Translation of "Hastalığı" in English

0.011 sec.

Examples of using "Hastalığı" in a sentence and their english translations:

Hastalığı bildiriniz!

Report the sick!

Bir otoimmün hastalığı.

It's an autoimmune disorder.

Hastalığı önleyebilir miyiz?

Are we able to prevent disease?

Yani, bu hastalığı biliyoruz.

So, we know this disease.

Tom'un uyuyamama hastalığı var.

Tom has insomnia.

Onun hastalığı aslında ruhsaldı.

His illness was mainly psychological.

Onun Parkinson hastalığı vardı.

He had Parkinson's disease.

Parkinson hastalığı mı vardı?

Did he have Parkinson's disease?

Hastalığı kötü havadan kaynaklı.

It was the bad weather that caused his illness.

Onun kalp hastalığı var.

She has a heart disease.

Onun hastalığı kanser olabilir.

His illness may be cancer.

Akıl hastalığı herkesi etkileyebilir.

Mental illness can affect anyone.

Henüz bu hastalığı atlatmadım.

I have not yet recovered from this disease.

O, hastalığı nedeniyle gelemedi.

He couldn't come on account of his illness.

O hastalığı nedeniyle yok.

He's absent due to his sickness.

Akıl hastalığı bir hastalıktır.

Mental illness is a disease.

Tom'un şeker hastalığı var.

Tom has diabetes.

Tom'un hastalığı ciddi mi?

Is Tom's illness serious?

- Tom'un nadir görülen bir hastalığı var.
- Tom'un ender bir hastalığı var.

Tom has a rare disease.

Pigmentlerini kaybettiğin bir deri hastalığı.

It's a skin disorder where you lose your pigment.

Hiç kimseye söylemiyordu bu hastalığı

did not tell anyone about this disease

Kalp hastalığı onu uçakta yakaladı

heart disease caught him on the plane

Ebeveynler birçok hastalığı yavrularına geçirebilir.

Parents can pass many diseases on to their offspring.

Onun hastalığı tüm umutlarını yıktı.

- His illness disappointed all his hopes.
- His illness defeated all his hopes.
- His illness dashed all his hopes.

O, hastalığı atlatma konusunda endişeliydi.

She was anxious to recover from illness.

Hastalığı sırasında büyük cesaret gösterdi.

He showed great courage during his illness.

O, ciddi hastalığı nedeniyle gelemedi.

He could not come because of his serious illness.

Onun hastalığı çok içmekten kaynaklanmaktadır.

His illness resulted from drinking too much.

Onun uzun hastalığı onu borçlandırdı.

His long sickness ran him into debt.

Tom'un bir kalp hastalığı var.

Tom has a heart condition.

Onun hastalığı hakkında çok endişeliyim.

I'm very concerned about her illness.

Onda Parkinson hastalığı mı vardı?

- Did he have Parkinson's disease?
- Did she have Parkinson's disease?

Hastalığı nedeniyle altı haftadır hastanedeydi.

She was in the hospital for six weeks because of her illness.

Tedavi edilemez bir hastalığı var.

He has an incurable disease.

Tom'un bulaşıcı bir hastalığı var.

Tom has a contagious disease.

Daha önce bu hastalığı geçirdim.

I had this illness before.

Bebeğimin kalıtsal bir hastalığı var.

My baby has a hereditary disease.

Bir tedavi hastalığı tedavi edecektir.

A treatment will cure the disease.

Oğlumun kalıtsal bir hastalığı var.

My son has an hereditary disease.

Onların bulaşıcı bir hastalığı var.

They have an infectious disease.

Tom'un hastalığı onun uykusunu etkiliyor.

Tom's disease affects his sleep.

Bu bir kafa derisi hastalığı.

It's a scalp disease.

Tom hastalığı hakkında konuşmak istemedi.

Tom didn't want to talk about his illness.

Sonuçta, bu şeker hastalığı diyarı.

After all, this is the land of diabetes.

Sami'nin kalp hastalığı öyküsü yoktu.

Sami had no history of heart disease.

Bu bir ilerleyen kas zayıflığı hastalığı,

It's a progressive muscle wasting disease

Hiçbir ilaç bu hastalığı tedavi edemez.

No medicine can cure this disease.

Onun hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.

- Her illness prevented her from attending the party.
- Her illness kept her from attending the party.

Onun hastalığı çok yemek yediğinin göstergesi.

His illness resulted from eating too much.

Onun ani hastalığı bizi seyahatten alıkoydu.

His sudden illness deterred us from traveling.

Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.

A childhood illness left her blind.

Tom'un bulaşıcı bir hastalığı olduğunu bilmiyordum.

I didn't know Tom had a contagious disease.

Uygurların arasında bir ruh hastalığı var.

