Translation of "Kızını" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kızını" in a sentence and their english translations:

Kızını seviyorum.

I love your daughter.

Kızını getir.

Bring your daughter.

- Onun kızını severim.
- Onun kızını seviyorum.

- I love your daughter.
- I love her daughter.
- I love his daughter.

Anne kızını uyandırıyor.

The mother is waking up her daughter.

Tom kızını özlüyor.

Tom misses his daughter.

Mary kızını dövüyor.

Mary is beating her daughter.

Julia kızını öper.

Julia kisses her daughter.

Onun kızını seviyorum.

I love her daughter.

Kızını alnından öptü.

He kissed his daughter on the forehead.

O, kızını arıyordu.

He was looking for his daughter.

Kızını bana tanıttı.

He introduced his daughter to me.

Annesi kızını uyandırıyor.

The mother wakes up her daughter.

Kızını seviyor musun?

Do you love your daughter?

Tom'un kızını seviyorum.

I love Tom's daughter.

Sami kızını seviyordu.

Sami loved his daughter.

Sami kızını zehirledi.

Sami poisoned his daughter.

Tom kızını arıyor.

Tom is looking for his daughter.

Kızını bana ver.

Give me your daughter.

Anne üniversitedeki kızını özledi.

The mother missed her daughter who was away at college.

Hiç kızını azarladın mı?

Have you ever scolded your daughter?

Neden kızını Almanya'ya gönderdin?

Why did you send your daughter to Germany?

Tom kızını öpücüklere boğdu.

Tom smothered his daughter with kisses.

O, kızını evden kovdu.

She kicked her daughter out of the house.

O, telefonla kızını aradı.

She called her daughter on the phone.

Mary kızını dövmeye başladı.

Mary began to beat her daughter.

Tom kızını okula götürdü.

Tom took his daughter to school.

Sami kendi kızını vurdu.

Sami shot his daughter.

Leyla, kızını okula götürdü.

Layla took her daughter to school.

Leyla, kızını okula bıraktı.

Layla dropped her daughter at school.

Leyla, Sami'nin kızını kıskanıyordu.

Layla was jealous of Sami's daughter.

Leyla, kızını korumak niyetindeydi.

Layla was intent on protecting her daughter.

Leyla kızını alışverişe götürdü.

Layla took her daughter shopping.

Tom kızını gözden kaybetti.

Tom lost sight of his daughter.

Tom kızını işe getirdi.

Tom brought his daughter to work.

Sami kendi kızını öldürecekti.

Sami was going to kill his daughter.

Sami kendi kızını öldürdü.

Sami killed his own daughter.

Sami, Leyla'nın kızını kaçırdı.

Sami kidnapped Layla's daughter.

- Tom kızını günlük bakımda aldı.
- Tom günlük bakımda kızını aldı.

- Tom picked up his daughter at day care.
- Tom picked his daughter up at day care.

- Kötü huylu adam kızını ısırdı.
- Kötü huylu bir adam kızını tersledi.

The bad-tempered man snapped at his daughter.

Yurtdışına çıkınca kızını yanında götürdü.

He took his daughter with him whenever he went abroad.

Kızını zengin bir adamla evlendirdi.

He married his daughter to a rich man.

Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.

She wants to marry her daughter to a doctor.

Kızını görmek için çok sabırsızdı.

- He was impatient to see his daughter.
- He was very impatient to see his daughter.

Geçen hafta Tom'un kızını gördüm.

I saw Tom's daughter last week.

O, kızını görmeme izin verdi.

She allowed me to see her daughter.

Tom kızını alnından kibarca öptü.

Tom gently kissed his daughter on the forehead.

Tom kızını çok iyi korur.

Tom is very protective of his daughter.

Tom kızını halası Mary'ye gönderdi.

Tom sent his daughter to her aunt Mary.

Bay Cameron kızını barda unuttu.

Mr. Cameron forgot his daughter at the pub.

Sami asla kızını yalnız bırakmaz.

Sami would never leave his daughter alone.

Sami kendi kızını zehirlemeye çalıştı.

Sami tried to poison his own daughter.

Sami gizlice kızını öldürmeye çalışıyordu.

Sami was secretly trying to kill his daugther.

Sami kendi kızını öldürmeye çalıştı.

