Translation of "şeye" in English

Bunun bir şeye

What does this have to do

Hiçbir şeye dokunma.

Don't touch anything.

Hiçbir şeye dokunmadık.

We haven't touched anything.

Bir şeye dokunmadım.

I haven't touched anything.

Hiçbir şeye dokunmuyordum.

I wasn't going to touch anything.

İstediğin şeye sahibim.

I've got what you want.

Hiçbir şeye dokunulmamalı.

Nothing should be touched.

Bir şeye sahibiz.

We've got something.

Bir şeye vurduk.

We've hit something.

Hiçbir şeye dokunulmamış.

Nothing's been touched.

Bu şeye bak.

Look at this stuff.

Bir şeye dokunmayacağım.

I won't touch a thing.

Hiçbir şeye dokunmamalıydım.

I shouldn't have touched anything.

Her şeye sahipsiniz.

You have everything.

Her şeye bakıyoruz.

We're just being consistent.

Her şeye alışıyoruz.

We're getting used to everything.

- Bir şeye inanmalısınız.
- Sen bir şeye inanmak zorundasın.

You have to believe in something.

- Yaptığın şeye ilgi göster.
- Yaptığın şeye özen göster.

Pay attention to what you're doing.

- Yaptığın şeye özen göster.
- Yaptığın şeye itina et.

Pay attention to what you're doing.

- Söylediğim her şeye inanır.
- Söylediğim her şeye inanıyor.

He believes everything I say.

- Sami her şeye inandı.
- Sami her şeye inanıyordu.

Sami believed everything.

- Sami hiçbir şeye inanmıyor.
- Sami hiçbir şeye inanmaz.

Sami believes in nothing.

Yaptığın şeye konsantre ol, sınıf arkadaşlarının yaptığı şeye değil.

Concentrate on what you're doing, not on what your classmates are doing.

Her şeye inanmak zayıflıktır ve hiçbir şeye inanmamak aptallıktır.

Believing everything is weakness, and believing nothing is foolishness.

İstediğin şeye ulaşmak konusunda

When you see a plan laid out in front of you

Bir şeye işaret ederdi.

and something I didn't see the point of.

Bir şeye benzetecek olursam,

To put it metaphorically,

Onu söylediğim şeye inandıramadım.

I could never make him believe what I said.

Duyduğunuz her şeye inanmayın.

- Don't believe everything you hear.
- Don't believe everything that you hear.

O, bir şeye yarar.

He is good for something.

Hiçbir şeye ihtiyacım yok.

I don't need anything.

Yeşiller her şeye karşıdır.

The Greens are against everything.

Ben bir şeye dokunmadım.

I didn't touch anything.

Her şeye hazır olalım.

Let's be ready for anything.

Tom istediği şeye sahip.

Tom got what he wanted.

Bir şeye bakmanı istiyorum.

I want you to look at something.

İstediğin bir şeye sahibim.

I have something you want.

Hiçbir şeye söz veremeyiz.

We can't promise anything.

Bir şeye çarptık mı?

Did we hit something?

Bir şeye dokundun mu?

- Did you touch something?
- Did you touch anything?

Tom bir şeye takıldı.

Tom tripped over something.

Bu şeye inanabiliyor musun?

Can you believe this stuff?

İstediğim her şeye sahibim.

I've got everything I want.

Tom hiçbir şeye dokunmadı.

Tom didn't touch anything.

Her şeye sahip olamazsın.

You can't have everything.

Tom elindeki şeye baktı.

Tom looked down at what was in his hand.

Sevgi her şeye cevaptır.

Love is the answer to everything.

Şimdi başladığın şeye bak.

Now look what you've started.

Bir şeye dokunmaya korkuyorum.

I'm afraid to touch anything.

Her şeye özen gösterilir.

Everything's taken care of.

Tom bir şeye bağlıydı.

Tom has been up to something.

İstediğin her şeye sahibim.

I've got everything that you want.

Bu şeye ne denilir?

- What is this thing called?
- What is this object called?

İhtiyacım olan şeye sahibim.

- I've got what I need.
- I have what I need.

Tom'un aradığı şeye sahibim.

I've got what Tom is looking for.

Henüz bir şeye başlamadım.

I haven't started anything yet.

Onlar bir şeye inanmalılar.

They must believe in something.

"Neye bakıyorsun?" "Hiçbir şeye."

"What are you looking at?" "Nothing."

Bir şeye inanman gerekiyor.

You need to believe in something.

İstediğimiz her şeye sahibiz.

We have everything we want.

İhtiyacın olan şeye sahipsin.

You have what you need.

Birkaç şeye ihtiyacım olacak.

I'll need a few things.

Ben her şeye açığım.

I'm open to anything.

İhtiyacın olan şeye sahibim.

I have what you need.

O her şeye meraklıdır.

He is curious about everything.

Tom bir şeye bakıyor.

Tom is staring at something.

Bitiremeyeceğin bir şeye başlama.

Don't start something you can't finish.

Okuduğun her şeye inanma.

Don't believe everything you read.

O şeye ne denir?

What's that thing called?

Bir şeye ihtiyacımız yok.

We don't need anything.

Ben birçok şeye pişmanım.

I regret a lot of things.

Hiçbir şeye karar verilmedi.

Nothing has been decided.

Her şeye burnunu sokma.

Stop being so nosy.

O şeye ihtiyacımız yok.

We don't need that stuff.

Sen hiçbir şeye karışmıyorsun.

You're not interrupting anything.

Her şeye ihtiyacımız olacak.

We'll need everything.

Onlar her şeye inanacaklar.

They'll believe anything.

Burada hiçbir şeye dokunma.

Don't touch anything here.

Hey, hiçbir şeye dokunma!

Hey, don't touch anything!

Çok şeye sahip değiliz.

We don't have much.

Senin olmayan şeye dokunma.

Don't touch what isn't yours.

Sakın hiçbir şeye dokunma.

Don't you dare touch anything.

Artık hiçbir şeye güvenmiyorum.

I don't trust anything anymore.

Herhangi bir şeye dokunmadılar.

They didn't touch anything.

Sormadan bir şeye dokunmayın.

- Don't touch anything without asking.
- Don't touch anything without asking first.

İnsanların düşündüğü şeye şaşırırdın.

You'd be surprised what people think.

Yarın ilk şeye başlayacağız.

We'll start first thing tomorrow.

Hepimiz bir şeye inanırız.

We all believe in something.

Tom her şeye inanır.

Tom will believe anything.

Burada aradığın şeye sahibim.

I have what you're looking for right here.

Söylediğim her şeye inanır.

He believes everything I say.

Yaptığın şeye dikkatini vermelisin.

You must concentrate your attention on what you are doing.

Bitiremiyeceğin bir şeye başlama.

Don't start anything you can't finish.

Söylediğin her şeye inanırdım.

I used to believe everything you said.

Hey, yapacağım şeye bak.

Hey, look what I'm going to do.

Duyduğunuz her şeye inanmayabilirsiniz.

You can't believe everything you hear.

Söylediğin hiçbir şeye inanmıyorum.

I don't believe anything you say.