Translation of "Yaşam" in English

0.019 sec.

Examples of using "Yaşam" in a sentence and their english translations:

Yaşam güzeldir.

- Life is good.
- Life's good.

Yaşam eğlenceli.

Life is fun.

Yaşam tatlıdır.

- Life is sweet.
- Life is enjoyable.

Yaşam kaynağı.

Source of life.

Dünya'daki yaşam kıymetlidir.

life on Earth is precious.

Bizler yaşam enerjisiyiz

We are life force,

Adada yaşam yoktur.

There is no living on the island.

Yaşam sürprizlerle doludur.

Life is full of surprises.

Yaşam maliyeti düştü.

The cost of living has gone down.

Yaşam kusursuz değildir.

Life is not perfect.

Sonsuz yaşam istiyorum!

I want eternal life!

Yaşam fırsatlarla doludur.

Life is full of chances.

Tarih, yaşam öğretmenidir.

History is the teacher of life.

Yaşam çok adaletsizdir.

Life is so unfair.

Yaşam çok acımasız.

Life is too cruel.

Yaşam, ölümün başlangıcıdır.

Life is the beginning of death.

Dostluk yaşam tuzudur.

Friendship is the salt of life.

Su yaşam kaynağıdır.

Water is a source of life.

Yaşam şimdi farklı.

Life is different now.

Yaşam gerçekten zordur.

Life is really hard.

Yaşam tarzları değişiyor.

Lifestyles are changing.

Tom yaşam desteğinde.

Tom is on life support.

Yaşam nasıl öğretiyor?

How's the teaching life?

Yaşam adil değildir.

- Life isn't fair.
- Life's not fair.
- Life is not fair.

Japonya'da yaşam pahalıdır.

Life in Japan is expensive.

Susuz yaşam yoktur.

No water, no life.

Yaşam koşulları zordu.

Living conditions were hard.

Hayat, yaşam içindir.

Life is for living.

Yaşam nasıl başlıyor?

How does life start?

Yaşam kolay değil.

Life is not easy.

Yaşam ondaydı ve o yaşam da insanların ışığıydı.

In him was life, and that life was the light of men.

Pelvisinizdeki yaşam gücünü hissedersiniz.

you feel the life force in your pelvis.

Yaşam becerileri öğreteceğimi biliyordum,

I knew I'd be teaching life skills.

Sizin yaşam destek sisteminiz

It is your life-support system,

Hayati bir yaşam becerisidir.

is a critical life skill.

Göz kamaştırıcı bir yaşam.

the glamorous life.

Yaşam tavsiyeleri aradığınız zaman,

When you're looking for life advice,

Rahat yaşam canım sonuçta

comfortable life dear after all

Yaşam ve ölüm gibi.

and life and death.

Geleneksel bir yaşam sürdürüyorlar

and they maintain a traditional lifestyle.

Bizim yaşam giderlerini azalttık.

We cut our living costs.

Yaşam yolunda dönüş yoktur.

There is no returning on the road of life.

Yiyecek yaşam için gereklidir.

Food is necessary for life.

Bilim yaşam tarzımızı kurar.

Science builds our lifestyle.

Yeni yaşam tarzına alıştı.

He got accustomed to the new way of living.

Yaşam eğlenceli bir şey.

Life's a funny thing.

Güzel bir yaşam dilerim.

Have a nice life.

İyi bir yaşam dilerim.

Have a good life.

Onun yaşam biçimini kıskanıyordu.

He was envious of his way of living.

Yaşam bir rüya olabilir.

Life could be a dream.

Yaşam bazen zor olabilir.

Life can sometimes be difficult.

Yaşam uzun değil geniştir!

Life is not long, it is wide!

Hiçbir yaşam belirtisi yok.

There's no sign of life.

Tom çok yaşam dolu.

Tom is very lively.

Tom yaşam tarzını değiştirmeli.

Tom needs to change his lifestyle.

Ben bir yaşam istiyorum.

I want a life.

Tom yaşam savaşı veriyor.

Tom is fighting for his life.

Yaşam vergi ödeyince başlar.

Life begins when you pay taxes.

Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.

Life does not repeat its gifts.

Gıda yaşam için elzemdir.

Food is essential to life.

Yeryüzünde yaşam pahalı olabilir.

Life on Earth may be expensive.

Yaşam büyük bir ızdırap.

Life is a great misery.

Jüpiter'in uydularında yaşam olabilir.

There may be life on the moons of Jupiter.

- Hayat kısadır.
- Yaşam kısadır.

Life is short.

Bu benim yaşam tutkum.

This is my life's ambition.

O, yaşam tarzını değiştirmeli.

She needs to change her lifestyle.

Sen benim yaşam amacımsın.

- You are my reason for living.
- You're my reason for living.

Yaşam için bu doğrudur.

This is true to life.

Bu Amerikan yaşam tarzıdır.

This is the American way of life.

Bu yaşam tarzına alışkınım.

I am accustoming to this life style.

Yaşam tarzlarından vazgeçmeyi reddettiler.

They refused to give up their way of life.

Yaşam zor, ölüm ucuzdur.

Life is hard, death is cheap.

Tom yaşam desteğinden uzaklaştırıldı.

Tom has been taken off life support.

Yaşam standartları da gelişiyor.

Living standards are also improving.

Sami iyi yaşam sahibiydi.

Sami had a good living.

Bu yaşam tarzını sürdüremem.

I can't lead this lifestyle.

Burada yaşam maliyeti astronomiktir.

The cost of living here is astronomical.

Yaşam çok güç olabiliyor.

- Life can be very hard.
- Life can be very difficult.

Tom hâlâ yaşam desteğinde.

Tom is still on life support.

Sami hızlı yaşam sürüyordu.

Sami was living the fast life.

İşte benim yaşam öyküm.

That's the story of my life.

Bakteri gibi basit, mikroskopik yaşam.

is simple microscopic life, like bacteria.

Yaşam koşullarını arttırma şansı olabilir.

clean drinking water, electricity, and so on.

Ve yaşam sistemine etki ediyor.

and impacts its living systems.

Yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.

for life to settle at the level of simple cells.

Bir düşünce ve yaşam felsefesidir.

that emphasizes the agency of human beings.

Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.

Much of the life here is active at night.

Açık okyanustaki yaşam fırtınasına katılıyorlar.

In the open ocean, they join a blizzard of life.

Su ve bildiğimiz yaşam için

It insulates and regulates temperatures

Bunların hepsi bağımsız yaşam destekleri

Each of those is an independent life-support system,

Yaşam ortamlarımız birbirinden çok farklı

our living environments are very different from each other

Yüksek yaşam standardını nasıl başardı?

compared to its oil-rich neighbors?

Yaşam standartları daha yüksek olmalı.

Living standards should be higher.

Yaşam biçimini neden koşullara uydurmuyorsun?

Why don't you adapt your way of life to circumstances?