie vorsichtig, die Füße anderer Apostel sind sichtbar.

Gerçekten birine ihtiyaç duyduğumda Tom benim için oradaki tek kişiydi.

Tom war der Einzige, der für mich da war, als ich wirklich jemanden brauchte.

"Schiller'in tüm eserlerinin bana ait baskısı nerede?" "Hemen oradaki rafın üzerinde."

„Wo ist meine Ausgabe der sämtlichen Werke Schillers?“ – „Die steht doch dort drüben im Regal!“

Merhaba. Oradaki arkadaşım utangaçtır ve şirin olduğumu düşünüp düşünmediğinizi bilmek istiyor.

He, du! Mein Freund da drüben ist schüchtern, aber er wüsste tierisch gern, ob du mich süß findest.

Oradaki arkadaşım senin sevimli olduğunu düşünüyor, ama sana söylemek için çok utangaç.

Mein Freund da drüben findet dich ganz süß, aber er ist zu schüchtern, um es dir zu sagen.

Kanuni Sultan Süleyman Macaristan'ı fethettikten sonra oradaki bir kiliseden iki tane dev kandil getirmişti

Nachdem Suleiman der Prächtige Ungarn erobert hatte, brachte er dort zwei riesige Öllampen aus einer Kirche.