Translation of "Hataydı" in English

0.006 sec.

Examples of using "Hataydı" in a sentence and their english translations:

Yaptığımız hataydı.

What we did was a mistake.

Bu bir hataydı.

It was a mistake.

O bir hataydı.

It was a mistake.

Tom bir hataydı.

Tom was a failure.

Hepsi bir hataydı.

It was all a mistake.

Muhtemelen bir hataydı.

It was probably a mistake.

Kalmak bir hataydı.

It was a mistake to stay.

- Bu aptalca bir hataydı.
- O aptalca bir hataydı.

It was a stupid mistake.

- Seninle ilişkiyi bitirmek bir hataydı.
- Seninle ayrılmak bir hataydı.

It was a mistake to break up with you.

Bu kritik bir hataydı.

This was a critical mistake.

Onların tarafında bir hataydı.

It was a mistake on their part.

Proje tam bir hataydı.

The project was a complete failure.

Buraya gelmek bir hataydı.

Coming here was a mistake.

O masraflı bir hataydı.

That was a costly mistake.

Bunun hepsi bir hataydı.

This was all a mistake.

Sadece aptalca bir hataydı.

It was just a stupid mistake.

O büyük bir hataydı.

That was a big mistake.

Bu büyük bir hataydı.

It was a big mistake.

Bu aptalca bir hataydı.

- It was a stupid mistake.
- It was a foolish mistake.

O masum bir hataydı.

It was an honest mistake.

O, masum bir hataydı.

That was an honest mistake.

Bu önlenebilir bir hataydı.

It was an avoidable mistake.

Bunun tümü bir hataydı.

- This was all a mistake.
- This has all been a mistake.

Olan korkunç bir hataydı.

What happened was a terrible mistake.

O aptalca bir hataydı.

That was a silly mistake.

O basit bir hataydı.

It was a simple mistake.

O gerçek bir hataydı.

It was a genuine mistake.

Açıkçası, o bir hataydı.

Clearly, that was a mistake.

Evlat, o bir hataydı.

Boy, was that a mistake.

Tom'u öpmek bir hataydı.

Kissing Tom was a mistake.

O affedilmez bir hataydı.

That was an unforgivable error.

Burada olan bir hataydı.

What happened here was a mistake.

O, korkunç bir hataydı.

It was a terrible mistake.

Tom'un yaptığı bir hataydı.

What Tom did was a mistake.

Sanırım o bir hataydı.

I think that was a mistake.

O açıkça bir hataydı.

It was obviously a mistake.

Bu korkunç bir hataydı.

This was a terrible mistake.

Deney bariz bir hataydı.

The experiment was a conspicuous failure.

Bu talihsiz bir hataydı.

It was an unfortunate mistake.

O ciddi bir hataydı.

That was a serious mistake.

O temel bir hataydı.

That was a fundamental error.

Bunu yapmak bir hataydı.

Doing that was a mistake.

Onun yardımı reddetmek bir hataydı.

It was a mistake to refuse his assistance.

O gerçekten büyük bir hataydı.

That was a really big mistake.

O tamamen büyük bir hataydı.

It was all a big mistake.

Seninle birlikte dönmek bir hataydı.

It was a mistake to get back together with you.

Tom'a yardım etmek bir hataydı.

Helping Tom was a mistake.

O sadece aptalca bir hataydı.

That was just a stupid mistake.

O açıkça bir tür hataydı.

It was obviously some kind of mistake.

Bu sadece aptalca bir hataydı.

It was just a dumb mistake.

Pahalıya mal olan bir hataydı.

It was a costly mistake.

- Seninle konuşmamalıydım.
- Seninle konuşmak hataydı.

I shouldn't be talking to you.

Belki de bu bir hataydı.

- Maybe this was a mistake.
- Maybe that was wrong.

Belki de o bir hataydı.

Maybe that was a mistake.

Onlara yardımcı olmak bir hataydı.

Helping them was a mistake.

Ona yardım etmek bir hataydı.

Helping him was a mistake.

Tom'a yalan söylemek bir hataydı.

Lying to Tom was a mistake.

O hareket büyük bir hataydı.

That move was a big mistake.

Tom'u ziyaret etmek bir hataydı.

Visiting Tom was a mistake.

Bu çok aptalca bir hataydı.

It was a very foolish mistake.

Açıkçası bu ciddi bir hataydı.

This was obviously a grave mistake.

Libya'ya saldırmak ciddi bir hataydı.

Attacking Libya was a serious mistake.

Bence yaptığın şey bir hataydı.

I think what you did was a mistake.

Bu bizden kaynaklanan bir hataydı.

That was an error on our part.

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

Choosing the sharp rock was actually a mistake

Büyük bir hataydı ki, o caydı.

He broke his promise, which was a big mistake.

Benim nasihatımı dinlememesi sanırım bir hataydı.

I think it was a mistake that he didn't take my advice.

Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.

In hindsight, this was a mistake.

O büyük ihtimalle sadece bir hataydı.

It was very likely just a mistake.

O büyük bir hataydı, değil mi?

That was a big mistake, wasn't it?

Tom'a yalan söylemek büyük bir hataydı.

Lying to Tom was a big mistake.

Bu gece buraya gelmek bir hataydı.

It was a mistake to come here tonight.

Tom'un hayatına mal olan bir hataydı.

It was a mistake that cost Tom his life.

Geriye dönüp bakıldığında, o karar bir hataydı.

In retrospect, that decision was a mistake.

Boston'dan ayrılmak şimdiye kadar yaptığım en büyük hataydı.

- Leaving Boston was the biggest mistake I ever made.
- Leaving Boston was the biggest mistake that I ever made.

Arap Baharı bir hata değil, kasıtlı bir hataydı.

The Arab Spring was not a mistake but an intentional mistake.

Tom'a aşık olmak muhtemelen Mary'nin yapmış olduğu en büyük hataydı.

Falling in love with Tom was probably the biggest mistake that Mary had ever made.