Translation of "Kızını" in German

0.008 sec.

Examples of using "Kızını" in a sentence and their german translations:

Kızını seviyorum.

- Ich liebe deine Tochter.
- Ich liebe Ihre Tochter.

Kızını hatırlıyorum.

Ich erinnere mich an deine Tochter.

- Onun kızını severim.
- Onun kızını seviyorum.

Ich liebe seine Tochter.

Mary kızını dövüyor.

Maria schlägt ihre Tochter.

Julia kızını öper.

Julia küsst ihre Tochter.

Onun kızını seviyorum.

Ich liebe ihre Tochter.

Kızını alnından öptü.

Er küsste seine Tochter auf die Stirn.

Kızını bana tanıttı.

Er stellte mir seine Tochter vor.

Anasına bak, kızını al.

Wie die Alten sungen, so zwitschern auch die Jungen.

Mary kızını dövmeye başladı.

Maria fing an, ihre Tochter zu schlagen.

Tom kızını okula götürdü.

Tom brachte seine Tochter zur Schule.

Tom kızını işe getirdi.

Tom brachte seine Tochter zur Arbeit.

Kızını zengin bir adamla evlendirdi.

Er verheiratete seine Tochter mit einem reichen Mann.

Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.

Sie möchte ihre Tochter mit einem Arzt verheiraten.

Tom kızını çok iyi korur.

Tom behütet seine Tochter, wo es nur geht.

Bassam, kızını öldüren askeri bile affetti.

Bassam vergab sogar dem Soldaten, der seine Tochter tötete.

O, kızını seviyor ama eşi sevmiyor.

Er liebt seine Tochter, seine Frau aber liebt sie nicht.

Yalan söylediği için Mary kızını cezalandırdı.

Mary bestrafte ihre Tochter, weil sie gelogen hatte.

Tom, Mary ve kızını eve götürdü.

Tom brachte Mary und ihre Tochter nach Hause.

Eve çok geç geldiği için kızını azarladı.

Sie schimpfte ihre Tochter aus, weil diese zu spät nach Hause gekommen war.

- Armut dibine düşer.
- Anasına bak, kızını al.

Wie die Alten sungen, so zwitschern auch die Jungen.

Tom kızını akşam yemeği yedirmeden yatağa gönderdi.

Tom schickte seine Tochter ohne Abendbrot ins Bett.

"Kralın kızını kazanmalıyım!" diye bağırdı ikisi de.

„Ich werde die Königstochter freien!“ riefen sie beide aus.

Dan Linda'yı ve onun kızını eve götürdü.

Dan brachte Linda und ihre Tochter nach Hause.

Eğer onun için bir sakıncası yoksa, bugün onun kızını okuldan alabilirim.

Wenn es ihr nichts ausmacht, kann ich ihre Tochter heute von der Schule abholen.

O küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra öldü.

Sie küsste ihr kleines Töchterlein auf die Stirn, segnete es und starb dann bald darauf.

- Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.
- Baş nereye giderse, ayak oraya gider.

Wie der Vater, so der Sohn.