Translation of "Kalp" in French

0.016 sec.

Examples of using "Kalp" in a sentence and their french translations:

kalp hastasıydı

était un patient cardiaque

Kalp atışlarımı duyarım

J'entends les battements de mon cœur

Kalp atışımı duyabiliyorum

j'entends les battements de mon cœur

Size kalp çarpıntısını,

Je ne peux dire mon cœur palpitant,

Kalp yavaş atıyor.

Le cœur bat lentement.

Kalp kırmak istemem.

Je ne veux briser aucun cœur.

Kalp masajını biliyorum.

Je connais la RCP.

Kalp hastalığı vardı.

Elle avait le cœur malade.

Kalp, hislerimizi yaratmıyor olabilir

Le cœur n'est peut-être pas à l'origine de nos sentiments,

kalp yetmezliğinin tüm işaretleri.

tous les signes d'une crise cardiaque.

kalp akut şekilde zayıflıyor

le cœur s'affaiblit gravement,

kalp krizinden kurtulmak için,

réussir cet examen,

Neredeyse kalp krizi geçiriyordum.

J'ai presque fait une crise cardiaque.

Ceninsel kalp seslerini dinliyorum.

- J'entends les battements de cœur du fœtus.
- J'entends battre le cœur du fœtus.

Üç kalp krizi atlattı.

Il a survécu trois crises cardiaques.

O kalp için kötü.

C'est mauvais pour le cœur.

Tom kalp krizi geçiriyor.

Tom a une crise cardiaque.

Onun kalp hastalığı var.

Elle a une maladie du cœur.

Atı kalp krizi geçirdi.

Son cheval a fait une crise cardiaque.

Bir kalp krizi geçirecek.

Il va avoir une attaque cardiaque.

kalp krizi, koroner bypass ameliyatı

comme des crises cardiaques, des pontages coronariens

Kalp hastalıkları yine de ilerledi.

Leurs maladies cardiaques progressaient toujours.

Dedim ya kalp hastasıydı diye

Je l'ai dit parce qu'il était un patient cardiaque

kalp hastalığı onu uçakta yakaladı

une maladie cardiaque l'a attrapé dans l'avion

Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı

Le cœur battant, elle ouvrit la porte.

Smith bir kalp krizinden öldü.

Smith est mort d'une crise cardiaque.

Tom'un bir kalp pili var.

Tom a un stimulateur cardiaque.

Benim bir kalp sorunum var.

J'ai un problème cardiaque.

Benim bir kalp rahatsızlığım var.

Je suis cardiaque.

Ben bir kalp krizi geçirdim.

J'ai eu une crise cardiaque.

Benim bir kalp pilim var.

J'ai un stimulateur cardiaque.

O bir kalp krizinden öldü.

Il est mort d'une crise cardiaque.

Onun atı kalp krizi geçirdi.

Son cheval a fait une crise cardiaque.

- Tom kardiyologdur.
- Tom kalp doktorudur.

Tom est cardiologue.

O, kalp şeklinde küpeler taktı.

Elle portait des boucles d'oreilles en forme de cœur.

Hiç kalp krizi geçirdin mi?

- As-tu déjà eu une attaque cardiaque ?
- Avez-vous déjà eu une attaque cardiaque ?

Ya da ilk kalp pili tasarlanırken.

ou la conception du premier pacemaker.

kalp, duygusal hayatlarımızın bir sembolü oldu.

le cœur a été un symbole de notre vie émotionnelle.

Ani ölüm de dahil kalp sendromları

Des syndromes cardiaques, y compris la mort subite,

Amerikan Kalp Derneği hâlâ duygusal stresi

L'American Heart Association ne considère toujours pas le stress émotionnel

Kalp pili ve röntgeni icat ettik

Nous avons inventé les pacemakers et les scanners.

Kalp pilleri ve insülin pompaları gibi

On constate un nombre croissant de dispositifs connectés,

O kalp krizi geçirdiğinde ben oradaydım.

J'étais sur place quand il a eu une attaque cardiaque.

Kalp hastalıklarından muzdarip insanların sayısı yükselişte.

Le nombre de personnes souffrant de maladies cardiovasculaires est en hausse.

Pinochet kalp sorunları nedeniyle hastanede kalıyor.

Pinochet est toujours hospitalisé pour des problèmes cardiaques.

Tom'un açık kalp ameliyatına ihtiyacı var.

Tom a besoin d'une opération à cœur ouvert.

Kalp hastalığından muzdarip insanların sayısı artmıştır.

Le nombre de personnes souffrant de problèmes cardiaques a augmenté.

Tom'un kolunda bir kalp dövmesi vardı.

Tom avait un cœur tatoué sur le bras.

Kalp evet diyor, akıl hayır diyor.

Le cœur dit oui mais l'esprit dit non.

Tom kalp krizi geçiriyor gibi görünüyor.

Tom semble avoir une crise cardiaque.

Mary kalp atış hızının arttığını hissetti.

Marie sentit les battements de son cœur s'accélérer.

Hiç kalp rahatsızlığı tanısı aldınız mı?

- Vous a-t-on déjà diagnostiqué un problème cardiaque ?
- Est-ce qu'on t'a déjà diagnostiqué un problème cardiaque ?

Ailenizde kalp rahatsızlığı olan var mı?

- Un membre de votre famille proche souffre-t-il d'une maladie cardiaque ?
- Quelqu'un dans ta famille proche souffre-t-il d'une maladie cardiaque ?

