Translation of "Inkar" in English

- Boşuna inkar etme.
- Boşuna inkar etmeyin.

Don't bother to deny it.

- Ağladıklarını inkar ediyorlar.
- Bağırdıklarını inkar ediyorlar.

- They deny that they cried.
- They deny they cried.

Onu inkar etmeyin.

Don't deny it.

Bunu inkar edemem.

I can't deny it.

Onu inkar edemezsin.

You can't deny that.

Onu inkar edemem.

I can't deny that.

Bunu inkar etmeyeceğim.

I won't deny that.

Onu inkar edemedim.

I couldn't deny it.

O inkar edilemez.

That's undeniable.

Gerçek inkar edilemez.

The truth is undeniable.

Onu inkar etmiyorum.

I don't deny it.

Onu inkar etmeyeceğim.

I won't deny it.

Açığı inkar etme.

Don't deny the obvious.

Onu inkar ettim.

I denied that.

Bunu yaptığını inkar ediyor.

He denies having done it.

Onu yaptığını inkar etti.

He denied having done it.

Suça katıldığını inkar etti.

He denied having taken part in the crime.

O gerçek inkar edilemez.

- The fact cannot be denied.
- That fact can't be denied.

Komploya katıldığını inkar etti.

She denied having taken part in the scheme.

Tom suçlamaları inkar etti.

Tom denied the accusations.

Kimse onu inkar edemez.

Nobody can deny that.

Bunu inkar mı ediyorsun?

Do you deny that?

Her şeyi inkar ediyorum.

I deny everything.

Bunu inkar etmeye çalışma.

Don't try to deny it.

Tom onu inkar edemez.

- Tom can't deny this.
- Tom can't deny that.

Tom bunu inkar etmedi.

Tom didn't deny it.

Neden onu inkar ediyorsun?

Why are you denying it?

Bunu hemen inkar etti.

He denied it immediately.

Tom haksızlığı inkar ediyor.

Tom denies wrongdoing.

Artık olanları inkar edemeyeceksiniz.

Now you won't be able to deny what happened.

Her şeyi inkar ettim.

I denied everything.

Bu gerçeği inkar edemiyoruz.

- We can't deny this fact.
- We can't dispute this fact.

Bunu yaptığımı inkar etmiyorum.

I don't deny doing that.

Tom ağladığını inkar etmiyor.

Tom doesn't deny crying.

Sami hepsini inkar etti.

Sami denied it all.

Tom güldüğünü inkar etti.

- Tom denied that he laughed.
- Tom denied he laughed.

Her şeyi inkar ediyor.

- He denies everything.
- She denies everything.

Çocuk bisikleti çaldığını inkar etti.

The boy denied having stolen the bicycle.

Mary parayı çaldığını inkar etti.

Mary denied having stolen the money.

Tom parayı çaldığını inkar etti.

Tom denied having stolen the money.

Bu inkar edemeyeceğin bir gerçektir.

It's a fact you can't deny.

Adam arabayı çaldığını inkar etti.

The man denied having stolen the car.

Hiç kimse gerçeği inkar edemez.

- No one can deny the fact.
- Nobody can refute that fact.

Bir şey çaldığını inkar etti.

She denied that she had stolen anything.

O, hırsız olduğunu inkar etti.

He denied that he was the thief.

O, öyle söylediğini inkar ediyor.

He denies having said so.

Onun zeki olduğu inkar edilemez.

There is no denying that he is clever.

O, orada olduğunu inkar etti.

She denied having been there.

Onun dürüst olduğunu inkar edemeyiz.

We can't deny the fact that he's honest.

O, olaya karıştığını inkar etti.

He denied having been involved in the affair.

Tom'un sevimli olduğunu inkar edemezsin.

- You can't deny that Tom is charming.
- You can't deny Tom is charming.

Hiç kimse onu inkar etmiyor.

No one's denying that.

Tom orada olduğunu inkar etti.

Tom denied having been there.

Tom bir şey inkar etmedi.

- Tom denied nothing.
- Tom didn't deny anything.

Bir hata yaptığımı inkar etmiyorum.

I don't deny I made a mistake.

Sigaranın zararlı etkileri inkar edilemez.

There's no denying the harmful effects of smoking.

Tom hırsız olduğunu inkar etti.

- Tom denied that he was the thief.
- Tom denied he was the thief.

Tom camı kırdığını inkar ediyor.

- Tom denies that he broke the window.
- Tom denies he broke the window.

O inkar edilemez biçimde güzel.

She is undeniably pretty.

Adam parayı aldığını inkar etti.

- The man denied that he took the money.
- The man denied he took the money.

O, onu yaptığını inkar ediyor.

He denies that he did that.

Tom bunu inkar mı ediyor?

Does Tom deny that?

Bunu inkar etmeye bile çalışma .

Don't even try to deny it.

Tom her şeyi inkar etti.

Tom has denied everything.

Tom çocuklarını dövdüğünü inkar etti.

Tom denied having beaten his children.

Tom karısını dövdüğünü inkar etti.

Tom denied having beaten his wife.

Binalar yerçekimi kanununu inkar edemez.

Buildings cannot deny the law of gravity.

O, onunla buluştuğunu inkar etti.

She denied having met him.

Tom, Mary'yi öldürdüğünü inkar etmedi.

Tom didn't deny that he killed Mary.

Tom onu yaptığını inkar etmedi.

- Tom didn't deny that he did that.
- Tom didn't deny he did that.

Tom bunu yaptığını inkar etmez.

Tom doesn't deny doing that.

Tom bunu yaptığını inkar ediyor.

- Tom denies that he did that.
- Tom denies he did that.

Tom bunu yaptığını inkar etti.

- Tom denied that he did that.
- Tom denied he did that.

Tom, Mary'yi tanıdığını inkar etti.

- Tom denied that he knew Mary.
- Tom denied he knew Mary.

Sami her şeyi inkar etti.

Sami denied everything.

Tom, Mary'yi öldürdüğünü inkar etti.

- Tom denied that he killed Mary.
- Tom denied he killed Mary.

Tom hile yaptığını inkar etti.

- Tom has denied he cheated.
- Tom has denied that he cheated.

Tom hiçbir şeyi inkar etmedi.

Tom didn't deny anything.

- İnkar edilmez bir şey varsa mahkum suçludur.
- Mahkumun suçlu olduğu konusunda inkar yok.

There is no denying that the prisoner is guilty.

Onu inkar etmeye çalışmanın faydası yok.

It is no use your trying to deny it.

Ateşin yandığı gerçeğini kimse inkar edemez.

No one can deny the fact that fire burns.

Onların buraya geldiği gerçeği inkar edilemez.

The fact that they came here is undeniable.

Geçen hafta onunla tanıştığını inkar etti.

He denied having met her last week.

Böyle bir şey söylediğini inkar etti.

He denied having said such a thing.

Onun dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

- We cannot gainsay that he is honest.
- We can't deny the fact that he's honest.

Tom'un söylediğinin doğru olduğunu inkar edemezsin.

You can't deny that what Tom is saying is true.