There's a spirit sickness among the Uyghurs.

Kanser hastalığı insanlığın en büyük düşmanıdır.

Cancer is a great enemy of humanity.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

Activists try to prevent disease in poor countries.

Bir sincap kızıma kuduz hastalığı bulaştırdı.

A squirrel transmitted rabies to my daughter.

Mononükleoz da öpüşme hastalığı olarak bilinir.

Mononucleosis is also known as the kissing disease.

Tom'un tedavi edilemez bir hastalığı var.

Tom has an incurable disease.

Annemin hastalığı, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

My mother's illness prevented me from attending the meeting.

Annem hastalığı nedeniyle 3 gün uyumadı.

My mother hasn't slept in 3 days due to her illness.

1823 Sonbaharında ciddi bir hastalığı vardı.

He had a serious illness in the autumn of 1823.

Tom'un ender bir cilt hastalığı var.

Tom has a rare skin disease.

Sami'nin tanısal bir akıl hastalığı yoktu.

Sami didn't have a diagnosable mental illness.

Sami'ye bir akıl hastalığı teşhisi konuldu.

Sami has beed diagnosed with a mental disorder.

Ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

and we were at high risk of mental illness.

Çocuk hastalığı nedeniyle dün okula devamsızlık yaptı.

The boy was absent from school yesterday because of illness.

Onun hastalığı onu altı hafta hastanede tuttu.

- Her illness kept her in hospital for six weeks.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.

Onun hastalığı onun tüm umutlarını boşa çıkardı.

His illness defeated all his hopes.

Gözyaşı Otu çok sayıda hastalığı tedavi edebilir.

Job's tears can cure a large number of diseases.

Tom öğretmenine gelmeme nedeninin hastalığı olduğunu söyledi.

Tom told his teacher that the reason he had been absent was that he had been sick.

Mary hastalığı olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

Mary kept working despite her illness.

Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.

Her husband's illness caused her great anxiety.

O, Alzheimer hastalığı hakkında bir konuşma yaptı.

He gave a speech about Alzheimer's disease.

Obezite, diyabet ve kalp hastalığı riskini arttırır.

Obesity increases risks of diabetes and heart disease.

Sami bir göğüs hastalığı için tedavi görüyor.

Sami has been treated for a chest disease.

Tom'un nadir görülen bir cilt hastalığı var.

Tom has a rare skin condition.

Orta veya şiddetli koroner hastalığı olan 48 hastaya

Forty-eight patients with moderate or severe coronary disease

Linda, babasının ani hastalığı yüzünden üniversiteden geri çağrıldı.

Linda was called back from college by her father's sudden illness.

Linda babasının ani hastalığı yüzünden üniversiteden geri çağrıldı.

Linda was called back from college because of her father's sudden illness.

Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı.

- I've got a bum ticker: coronary artery disease.
- I've got a bad heart: coronary artery disease.

Tom'un hastalığı çok fazla yemek yemekten ileri geldi.

Tom's illness resulted from eating too much.

Onun hastalığı altı hafta boyunca onu hastanede tuttu.

- Her illness kept her in hospital for six weeks.
- Her illness kept her in the hospital for six weeks.

Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.

His sickness made it impossible for him to continue his study.

Yaklaşık 29 milyon Amerikalı'ya şeker hastalığı teşhisi kondu.

About 29 million Americans have been diagnosed with diabetes.

Tom, Mary'ye hastalığı hakkındaki gerçeği anlatmaya karar verdi.

Tom decided to tell Mary the truth about his illness.

Sami'nin akıl hastalığı onun mankenlik kariyerini kısa kesmiştir.

Sami's mental illness cut his modeling career short.

Uçabildiği için kilometrelerce ilerideki bir yere kolayca hastalığı taşıyabiliyor

it can easily move the disease for miles ahead as it can fly

O ani hastalığı nedeniyle yurt dışına seyahat etmekten vazgeçti.

He gave up traveling abroad because of his sudden illness.

Glutensiz diyet, çölyak hastalığı için en etkili tedavi yöntemidir.

A gluten-free diet is the most effective treatment for coeliac disease.

Alzheimer hastalığı çoğunlukla 60 yaşından fazla olan insanları etkiler.

Alzheimer's disease affects mainly people older than 60 years.

Şu anda bu hastalığı tedavi etmek tıbben mümkün değildir.

At present it is medically impossible to cure this disease.

Alzheimer hastalığı tüm dünyada yaklaşık 50 milyon insanı etkilemektedir.

Alzheimer's disease affects nearly 50 million people around the world.

Dünyada bu hastalığı tedavi edebilen az sayıda uzman var.

There are few specialists in the world who can treat this disease.

Kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

as a key modifiable risk factor for heart disease,