Translation of "Ilişkiler" in English

0.005 sec.

Examples of using "Ilişkiler" in a sentence and their english translations:

İlişkiler çirkinleşiyor.

Things are getting ugly.

İlişkiler iyi olacak.

Things will be fine.

İlişkiler zor iştir.

Relationships are hard work.

İlişkiler uzlaşma gerektirir.

Relationships involve compromise.

Başkalarıyla ilişkiler kurup sürdürüyoruz.

We build and maintain relationships with others.

Onunla iyi ilişkiler içindeyim.

I'm on good terms with him.

Onunla yakın ilişkiler içindeyim.

I was on close terms with him.

İlişkiler daha kötü oluyorlar.

Things are getting worse.

Sosyal ilişkiler iletişimi etkiler.

Social relationships influence conversations.

İlişkiler inanılmaz derecede karmaşıktır.

Relationships are incredibly complicated.

İlişkiler son derece önemli.

Relationships are extremely important.

Çok uzun süren ilişkiler?

Relationships that go on way too long?

Onunla dostça ilişkiler içindedir.

He is on friendly terms with her.

Evlilik ve ilişkiler köleliktir.

Marriage and relationships are slavery.

Tom halkla ilişkiler görevlisi.

Tom is a public relations officer.

İlişkiler kurmayı vaat edecek misiniz?

Will you commit to build relationships?

Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.

Relations between us seem to be on the ebb.

Dostça ilişkiler başarı için gereklidir.

Neighbourly relations are necessary for success.

İlişkiler hakkında şarkılar yazmayı severim.

I like writing songs about relationships.

"Tehlikeli ilişkiler"'i okudun mu?

Have you read the "Liaisons Dangereuses"?

1979'da resmî ilişkiler kurdular.

They established official relations in 1979.

Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?

How are relations between the two of them going?

Yunanistan ve Almanya arasındaki ilişkiler gergin.

Relations between Greece and Germany are tense.

Japonya, Birleşik Devletlerle dostça ilişkiler sürdürüyor.

Japan maintains friendly relations with the United States.

Bu beş kişi arasındaki ilişkiler karmaşıktır.

The relationships among those five people are complicated.

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.

He knows a lot about foreign affairs.

Kissinger dış ilişkiler konusunda bir uzmandı.

Kissinger was an expert on foreign relations.

Daha sonra, bazı ilişkiler kurmaya hazır olmalısınız.

Next, you have to get prepared to build some relationships.

O ülkedeki yeni hükümetle dostça ilişkiler kurduk.

We have established friendly relations with the new government of that country.

Hâlâ ilişkiler hakkında öğrenecek çok şeyin var.

You still have a lot to learn about relationships.

Tom sınıf arkadaşları ile iyi ilişkiler içindedir.

Tom is on good terms with his classmates.

Gelgitli, uzatmalı ilişkiler duygusal açıdan bezdirici olabilir.

On-again, off-again relationships can be emotionally draining.

Kanada ile ilişkiler doğru ve iyi kaldı.

Relations with Canada remained correct and cool.

Ülke 1962'de Hindistan'la diplomatik ilişkiler kurdu.

The nation established diplomatic relations with India in 1962.

Uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yapmayı planlamıştı.

He planned to seek a master's degree in international relations.

Ermeniler ve Türkler arasındaki ilişkiler soğuk kalmaktadır.

Relations between Armenians and Turks remain cold.

Para mutluluğu satın alamayabilir ancak ilişkiler satın alabilir.

And money may not buy happiness, but relationships might.

Sovyetler Birliği ve Batılı Müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktı.

Relations between the Soviet Union and the western Allies were mixed.

Vatikan, BM üyesi ülkelerin çoğuyla diplomatik ilişkiler sürdürüyor.

The Vatican maintains diplomatic relations with most UN member states.

Çin ve Japonya arasındaki ilişkiler son zamanlarda gergin olmuştur.

Relations between China and Japan have been tense recently.

Para üzerine inşa edilmiş ilişkiler para bittiğinde sona erecektir.

Relationships built on money will end when the money runs out.

Tom çok meşgul ve ilişkiler için fazla zamanı yok.

Tom is very busy and doesn't have much time for relationships.

Ülkemiz her zaman sizinki ile dostça ilişkiler içinde oldu.

Our country has always had friendly relations with yours.

Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.

Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.

Çeşitli halkla ilişkiler kampanyalarına hukuki tavsiye ve strateji önerileri sunuyoruz.

We provide legal advice and strategy recommendations to various public relation campaigns.

Nancy beş yıldan fazla süredir ablam ile iyi ilişkiler içindedir.

Nancy has been on good terms with my sister for more than five years.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, diplomatik ilişkilerin kurulmasından önce başlamıştı.

Commercial relations between the two nations had started prior to the establishment of diplomatic relations.

O zamandan beri Kanada ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.

Since then, diplomatic relations between Canada and Iran have been suspended.

Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.

As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.

İnsanlar birbirleriyle dostça ilişkiler kurunca dünyanın daha güzel bir yer olmasını umut ediyorum.

If people have friendly relationships, I hope the world will be a better place.