Sami tried to kill his own daughter.

Bassam, kızını öldüren askeri bile affetti.

Bassam even forgave the soldier who killed his daughter.

O, kızını Tom'la evlenmemeye ikna etti.

- He argued his daughter out of marrying Tom.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
- He convinced his daughter not to marry Tom.
- He talked his daughter out of marrying Tom.

O, kızını seviyor ama eşi sevmiyor.

He loves his daughter, but his wife doesn't.

Tom eğildi ve kızını alnından öptü.

Tom leaned down and kissed his daughter on the forehead.

Yalan söylediği için Mary kızını cezalandırdı.

Mary punished her daughter for lying.

Mary, Tom'un kızını ziyaret etmesini reddetti.

Mary denied Tom to visit his daughter.

Tom, Mary ve kızını eve götürdü.

Tom took Mary and her daughter home.

Mary kederli bir şekilde kızını gömdü.

Mary sorrowfully buried her daughter.

Tom, Mary'nin kızını bulmasına yardımcı oldu.

Tom helped Mary find her daughter.

Sami, Leyla'nın kızını kanadı altına aldı.

Sami took Layla's daughter under his wing.

Anne, sarhoş olduğu için kızını dövdü.

The mother beat her daughter, because she was drunk.

Kızını, onunla birlikte partiye gitmeye ikna etti.

He persuaded his daughter into going to the party with him.

Eve çok geç geldiği için kızını azarladı.

She scolded her daughter for coming home too late.

O, kızını Tom'la evlenmemesi için ikna etti.

He convinced his daughter not to marry Tom.

O, tedavi görmesi için kızını Avusturya'ya götürdü.

He took his daughter to Austria to receive treatment.

Mary onu rahatlatmak için kızını kollarına aldı.

Mary took her daughter in her arms to comfort her.

- Armut dibine düşer.
- Anasına bak, kızını al.

Like father, like son.

O, kızını baygın halde kaldırımda yatarken gördü.

She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.

Mary Tom'un kızını görmesine izin vermeyi reddetti.

Mary refused to allow Tom to see his daughter.

Tom kızını akşam yemeği yedirmeden yatağa gönderdi.

Tom sent his daughter to bed without dinner.

"Kralın kızını kazanmalıyım!" diye bağırdı ikisi de.

"I shall win the king's daughter!" they both cried.

O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.

He convinced his daughter to not marry Tom.

Dan Linda'yı ve onun kızını eve götürdü.

Dan took Linda and her daughter home.

Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.

- The police promised Tom that they would look for his daughter.
- The police promised Tom they would look for his daughter.

Tom, polisin kızını kimin öldürdüğünü bulmasını umuyor.

Tom hopes that the police find out who killed his daughter.

Sami kendi kızını öldürme girişiminde bulunmakla suçlandı.

Sami was charged of attempted murder of his own daughter.

Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?

Would you want your daughter to marry a guy like me?

Sami kendini kurtarmak için kendi kızını öldürmek istedi.

Sami wanted to kill his own daughter to save himself.

Bizde para üşümesin diye kızını yakacak insanlar da var

We also have people who will burn her daughter so that the money does not get cold.

Kızını kardeşim gibi seviyorum ve onun üzülmesini engellemeye çalışacağım.

That girl is like a sister to me and I'll do anything I can to keep her from being sad.

Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.

In the Torah, Lot offers his virgin daughters to be gang raped.

- Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- Kız çocuğunu görmek için sabırsızdı.

He was impatient to see his daughter.

Eğer onun için bir sakıncası yoksa, bugün onun kızını okuldan alabilirim.

If she doesn't mind, I can pick up her daughter from school today.

Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.

Her one wish was to return and see her only daughter one last time.

Tom'un göz yaşları yüzünden akmaya başladı, bebek kızını ilk kez gördüğü zaman.

Tears of joy streamed down Tom's face when he saw his baby daughter for the first time.

O küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra öldü.

She kissed her little daughter on the forehead, blessed her, and shortly after died.

Milica, teklifi kabul etti ve anlaşmayı resmileştirmek için kızını Bayazid ile evlendirmeyi kabul etti.

Milica accepted, giving her daughter’s hand in marriage to Bayezid, to officialise the treaty.