Translation of "Inanmayacaksın" in English

0.004 sec.

Examples of using "Inanmayacaksın" in a sentence and their english translations:

- Buna inanmayacaksın.
- İnanmayacaksın.
- İnanmayacaksınız.

You won't believe it.

- Bulduğuma inanmayacaksın.
- Ne bulduğuma inanmayacaksın.
- Bulduğum şeye inanmayacaksın.

You won't believe what I found.

Buna inanmayacaksın.

You're not going to believe this.

Bana inanmayacaksın.

- You won't believe me.
- You're not going to believe me.

Duyduğuma inanmayacaksın.

You won't believe what I heard.

Fiyata inanmayacaksın.

You won't believe the price.

- Buna asla inanmayacaksın.
- Buna hiç inanmayacaksın.

- You're never going to believe this.
- You are never going to believe this.

Tom'un yaptığına inanmayacaksın.

You won't believe what Tom just did.

Ne olduğuna inanmayacaksın!

You won't believe what just happened!

Sen buna inanmayacaksın.

You're not going to believe it.

Buradan, manzaraya inanmayacaksın.

You won't believe the view from here.

Sahip olduğuma inanmayacaksın.

You won't believe what I've got.

Belki bana inanmayacaksın.

Maybe you won't believe me.

Ne olduğuna inanmayacaksın.

You won't believe what happened.

Hey, buna inanmayacaksın.

Hey, you're not going to believe this.

Az önce gördüğüme inanmayacaksın.

- You won't believe what I just saw.
- You won't believe what I just saw!

Bugün başıma gelenlere inanmayacaksın.

You won't believe what happened to me today.

Ne bulduğuma asla inanmayacaksın.

You'll never believe what I found.

Tom'a ne olduğuna inanmayacaksın.

- You're not going to believe what happened to Tom.
- You aren't going to believe what happened to Tom.

Ne olduğuna asla inanmayacaksın!

You'll never believe what happened!

Bugün ne olduğuna inanmayacaksın.

You're not going to believe what happened today.

Sen buna asla inanmayacaksın.

You'll never believe it.

Tom'un bana söylediğine inanmayacaksın.

- You won't believe what Tom told me!
- You won't believe what Tom told me.

Bugün bulduğum şeye inanmayacaksın.

You won't believe what I found today.

Az önce kimi gördüğüme inanmayacaksın.

You won't believe who I just saw.

Benim yanımda kimin oturduğuna inanmayacaksın.

You won't believe who sat down next to me.

Tom'un nasıl popüler olduğuna inanmayacaksın.

You won't believe how popular Tom has become.

Bugüne kadar kimlerin geldiğine inanmayacaksın.

You won't believe who came by today.

Onun bana ne söylediğine inanmayacaksın!

You won't believe what she told me!

Bugün ne olduğuna asla inanmayacaksın.

You're never going to believe what happened today.

Çamaşır makinesinde ne bulduğuma inanmayacaksın.

You won't believe what I have found in the washing machine.

Tom'un bana az önce söylediğine inanmayacaksın.

You won't believe what Tom just said to me.

- Neden bana inanmıyorsun?
- Neden bana inanmayacaksın?

Why won't you believe me?

Bu öğleden sonra ne olduğuna inanmayacaksın.

You won't believe what happened this afternoon.

Tom ve Mary'nin balayları için nereye gittiklerine inanmayacaksın.

You won't believe where Tom and Mary went for their honeymoon.

Tom'un bana eski arabam için ne kadar para verdiğine inanmayacaksın.

You won't believe how much money Tom gave me for my old car.

- Bugün beni kimin aradığına inanmayacaksın.
- Bugün beni kimin aradığına inanmayacaksınız.

You won't believe who called me today.