Translation of "Kıskanıyordu" in English

O, arkadaşlarını kıskanıyordu.

He was the envy of his friends.

O, karısını kıskanıyordu.

He was jealous of his wife.

Komşusunun servetini kıskanıyordu.

She was jealous of her neighbor's good fortune.

Tom beni kıskanıyordu.

Tom was jealous of me.

Herkes benim başarımı kıskanıyordu.

Everybody was jealous of my success.

Onun yaşam biçimini kıskanıyordu.

He was envious of his way of living.

O, arkadaşının terfisini kıskanıyordu.

He was envious of his friend's promotion.

Mary Kate'in popülerliğini kıskanıyordu.

Mary was jealous of Kate's popularity.

O, kuzeninin başarısını kıskanıyordu.

She was envious of her cousin's success.

Leyla, Sami'nin kızını kıskanıyordu.

Layla was jealous of Sami's daughter.

Tom son derece kıskanıyordu.

Tom got extremely jealous.

Tom, Mary'nin başarısını kıskanıyordu.

Tom was jealous of Mary's success.

O, onun yaşama biçimini kıskanıyordu.

He was envious of her way of living.

Ay bile onun güzelliğini kıskanıyordu.

Even the moon was jealous of her beauty.

Sami, Leyla'nın yaşam tarzını kıskanıyordu.

Sami envied Layla's lifestyle.

Tom her zaman beni kıskanıyordu.

Tom has always been jealous of me.

O başka bir kızla konuştuğunda kıskanıyordu.

She was jealous from him talking to another girl.

Başka bir kızla konuştuğunda onu kıskanıyordu.

She was jealous when he talked to another girl.

Chris çocuğu matematik sınıfından tanıyordu ve çok kıskanıyordu.

Chris recognized the boy from his math class and became very jealous.

- Başka bir kızla konuştuğunda onu kıskanıyordu.
- Başka bir kızla konuştuğunda, o kıskanmıştı.

She was jealous when he talked to another girl.