Adı ''takotsubo kardiyomiyopati'' veya ''kırık kalp sendromu,''

appelé « cardiomyopathie de Tako-Tsubo » ou « syndrome des cœurs brisés »,

Bugün kalp bakımı filozofların başlıca konusu değil,

Aujourd'hui, le soin du cœur n'est plus le domaine des philosophes,

Bebeğin kalp atışı 143'tü, normal oran.

les battements du cœur du bébé était à 143, ce qui est normal.

Ve korkusuna yeniş düştü kalp krizi geçirdi

et les craintes sont tombées, il a eu une crise cardiaque

Obezite, diyabet ve kalp hastalığı riskini arttırır.

L'obésité augmente les risques de diabète et de troubles cardiaques.

Daha önce kalp üfürümü tanısı aldınız mı?

- Vous a-t-on diagnostiqué un souffle cardiaque ?
- A-t-on diagnostiqué chez toi un souffle cardiaque ?

kalp şekli, İsa'nın Kutsal Kalbi olarak anılmaya başladı.

la forme du cœur est devenue connue sous le nom de Sacré-Cœur de Jésus.

kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.

que le lien entre le cœur et les émotions est très intime.

Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler

Les nerfs qui contrôlent les processus inconscients comme les battements du cœur

Bu mavi kalp içinde ayağa kalkabileceğin bir ev.

Ce cœur bleu est une maison dans laquelle vous pouvez vous tenir debout.

Öfke bağışıklık sistemimizi, kalp ve dolaşım sistemimizi etkiliyor.

La colère influence notre système immunitaire et cardio-vasculaire.

kalp hastalığının tedavisi için Almanya'ya gidiyordu her yıl

elle est allée en Allemagne pour le traitement des maladies cardiaques chaque année

Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.

Manger trop gras est censé causer des maladies cardiaques.

- Kalp kırgınlığını tedavi edemem.
- Kırık kalbi tedavi edemem.

Je ne peux pas soigner un cœur brisé.

- John'un babasının bir kalp krizinden dolayı öldüğünü biliyor musun?
- John'un babasının bir kalp krizinden dolayı öldüğünü biliyor musunuz?

Sais-tu que le père de John est mort d'une crise cardiaque ?

Dikenlerle süslenmiş ve göz alıcı bir ışık yayan kalp

Paré d'épines et émettant une lumière éthérée,

1982'de Utah'da ilk kalıcı yapay kalp transplantını aldığında

reçut le premier cœur artificiel permanent en Utah en 1982,

Bu resimlerde görünen, ortada yas tutan bir kalp var

Comme le montrent ces images, le cœur endeuillé au milieu

Sağlık hataları ABD'de ölümlerin, kanser ve kalp hastalıklarından sonra,

Les erreurs médicales sont la troisième cause de mort aux USA,

Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.

Après sa crise cardiaque, Jim a dû réduire sa consommation de sucre.

O, ona bir kalp şeklinde kırmızı bir pasta pişirdi.

- Il lui confectionna un gâteau rouge en forme de cœur.
- Il lui a confectionné un gâteau rouge en forme de cœur.

kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

comme facteur de risque modifiable des maladies cardiovasculaires,

kalp ve beyinlere çok büyük etki yapacak emsalsiz gücünü alkışlarız.

exerçant là une influence immense sur les cœurs et les esprits de l'avenir.

kalp hastalığı, felç ve kanser açısından daha düşük risk taşıyor

de maladie cardiaque, d'AVC et de cancer

Aniden açılmış bir kalp uyanık, canlı ve aksiyonu ister durumdadır.

Un cœur ouvert est vivant, éveillé et demande qu'on agisse.

Sağlıklı bir şekilde yemek yemek kalp hastalığını önlemeye yardımcı olabilir.

Manger sainement peut aider à prévenir les maladies cardiaques.

Kalp ve aşk arasındaki bu bağ modern zamanda da ayakta kaldı.

Cette association entre le cœur et l'amour a résisté à la modernité.

Bir kalp krizi çoğunlukla mavi gökyüzünden gelen bir şimşek gibi gelir.

Une crise cardiaque survient souvent comme un éclair dans un ciel bleu.

Kalp kapakçığının 30 yıl idare etmesi bekleniyor ama kim bilir ki?

Cette valve cardiaque est censée tenir 30 ans, mais qui sait ?

Onun babası bir kalp krizinin bir sonucu olarak bir yatalak oldu.

- Après une crise cardiaque, son père est devenu invalide.
- Son père devint impotent suite à une attaque cardiaque.

Kalp krizi geçirmenin her zaman doğanın senin öldüğünü anlatma şekli olduğunu düşündüm.

J'ai toujours pensé qu'avoir une crise cardiaque est la manière qu'a la nature de te dire que tu dois mourir.

Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!

En voyant le visage de sa femme couvert de rondelles vertes, il a eu une attaque. Encore une victime du concombre tueur !

Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılıklarının daha düşük olduğunu duydum.

J'ai entendu dire que les gens qui mangent des fruits et légumes tous les jours ont moins de chance d'avoir une attaque cardiaque.

Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.

Mon frère voulait rejoindre l'armée, mais il fut jugé inapte au service à cause d'une affection cardiaque.

Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.

Il y a quatre causes principales de décès liés à l'alcool. Les blessures dans les accidents automobiles ou la violence en est une. Les maladies comme la cirrhose, le cancer, les maladies cardio-vasculaires en sont les autres.